Aylin'in Ağzından
'Sen ne yaptığının farkında mısın Aylin ?' diye kızdı Savaş.
'Ne yapsaydım onu kendimden uzak tutamam beni hatırlaması için yanında olmalıyım.' dedim.
'Peki sorması ayıp hayatında hiç asistanlık yaptın mı neyi ne yapacağını biliyor musun ?' dedi. Bilmiyordum aman ne var yani ne yapsaydım.
'Bilmiyorum. Düşünemedim tamam mı onun yanında olmam gerekti.' dedim.
'Tamam ben halledeceğim Tilki iyileşene kadar temel şeyleri sana öğretecek birini bulacağım. Artık kovulursan da yapacak bir şey yok' dedi Savaş.
'Tamam anlaştık' dedim.
Ertesi gün Tilkiyi eve getirdik. Hastanede kalması gerekiyordu ama tabi ki söz dinlemedi. Televizyonun karşısına yatak hazırladım Tilki de oraya uzandı. Savaş ve Meltem de çok yoruldukları için gittiler. Bende mutfağa geçip çorba hazırladım. Sıcacık çorbayı kaseye koydum ve Tilkinin yanına geçtim.
'Asistanlar ne zamandır patronlarına çorba yapıyor.' dedi.
'Zor durumlarda yapabilirler' dedim.
'Evine nasıl gideceksin geç oldu.' dedi.
'Sizi bu halde yalnız bırakamam ki doğru düzgün yürüyemiyorsunuz bile ayrıca beyin ameliyatı geçirdiniz yanınızda biri kalmalı' dedim.
'Adın neydi senin ?' dedi.
'Aylin.' dedi.
'Bak Aylin seni neden işe aldım ben bilmiyorum fazla gençsin. İş tecrüben var mıydı ? Neyse bi karar vermişsem arkasında durmalıyım. Beni ne kadardır tanıyorsun ?' diye sordu.
'Beş aydır' dedim.
'Tamam beş aydır yanımda kalmana izin verdiysem. Benimle resmi konuşma çünkü hiç sevmem.' dedi.
'Tamam olur' dedim ve yavaş yavaş çorbasını içmesine yardım ettim.
Tilki uyuduktan sonra ortalığı toparlatıp uyudum. Sabah Tilki'nin sesiyle uyandım.
'Hey neler oluyor' dedim odasından girer girmez.
'Başım... başım çok kötü ağrıyor ' dedi Tilki.
'Tamam ben ağrı kesici ilacını getireyim' dedim ve aşağı inip ilacı aldım. İlacını içirdim.
'Şey istersen başına masaj yapabilirim' dedim.
'İşe yarar mı ?' dedi.
'İyi gelebilir' dedim. Ondan fazlasıyla çekiniyordum. Çünkü o benim tanıdığım Tilki değildi.
'Tamam dene bakalım' dedi.
Tilki'nin Ağzından
'Tamam dene bakalım' dedim gülümsedi ve elleriyle başımı ovmaya başladı. Gerçekten de iyi geliyordu. Üç yıl içinde Aslıyla ayrılmışız Savaşın dediğine göre onu terk etmişim. Neden yaptım bilmiyorum Aslı oldukça güzel bir kızdı. Aylin de oldukça güzeldi. Bana ne canım Aylinden. Zaten bu kadar genç ve tecrübesiz birini neden işe aldım anlamıyorum. Yalnız kız gerçekten iyi masaj yapıyor. Birden başımdaki elini tutup durdurdum.
'Ne... ne oldu canını mı yaktım' dedi telaşla.
'Hayır iyiyim teşekkür ederim geçti.' dedim.
'Kahvaltını getireyim ben ' dedi ve mutfağa kaçtı yanakları kıpkırmızı olmuştu. Elma yanak. Elma yanak ? bu çok tanıdık gelmişti ben kime elma yanak diyordum ki elma yanakta kimdi ?
