Biraz gerçekçi olmak lazım bu hayatta. Ne çok anlam katmalı hislere. Nede çok anlamsız kılmalı hissedilmek istenilenlere. Öncelikle ne istediğini bilmeli insanoğlu. Hepimizin tek isteğidir. Mutlu olmak. Aşık olmak. Huzur bulmak. Bunları ararkende hata yapmamak kalp kırmamak. Doğru kişiye aşık olmak yada sevmek çok önemlidir. Ve bunlardan en önemlisi kendimizde doğru karakteri bulmaktır. Çok farklı simalardan insanlar tanırız ve haliyle çok farklı karakterlerde bunlarla beraber gelir. İlk görüşte aşka kim inanır belkide gerçekten vardır. Konuya nerden girelim bilmiyorum tek bildiğim aşk ile heyecanı birbirine karistimamayi anlatmak. Görürsün beğenirsin seversin. Sohbet şeye başlarsınız. Sohbet o kadar güzeldir ki zamanın nasıl geçtiğini anlamazsiniz. Benim isim var sonra konusuruz diyince bile suratiniz düşer. İçinizi bi karamsarlık kapsar. Saatlerin arkasından günler. Günlerin arkasından haftaları gecirirsiniz. Konuşacak o kadar çok şey vardır ki günlere sigdiramazsiniz. Sonra sorarsin kendine. Önce bi fotoğrafına bakarsın sonra şöyle dersin. Lan ben bu kıza aşık mi oldum acaba. Kusura bakma ama olmadın sohbetin askidir o paşam. Zaman geçer konuşulacak konular azaldikca aşkın şevkide azaliyorsa. Mesaj atınca sonra cevap veririm diyorsan. O zaman ben haklıyım. Aşk öyle geçecek bir duygu değildir. Aşk hormonları tatmin etmek için oluşan bir şeyde değildir. Aşk uzaktan sevmektir. Aşk elini tutunca o sıcaklığı iliklerine kadar hissetmektir. Aşk bir fizik değerlendirmesi değildir. Dur ben bununla çıkayım göğüsleri büyük fiziği iyi biraz takilalim değildir. Egonuzu tatmin edeceksiniz diye insanlarda aşk diye birşey birakmadiniz. Guvensizlikten ve korkudan başka hiç birşey bırakmadıniz. Ne olacak anasını satayım unutur gider dediniz. Ama ne unutuldu Nede gitti. Kısacası hayatımızın içine ettiniz.