.4.

62 4 2
                                    

Okulları bizimki kadar büyük ve güzeldi. 'Erdemli Koleji." Bu kolejin namını duymuştum.

Eğitimi iyiydi. Ama benim duyduğum eğitimi değil 'öğrencileriydi'.

Biraz popiler tiplerdi galiba öğrencileri. Ama ben çoğunu bilmiyordum. Çünkü ilgimi çekmiyorlardı.

Evet şimdi okula girip şu kaptan bozuntusunu bulmalıydık.

"Fatih-"

"Oha Fotih demedi! Kızım sen baya gerginsin haralde. Korkma lan ben varım. Ben varken senin kılına birşey olamamaz!"

"Saol be Fotih aşkısı."

Fatih gözlerini abartılı bir biçimde devirip başını Kayra'ya çevirdi. "Heyecan varmı heyecan?"

"Çok heyecanlıyım Fatih. Anlatamam yani (!)." Diyip oda gözlerini devirdi.

"Geyiğiniz bittiyse artık içeri girsek."dedim.

Kafalarını sallayıp beni takip etmeye başladılar. Kızlar bana değilde arkamdaki iki yakışıklıya bakıyorlardı. İyide odak noktasının ben olmam lazımdı yaa!

Sonra bir baktım ki erkeklerde bana bakıyorlar. Saçlarımı havalı bir şekilde savurucaktım. Ki... ayağım Kayra'ya takıldı. Hafif tökezlesemde Kayra durumu çaktırmadı. İçimden derin bir oh çektim. Yok anam yok bidaha saçlarımı felan savurmam ben. Ne zaman savurucak olsam rezil oluyorum.

Fatih'e baktığımda bir kıza göz kırptığını gördüm. Hayır bu çocuk Alper'ide geçti yavşaklıkta. Farkettirmeden eline bir çimdik attım. Ufflayıp önüne döndü salak şey.

Kayra daha önce bu okula bir kız meselesi için gelmiş. Ondan okulu felan biliyor.

Sahaya doğru ilerledim.

İçeride çalışan çok yakışıklı çocuklar vardı. Bir çocuk kaleye öyle sert vurdu ki.. ürperdim. Ve işin garibi kaledeki tatlı çocuk topu hiç zorlanmadan kurtardı.

Dik duruşumu bozmadan yanlarına ilerledim. Bizimkilerde arkamdan tabii.

"Kaptanınız kim?" Bütün gözler bana dönmüştü. Aralarında şu Buğra denen bebe de vardı ve şuan bana sırıtıyordu.

Çok yakışıklı -cidden çok, çok, çok, çok... yakışıklı- bir meteor bana doğru yürüdü ve sırıttı.

"Benim."

Yaaa bu haksızlıktı ama..

Ben bu tatlılığı görünce bütün şeysimi -ne diyiceğimi bile unutturdu- ha.. irademi kaybettim!

Boğazımı temizledim ve konuşmaya başladım. "Geçen bizim okula bebelerini göndermişsin!" Bu aradada Buğraya küçümseyici bir bakış atmayı ihmal etmemiştim.

"Kendin geleydin ya?"

"Küçük işlerle ben ilgilenmem."dedi oda bana küçümser bakışlar yollarken.

"Neden küçükmüşüz?"

"Ee kaptanlarına baksana." Dedi eliyle beni işaret ederek.

O an bütün öfkem kabardı. Herkese karşı olan öfkem. 'Kızlar futbol oynamaz' diyenlere olan öfkem...

"Kızlar futbol oynayamaz değil mi?
Kızlar erkeklerin yaptığı şeyleri yapamaz! Ne olur o zaman : Kızlara erkek fatma derler. Neden?! Ha neden?!!" Bunları bağırarak söylüyordum. Sanki yılların öfkesini kusuyordum bana şaşkınlıkla bakan bu çocuğa.

Sözlerime devam ettim."Söylesene.. Ha söylesene! Sende erkek fatma desene. Sende sert çekerim acımasın bir yerin desene. Sende gülsene. Sende dalga geçsene." Artık ona rasgele yumruklar sallıyordum.

"Sakin ol!"

Derin bir nefes aldıktan sonra "Yarın saat 5 te bizim okulda olun. Küçük bit hazırlık maçı yapacağız."

"Tamam mı?"diye bağırdım.

"Tamam." Deyip devam etti. "Yarın görüşürüz."

Arkama bakmadan yürümeye başladım. Bizimkilerin de geldiğini biliyordum. Beni bırakmazlardı. Öfkemi kusmuştum tamam. Ama doğru kişiye kustuğuma emin değildim..

Oy ve yorum yapan herkese teşekkür ederim:D

FUTBOLCU GÜZELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin