4.Bölüm "Hayal Kırıklığı"

232 15 9
                                    

Sessizliğin yükseldiği yerde kendimi bulmaya bir adım daha yaklaşıyordum. Kelimeler benden bağımsız bir şekilde beynimden akıp en derinlere gömüyordu kendini. Tanımadığım bir ses, tam olarak anlayamadığım kelimelerle adeta dans ediyordu. Kulağımı dolduran melodi beni yarı uyur pozisyona sokarken, kendimi teslim etmeme saniyeler kala telefonumun uğursuz zil sesiyle uykunun kollarından hızla uzaklaştım. Rastgele açmış olduğum şarkıyı durdururken gözlerimle telefonumun yerini arıyordum. Çalışma masamın üstünde olduğunu belli eden telefonuma ulaşmak için dizlerimin üzerinde sürünerek yataktan çıktım ve zil sesini daha fazla duymamak adına adımlarımı hızlı tutarak masama ulaştım. İsim yazmıyordu. Açma zahmetine girişmeden aramayı cevapsız bıraktım. Bilmediğim numaralar arayınca açmıyordum. Elimde tuttuğum telefonla yatağıma ilerleyip durdurmak zorunda olduğum şarkıyı devam ettirdim.

Kafamı yatağımın deri başlığına yaslayıp gözlerimi yumduğum an elimde bulunan telefon yeniden çalmaya başladı. Aynı numara tarafından aranıyordum. Tanıdık birileri olabileceğini düşündüğüm zaman aklıma ilk gelen isim Ares oldu. Çok fazla çevrem olmadığını ve görüştüğüm sayılı kişilerinde rehberimde ekli olduğunu göz önünde bulundurursam geriye bir tek o kalıyordu. Dün İrem'in anlattıklarından sonra onunla arama bir mesafe koymam gerektiğini kendime hatırlatmıştım. Benim adıma zaten başlamayan bir arkadaşlığımız vardı ve uzatmadan bitirme kararı almıştım. Aramayı bir kez daha yanıtsız bıraktıktan sonra telefonumu sessize alıp kendi odamdan çıktım ve birkaç adım uzağımda olan abimin odasına ilerledim. Müsait olup olmadığını anlayabilmek için kapısını çaldım ve beni içeri çağırmasını bekledim. Beklediğim daveti alamayınca duymadığını düşünerek bir kez daha çaldım kapısını. Ses çıkmayınca öylece dikilmeyi bırakıp odaya girdim. Gözlerimle etrafı taradığımda boş olduğunu anlamam fazla uzun sürmedi. Umutsuzluk içinde odadan çıkacağım sırada kapının hemen yanında bulunan çalışma masasının üzerindeki telefonu görünce bundan daha iyi bir fırsat bulamayacağımı fark ettim.

Aralık bıraktığım kapıdan başımı çıkararak koridoru kontrol ettim ve sessizliğin derinliğinden güven alarak kapıyı hafifçe kapayıp abimin telefonunu elime aldım. Sadece rehberine bakıp çıkacaktım. O olup olmadığından emin olmam gerekiyordu. A harfinin bulunduğu tüm isimlere göz atarken sıkılmıştım bile. Fazlasıyla isim vardı. Sonunda onun adıyla karşılaştığımda isminin üzerine tıkladım ve numarasını defalarca okudum. Doğru tahminim yüzünden sevinmeli miydim, yoksa onu istemediğim halde beni defalarca aramasına üzülmeli miydim? Nötr olmak şu an için en doğru olanı gibi geliyordu. Telefonu aldığım yere aynen bırakıp kapıyı açtım ve hızla odadan çıktım. Odama girmek yerine evin içindekilerle iletişim kurmayı seçip salona indim. Akşam yemeğini hala yememiştik.

"Merhaba." diye mırıldandım üçlü koltukta oturan babamın yanına ulaştığımda. Beni gördüğü an elindeki kitabı yanında bulunan sehpaya bıraktı ve sarılmam için kollarını açtı. "Merhaba, kızım." Yüzümde çocuksu bir ifade oluştuğunu anladığımda gülmeye başladım. Onun yanına oturup sarıldığımda tekli koltuklardan birine oturmuş olan abimin mırıldanmasını duydum. "Şımarık." Ona cevap vermek yerine dil çıkarmayı tercih ettim. Genelde beni sinirlendirmek için şımarık olduğumu söyleyip dururdu.

"Bu akşam yemeği kulüpte yemeyi düşünüyoruz." Yüzümü buruşturdum. "Çıkacağız birazdan, sende geliyorsun." Babamdan ayrılıp arkama yaslandım. "Hiç istemiyorum gitmeyi." Kulüp eğlenceli oluyordu genellikle ama yine de içimden gelmiyordu. "Alya'da ailesi ile gelecek ama." Bu cümle fikrimi değiştirmeme sebep olmuştu işte. Birilerinin beni ikna etmesi için arkadaşlarımdan söz etmesi yeterliydi. Gözlerimi kırpıştırıp olumlu cevabı verdiğimde abim ayağa kalkıp bir elini cebine koyarken konuştu.

Su & MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin