Dinlenmeyi artık hakkediyordum değil mi? Geceler boyu ders çalışmalar, sınav stresi, sorular, testler ve çözümler. Uyku kavramını tamamen yitirmiştim. Artık biraz nefes almam ve dinlenmem gerekiyordu. Ama bu mümkün müydü? Tabi ki de hayır...
Klasik türk anneleri işte, benimki de farksız değildi. Madem şu an tatil modundaydım, ona yardım etmem gerekiyordu. Hem üniversite okumam isteniyor, hem de her türlü ev işi yapmamı bekliyorlardı. Gerçi, babam öyle değildi. Madem bu kadar çok çalışmıştım kendi isteğimi yapmam da bir mahzur yoktu onun için. Ama annem öyle değildi. Belki de haklıydı annem. Dört kardeşin en büyüğüydüm. Büyük olmanın getirdiği sorumlulukları almam gerekiyordu.
Ama bırakıp gidecektim onları, ve hiç birinin haberi yoktu bundan. Acaba, öğrendiklerin de nasıl bir tepki vereceklerdi? Ne kadar çok düşünüyorum. Off! Parla! Kendine gel ve çık artık şu yataktan.
Sürüne sürüne odamdan dışarı çıktım yine en son ben kalmıştım ve annemin ölümcül bakışları ile karşılaştım. Kahvaltı yerine beni yemeyi planlıyor gibi bakıyordu.
Bir an önce sınav sonuçları açıklansa iyi olacaktı. Aslında meslek lisesi mezunuydum. Deli gibi çalışmam gerekmiyordu tabi ama, yurt dışı düşüncemden dolayı Türkiye'de de iyi bir üniversiteye yerleşmem gerekiyordu. Hala düşünüyorum!
Annemin sesiyle kendime geldim. '' Parla, kahvaltı yapmayı düşünüyor musun?''
''Ah anne, o kadar düşünce var ki kafam da. İnan kahvaltıya sıra gelmedi. ''dedim bir elimle alnımı ovalarken. Düşünceler beynimi yoruyordu.
''Yine Neptün'desin bakıyorum. Bazen beni korkutuyorsun Parla.''
''Şey, bazen ben de korkuyorum kendimden.'' diye karşılık verdim.
Gerçekten bazen başka alemlere dalıyordum. Beynimde ki düşünce kazanı taşacak kıvama geliyordu. Aslında, gerçek dünyadan kendimi soyutlamak mutlu ediyordu beni.
Sınav sonuçlarının açıklanmasına az bir süre kalmıştı ve benim yurtdışı planlarımı aileme anlatmam gerekiyordu. Bu planlarımdan sadece Sara'nın haberi vardı ve beni destekliyordu. Aslında bu desteği onun da benimle gelme isteğinden kaynaklıydı. Sara üç numara. Çoğu zaman kavga ederiz ama en büyük destekçim de o'dur. Anne ve babamın karşısına çıktığımda ne olursa olsun arkamdadır. Bir de dört numaramız Hesna var. Ailenin en küçüğü. Ne dersek kabul eder zaten, ondan yana bir sıkıntımız yok ama planlarımı ona anlatmam. Çünkü Hesna'ya anlatmamla anneme anlatmam eşdeğer. İki numaramız ise üç kızın arasında kalmaktan olacak ki biraz agresif bir yapıya sahip. O yüzden ondan bahsetmemek en iyisi.
Yurt dışı diye sayıklıyorum ama daha neresi olduğuna karar bile vermedim. İngiltere, İsviçre, Fransa ve ya Almanya. Farkeder mi? Evet! Farkeder. İtalyan erkekleri çok yakışıklı diye bir söylenti var. Orası olabilir. Ne de olsa hayatıma bir erkek girecek, neden İtalyan olmasın?
Aslında bilindik ve herkesin gidebildiği yerler değil de daha farklı ülkeler tercihim olabilir. Mesela Hindistan ilginç bir ülke. Ya da Güney Kore, eğitim açısından çok ilerlemiş bir ülke.
Bir an önce gitmek istiyorum. Nerede olursa olsun eminim bu evde ki hayattan daha iyi bir hayat yaşarım. Burda kendime bir yer bulamıyorum sanki. Hep daha fazla sorumluluk hep daha fazla uğraş. Aileye katılan her bireyden sonra geriye atılan ben. Evet, babamı, annemi, kardeşlerimi çok seviyorum ama artık onların isteklerinden yoruldum.
Babam okumamı istiyordu ki ben de istiyordum ama anneme kalsa bir an önce çalışmam ve onlara yardım etmem gerekiyordu. Kalabalığız ve çoğu zaman çok zorlanıyoruz. Bir de eğer çalışmıyorsam okumayı boşverip evlensem de olurmuş. Hem de zengin biriyle. Hem kendimi hem ailemi rahat ettirirmişim. Bence evden bir boğaz eksilince masraf azalacak o yüzden. Üniversiteye gitmem anneme göre çok büyük bir gider. Annem çalıştığı için kardeşlerimle de ben ilgileniyordum çoğu zaman. Ödevleriyle, giyimleriyle, yemeleriyle kısacası her şey ile ben alakadardım. O yüzden tüm gece ders çalışır sabahlardım çünkü bir tek o zaman müsait oluyordum. Yani kısacası dışarda bir hayat vardı ve artık benim bu hayata dahil olmam gerekiyordu. Bu yüzden gitmek istiyordum.
Gidersem en çok babam için üzüleceğim. Babam bu ev de en iyi benimle anlaşıyordu. İşe gideceği halde bazı geceler benimle sabahlar, sınava hazırlanmama yardım ederdi. En fazla babamı özleyeceğim galiba.
Sınav sonuçlarını beklerken rutin geçti zamanım. Genelde evde vakit geçirirdim. Pek fazla arkadaşım da yoktu. Bir tek Esra'm vardı. O da bana yetiyordu zaten. Kardeş gibi büyümüştük Esra ile, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi. Sınav hazırlıklarımdan dolayı bayadır görüşememiştik. Tabi acısını çıkarttık sınavdan sonra. Genelde Esra bize gelirdi. Tam bir komedyendi kendisi. Onunlayken sürekli gülüyordum. Kafamı bir çok düşünceden uzak tutuyordu. Biraz fazla hareketliydi. Çok fazla erkeğin dikkatini çekerdi ve bana da sürekli birini ayarlamaya çalışırdı. Onunla beraber bir kaç kez buluşmaya gitmiştim. Ama benimkilerin devamı pek gelmezdi. Düz ifade takılırdım daha çok. Birinin vesilesiyle tanışmak, flört etmek benlik bir durum değildi. Bana göre ilginç bir durumda alışılagelmişin dışında biriyle tanışmak daha güzeldi. Daha çok, destansı, zorlu ve büyük aşklar çekerdi dikkatimi. Yani filmlerde ki gibi. Bu da bana uzaktı.
>>>>
Sanırım bilgisayar ekranına bakarken kör olacaktım. Saatlerdir bilgisayarın başında hayatımın gidişatını belirleyecek sonucu bekliyordum. Saniye de bir sayfayı yenilerken elimin titremesini durduramıyordum. Ve, ve kazandım! Yanlış görmüyorum, kazandım!
KAZANDIM!
Evde bağırarak oradan oraya koştururken kardeşlerim de bana katıldı. Kazanmıştım! İstediğim bölümde okuyacak, hayatıma yön verebilecektim! Çalan telefonun sesiyle kendime geldim. Tabi ki de babam arıyordu. Sınavların bugün açıklanacağını biliyordu.
Üzgün bir sesle telefonu cevapladım.
''Kızım sesin pek iyi gelmiyor, yoksa...'' cümlesini tamamlayamamıştı.
''Evet baba kazanamadım.'' dedim sesimi üzgün tutmayı çabalayarak. Daha fazla uzatırsam belli edebilirdim.
''Olmaz öyle şey, kazanamama gibi bir ihtimal yok. En iyisini hak ediyorsun sen.'' Daha fazla dayanamadım üzülmesine.
''Kazandım!!'' diye çığlık attım. Babam benden daha çok bağırmıştı. Emin olduğum bir şey varsa o da telefonu kapattıktan sonra ne kadar eş dost varsa hepsine haber verecek olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzluk mu?
Fiksi RemajaBir an önce çekip gitmek istiyordu Parla. Tek başına, özgür ve daha mutlu bir hayat için.. Kurtuldum derken ve mutluyum artık derken, 'O' girdi hayatına.. İstediği ve beklediği bir rastlantıydı aslında. Ama... Daha zor bir hayat başlıyordu onun içi...