Yemek

84 4 1
                                    

     Zayıflamıştım ve bu yüzden de üzerime giyecek bir şeyler bulamıyordum. Dolabımı karıştırıken elime siyah dar mini bir etek geldi. Öncenden küçük geldiği için giyemiyordum. Ama şimdi belki sığabilirim diye hemen denemeye karar verdim. Üzerine de yine siyah dökümlü gömleğimi giyebilirdim. Gömleği üzerime geçirdikten sonra eteğide altıma çektim. Eteğin çok kısa olduğunu unutmuş olmalıyım ki bacaklarımdaki jilet izleri de aklımdan uçup gitmişti. Bütün umutlarım uçup gitti. Tekrar dolabıma yöneldim ve siyah deri taytımı giydim. Üzerine siyah kalın askılı atlet giydim. Bir de diz kapaklarıma kadar uzanan bol hırkamı taytımla konbinledim. Elimden bir şey gelmiyordu. Kendimi güçlü olduğumu hatırlatıp dursamda bacaklarımdaki izler geçene kadar etek tarzı şeyler giymeye hazır değildim.

     Kafama sardığım havluyu çıkardım. Çekmeceden saç kurutma makinesini de alıp hemencecik saçlarımı kuruttum. 3 sene önce anneme yalvar yakar aldırdığım düzleştiricimin hala duruyor olması beni ilk defa bu kadar mutlu etmişti. Saçlarım zaten düzdü. Sadece kabarıklığını alması için iki üç kere üzerinden geçtim. Saçım da tamamdı.

     Şimdi sıra makyajdaydı. Makyaj anlayışım eyeliner ve rimelden oluşuyordu. Ama işler değişmişti. O zamanlar pudrayla kapatmam gereken göz altı morluklarım yoktu. Hala makyaj malzemelerinin nasıl bozulmadığını düşünürken Doruğun hepsini yenilediğini anladım. Markalar bile aynıydı. Göktan'a bir yıldız daha!

     Yüzüme pudra sürdüm ve elimden geldiğince morluklarımı kapattım. Eyeliner çekmeyeli çok olmuştu. Ellerimin titremesinin geçmesi için bir dakika bekledim. Derin bir nefes aldım. Abartıyor olabilirdim ama ''Kural bir 'Eyeliner çekeceksen Allah katına çıkartma.' diye benimsediğim cümlelerim vardı.

     Öyle böyle bir şeyler yapmıştım. Son olarak saçlarımı yana yatırdım. Çantamı aldım içine birkaç şey koydum. Siyah botlarım tabiki ayaklarıma olmayacaktı. Çıplak ayak aşşağıya indim. Doruk telefonla konuşuyordu. Sesi biraz değil baya gergindi. ''...Valla beni ilgilendirmez. Bulun lan şu manyağı. Evime girmiş diyorum. Evime! ...Ama falan yok. Dediğimi yapın. Hemen!'' Sesi baya yükselmişti. Korku dolu gözlerle ona bakarken arkasını döndü ve orada olduğumu fark etti. Boğazını temizledi. '' Önnemli bir şey değil. Korkmana gerek yok.'' Tek kelime edememiştim. Uğraştığı şeylere bakarsak benim ayakkabı problemim çok saçma geliyordu. Üstten aşşağı şöyle bir süzdükten sonra ayaklarıma baktı. Dudaklarını birbirine bastırdı. Gülmemek için zor tutuyordu kendini. İfademi bozmadım. Çünkü demin telefonda hangi konu hakkında konuştuklarını anlamıştım. Geçen geceki bulduğu not bana belli etmese de onu epey rahatsız etmişti. Ayakkabılığa benzettiğim dolaba doğru yürüdü ve kapağını açtı. ''Alın bakalım Gökçe Hanım. Hepsi sizindir. Üst soldaki siyah botlar daha uygun ama tabi ben karışmıyorum.'' Evet bunu beklemiyordum. Dolaba yaklaştım. Doruk yüzündeki hafif tebessümle yanımda duruyordu. '' Bunların hepsi benim mi?'' diye saçma sapan bir soru sordum. Yani sonuçta bu evde benden başka kız yoktu. Ah salak kafam! Kafasını sallayıp gülerek '' Kırmızı topuklu olanları ben de kullanıyorum arada.'' dedi. Kendimi tutamadım ve bende güldüm. Doruğun dediklerini ayağıma geçirdim.

     Arabaya bindiğimizde Doruğu inceleme fırsatı bulabilmiştim. Vazgeçemediği renk olan laciverte mola vermiş, siyah bir gömlek giymişti. Hafif dar olduğundan kaslarını görebiliyordum. Altına siyah kot pantolon giymişti ve spor ayakkabı. Ben onu süzerken ''Uyduramamış mıyım?'' dedi. Gözünü yoldan ayırmıyordu. Baya dikkatliydi. '' Keşke o kırmızı ayakkabıları giyseydin.'' dedim ve güldüm. O da bana eşlik etti. Çok keskin yüz hatları vardı ama gülünce bebek gibi oluyordu. Gözleri kısılıyor yanağının kenarında çizgiler çıkıyordu. Kokusundan bahsetmiyorum bile. O parfüm kokusu onunla bütünleşmiş gibiydi. Lokantaya vardığımızda arabayı yavaşça durdurdu. Sorunsuz bir şekilde emniyet kemerimi çıkarabildiğim için mutluydum. Aşşağı indim. Lokantanın önüne doğru yürüdüm. Doruk elini belime koydu ve beni yönlendirdi. Birden heyecanlanmıştım. Kalbim çok hızlı atıyodu ve midemin oralarda biryerlerde bir ağrı hissediyordum.

     Garson içeri girer girmez ''Hoşgeldiniz Doruk Bey buyrun bu taraftan.'' dedi. Garsonun onu tanıyabilmesinin üç olanağı vardı. Birincisi sürekli müşteri olması, ikincisi yer ayırtmaya geldiğinde tanışmış olmaları, üçüncü ve inanmak istemediğim Doruğun buraya farklı kızlarla geliyor olmasıydı. Kendime sanane ki bundan dedim ve her zamanki gibi çok fazla saçmalayan iç sesimi susturdum.

     Güzel dekore edilmiş bir yerdi. Özenle kurulmuş masalardan birine oturduk. Siparişlerişlerimizi verdik. Ciddi anlamda karnım açtı. Aklıma Doruğun evden çıkmadan yaptığı telefon görüşmesi geldi. Tehlikenin farkındaydım ama bunu umursamamam için bana çok güven vermişti. Dayanamadım ve konuyu açmaya karar verdim. '' Bugün konuştuğun adam kimmdi?'' diye sorumu sordum. Direk net bir şekilde cevap verdi. '' Gökçe bak senin bu konuya asla ama asla girmeni istemiyorum. Tehlikeye girmeni istemiyorum. O gün evin içindeki nota kafanı takmanı beni düşünmeni istemiyorum. Sana benim yüzümden zarar verebilecek hiç bir şeyin olmasını istemiyorum. Lütfen konuyu kapatalım olur mu?'' Suratım asılmıştı. Beni korumaya çalıştığı belliydi. Ama tam olarak neyden korunduğumu bilmiyordum. Neyin zararlı olduğunu ve o zararlı şeyin neler yapabileceğini bilmiyordum. O ara garson geldi. Siparişlerimizi önümüze koydu. Afiyet olsun dedi ve yanımızdan ayrıldı.

     Konuyu rafa kaldırdım. Tabağıma gömüldüm. Daha yarısına gelmişken karnıma bir ağrı saplandı. Çatal elimden düştü. Sesimi çıkartmamaya çalışıyordum. Kendimi susmaya zorladıkça sancı şiddetleniyordu. Doruk gözlerini bana dikmişti. ''İyi misin? Gökçe! İyi misin?'' Gözlerimden yaşlar akıyordu. Elimle karnıma bastırdım. Nefes alamıyordum. Terlemeye başlamıştım. Zor bela ayağa kalktım. Doruk sandalyesinden hışımla kalktığında onun düşen sandalyesiyle aynı anda bende yere yıkıldım. Sonrası karanlık.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 22, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

PARANOYAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin