İYİLEŞME

76 2 1
                                    

Gözlerimi açtığımda Doruk yanımda değildi. Güneş perdelerin arasından göz kırpıyordu. Saatin kaç olduğunu merak ettiğim sırada karşı duvardaki akrep ve yelkovanı gördüm.Öğlen olmak üzereydi. Bileğimdeki acı hafiflemişti. Hatta yok olmuştu diyebilirim. Bunun yanında sargıyla sarılmıştı. Tam Doruk Göktan'lık bir iş! Ayağa kalktım ve banyoya yöneldim. Adımlarımı canım tekrar yanmasın diye yavaş yavaş atıyor, ayağımı yürümeye alıştırıyordum. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım ve aşşağı inmeye karar verdiğimde on iki tane merdiven gözümü epey korkutmuştu.
 

 Uzun uğraşlar sonucu alt kata gelmiştim. O sıra Doruk koltukta oturuyordu. Arkası dönüktü. Uyuyor mu anlayamamıştım. Yanına gittim. Hemen gözlerini araladı. '' Günaydın gazi. Nasılsın bakalım?'' Yine yüzünde o şapşal ifade vardı. ''İyiyim saol. Yürüyebiliyorum sıkıntı kalmadı.'' diye cevap verdim. '' Buraya kadar gelebilmenin başka açıklaması olamazsı zaten.'' dedi ve bana dalga geçme bakışlarından birini attı. Gözlerimi devirdim. Karşısındaki koltuklardan birine oturdum.

 Açıkçası iyi miydim bilmiyordum. Birden bu kadar çok şey yaşamak, aynı gün içinde bu kadar çok duygu değişimine uğramak hiç de güzel hissettirmiyordu. O an gözlerimi kapattım ve aklımı boşaltmak istedim. Düşüncelerimden kurtulmak isedim. Kendimi ailesiyle yaşayan mutlu bir kızın yerine koydum. Sürekli gülen mutlu aile... Kendimi fazla kaptırmış olmalıyım ki gözlerimi açtığımda Doruk tek kaşını kaldırmış bir şekilde beni izliyordu. '' Baya kötü günler yaşadın. Hiç problemin yokmuş gibi bir de artık evde yalnız kalmaktan korkuyorsun. Benim yüzümden. Ama unutma onlar benim peşimdeler. Çoktan deliler hastanesine yatırılması gereken bir kaçık seni korkutmamalı.'' dediği an sözünü kestim. ''Tıpkı benim gibi.'' Birden toparlandı. Kendi ağzından çıkanlara inanamamış gibiydi. ''Neyse boşver ben anladım. Ayrıca kimseden korktuğum yok.'' dedim. Kafasını aşşağı indirdi. O an öyle bir bakış attı ki küçükken ben düşüp ağladığımda yanıma gelip teselli etmesi geldi aklıma. '' Ben gerçekten özür dilerim. Ama anla Gökçe. O adam yüzünden üç yıldır saçmasapan duvarların arasında sıkışıp kaldın. Sen hasta değilsin. Orada kaldığın her gün ben çıkacağın an için kendimi hazırladım. Benim sana bir hayat borcum var. Babamın yaptıklarını telafi etmem lazım. Benim için dünyanın en akıllı kızı sensin. En dayanıklı kızı sensin. Çünkü aklı başında olup orada kalmaya mahkum bırakılan, onca ilacı içip bu denli değişim geçiren ve hala güçlü kalmaya devam eden bir tek sen varsın.'' İstemsizce ayağa kalkmış, bana doğru birkaç adım atmıştı. Ellerini saçlarına geçirdi ve arkasını döndü. Ne diyeceğimi bilmiyordum ama söylediği her kelime bana güç vermişti. ''Bir şey demeyecek misin?'' diye sordu. '' Karnım aç seni pislik.'' dedim ve yanımdaki yastığı ona fırlattım. Gülmeye başladığımı görünce rahatlamış gibiydi bana katıldı ve hafifçe sırıttı.

''Hadi hazırlan bakalım, gidiyoruz.'' dediğinde bahçedeki güllerle ilgileniyordum. ''Nereye?'' demeye kalmadan kolumdan tuttu ve beni içeriye kadar çekiştirdi. ''Heey! Neler oluyor?'' diy sordum. '' Matmazel kaç gündür doğru düzgün yemek yemiyorsunuz. Size muhteşem bir yemek vaad etmemi uygun görün lütfen.'' dedi ve elimi öperek yanımda eğildi. Gülmesine nasıl engel oluyor bilmiyordum ama ben çoktan hıçkırıklara boğulmuştum. Aslında ortada gülünecek bir şey yoktu. Sadece 3 sene önceki abimin -zannettiğim- bu kadar değişimi geçirmesi fazla ironik geliyordu. ''On beş dakikaya hazırlanır gelirim. Lütfen atımı hazırlayınız.'' dedim ve yukarıya çıktım.

 Bahçe işleri biraz zordu ve bu yüzden de epey kirlenmiştim. Banyoya girdim, hemencecik bir duş aldım. Evin heryerinin olduğu gibi burası da güzel dekore edilmişti. Lavabo kenarlarına aksesuarlar yerleştirilmiş, ortadaki büyük aynanın kenarlarıyla uyum sağlanmıştı. Bir an gözlerim aynaya takıldı ve kendi yansımama baktım. Aklımda Doruğun ''Benim için dünyanın en akıllı kızı sensin. En dayanıklı kızı sensin.'' dolanıp duruyordu. İşte o an gerçekten içimde bir şeyler beni ayağa kalkmaya zorladı. Artık mutlu olacaktım. Ben güçlüydüm, önümde kocaman bir hayat vardı. Belki yıllar sonra annemi bulup ondan hesap sorabilirdim. Ama bunları düşünmek için biraz erkendi. Evet, evet bu akşamki yemek benim dönüm noktam olacaktı. Jiletlerden kurtulmuş yeni bir hayat kurmaya çalışan genç bir kızdım ben. Aynadaki görüntüme baktım ve gülümsedim. Artık hiçbir şey beni güçsüz kılamazdı.


PARANOYAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin