Arabaya müzik sesi hakimdi. Umut, beni Ecrin'e götürüyordu. Yüzünden gülümsemesi hiç eksik olmamıştı yol boyunca.
Ben ise başımı cama yaslamış, yolu izliyordum. Bugün yaptığım şey doğru muydu? Neden yapmıştım? Nasıl göze almıştım? Kalbim Uğur diye çığlık atıp yalvarsa da beynim seni seven adamı sev diyordu. Mantık mı? Aşk mı? Bilemiyordum. Ama Uğur beni hatırlamıyordu.
Hangisi? Hangisini dinleyecektim? Bir çıkmazdaydım sanki. Sonu olmayan boş bir sokakta yürüyordum. Bir ışık vardı karşımda ama ben yaklaştıkça daha da uzaklaşıyordu.
Ben doğru ve yanlışı çözemiyordum artık. Ben artık kendimi tanıyamıyordum. Hayat bana o kadar sertti ki. Her zaman sert bir darbe ile beni yere düşürüyordu. Kalkmak zordu yerden. Hayata karşı direnmek. Zordu işte. Her zaman üzerime bir çığ gibi geliyordu ve hep daha çok büyüyordu. Kuvvetleniyordu.
O kadar kararsızdım ki. Umut ile öpüştükten sonra dudaklarım hafifçe sızlamıştı. Kalbim ise kendini karanlığa kilitleyip hıçkırarak ağlamıştı. Tamamen sarsılmıştı tüm bedenim, sanki yok olmaya çok yaklaşmıştım.
Başımı yere eğip gözlerimi yumdum. Bu çıkmaz sokak beni içine çekemezdi. İzin veremezdim. Ayakta durmalıydım. Her ne olursa olsun. Ama başarabileceğim konusunda şüpheliydim.
"Geldik." araba durmuştu. Bir villanın önünde. Fazla büyük olmayan, sade bir villanın. Arabadan inip Umut'a döndüm. "O nere.." daha sözümü tamamlayamadan bir kız çocuğu koşarak geldi yanımıza ve Umut'a sarıldı.
Umut kızı kucağına alıp döndürdü ve yanağına bir öpücük kondurdu. "Hoşgeldin Umut abi!"
Kız Umut'un kucağından inip bana döndüğünde bacaklarım beni taşıyamayacak, yere düşecektim neredeyse. Yıllar sonra ilk defa görüyordum kardeşimi. Yüzüne öyle hasret kalmıştım ki. Yıllar onu çok güzelliştirmişti.
"Aa..bla!" bana gözleri dolu bir şekilde bakıp gülümsedi. Beni unutmamıştı. Beni unutmayan birisi vardı.
Hemen eğilip kollarımı doladım meleğime. Kokusunu içime çektim. Huzurdu bu.
Birkaç dakika sarılıp kokusunu içime çektikten sonra içeri girdik. Büyük lüks bir salona geçmiştik. Salona bordo ve siyah renkler hakimdi.
Süet bordo koltuğa oturdum. Ecrin hemen yanıma gelince saçlarına öpücük bırakıp kokusunu tekrar içime çektim.
Umut, gülümseyerek bizi izliyordu. Kardeşime şefkatle baktım. O kadar çok seviyordum ki onu. O kadar masumdu ki.
Umut'a dönüp boğazımı temizledim. "Biraz yorgunum. Uyuyabilir miyim?" diye sordum. Kardeşime yeni kavuşmuştum ama fazlasıyla yorgundum. Yıpranmıştım.
Oturduğu yerden kalkıp takip etmemi işaret etti. Arkasından ilerlemeden önce Ecrin'e bir öpücük daha verdim.
Umut merdivenlerden çıkmaya başladığında yavaşca bende merdivenlerden çıkmaya başladım.
Bir kat çıktıktan sonra bana bir odanın kapısını açtı. İçeri geçtiğinde bende arkasından odaya girdim.
"Burası misafirler için bir oda. Banyosunu kullanabilirsin. Havlu olacaktı." deyip bana sıcak bir gülümseme yolladı.
Başımı aşağı yukarı hafifçe sallayıp "Pekâlâ, teşekkürler." dedim. Umut, odadan çıktıktan sonra odanın kapısını kilitledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hizmetçi Kız
General FictionHiç mutluluk uğramaz mıydı? Umutlar hep tükenir miydi? Çalıştığı yerdeki adama kalbini kaptıran bir kızın acı ve çaresizlik dolu hikayesi. TÜM TELİF HAKLARI HİZMETÇİ KIZIN ÖNLÜĞÜNÜN CEBİNDE SAKLIDIR.