Yarım saat sonra Aylin elinde bir tepsiyle odaya geldi. Sonra bana kahvaltımı yaptırdı. Kendim de yapabilirdim ama böylesi daha zevkliydi.
' Beni tanıdığın kadarıyla nasıl biriydim ben ? Yani malum son üç yıl yok bende ' dedim.
'Şey.. iyi biriydin biraz çabuk sinirleniyordun ama sevdiğin insanları korumak için tabi.' dedi.
'Ben mi ? Ben mi iyi biriydim.' dedim ve güldüm.
'Sen tabi ki neden öyle değil misin ?' diye sordu.
'Bence sen gerçek beni tanımıyorsun' dedim. ( Multimedia )
'Bence sen gerçek seni tanımıyorsun' dedi. Aslında haklıydı üç yıl da neler değişti kim bilir.
'Haklısın tabi bilmiyorum. Peki sen Aslıyı tanıyor musun ?' dedim.
'Hayır Aslı kim ki ?' dedi.
'Sevgilimdi ama onu terk etmişim neden ettim onu merak ediyorum ' dedim. Aylinin yüzü asıldı ve fısıldadı.
'Bilmiyorum.'
'Bu gün dışarı çıkalım mı ?' dedim.
'Asla olmaz hastasın' dedi.
'Ayaklarım ve kollarım sağlam arabayla gideriz hem sen kullanırsın sahile ineriz' dedim.
'Tamam' dedi. Sonra hazırlandık ve yarım saat sonra sahildeydik.
'Temiz havayı özlemişim' dedim. O sıra da bir çocuk yanımıza geldi ve kaşlarını çattı.
'Aylin beni arayacaktın seni merak ettim evinde de yoksun uzun zamandır telefonlarımı da açmıyorsun. Seninle konuşmam lazım' dedi.
'Şimdi sırası değil Emre hem ben seninle konuşmak istemiyorum' dedi Aylin. Yürü be kızım kim tutar seni.
'Bak..Aylin....' dedi çocuk ama kendimi daha fazla tutamadım.
'Yeter rahat bırak istemiyor konuşmak' dedim.
'Tilki bey de buradaymış' dedi. Hah tanışıyor muyduk.
'Buradayım evet ve benim bulunduğum yerde sana gerek yok şimdi ilerle hemen !' dedim. Çocukta bir kaç tehdit savurup gitti. Ayline döndüm.
'Eski sevgilin mi ? dedim.
'Hayır sadece bana takmış durum da' dedi.
'Anlat bakalım ben bu çocukla nasıl tanıştım.'
'Şey anlatmasam sen yavaş yavaş hatırlarsın zaten' dedi.
'Şimdilik öyle olsun. Seni evine bırakayım artık ' dedim.
'Ama sen tek kalmasaydın' dedi Aylin.
'Evde çalışanlar var zaten yalnız değilim. Sende dilen' dedim ve evine bıraktım.
'Gelmek ister misin ? Belki bir şeyler hatırlarsın' dedi.
'Daha önce senin evine geldim yani. Peki bir geleyim kahven vardır umarım' dedim.
'Var ' dedi Birlikte kahvelerimizi içtik. O sırada Televizyonun kenarında duran resim dikkatimi çekti. Ben ve Aylin ben Ayline sarılmış yanağını öpüyordum. Bu nasıl olabilirdi ki. Ayline yaklaştım saçlarının bir tutamını okşadım.
'Ne...ne yapıyorsun?' dedi.
'Ne mi yapıyorum ? Ne yapıyormuşum ki ?' deyip gülümsedim.
Aylin'in Ağzından
Saçımda hissettiğim parmaklarla kaskatı kesildim. Tilki saçımla mı oynuyordu. Benim saçımla.
'Ne...ne yapıyorsun ?' dedim.
'Ne mi yapıyorum ? Ne yapıyormuşum ki ?' deyip güldü. Sonra sıcaklığını hissettiğim o dudaklarla dudaklarım buluştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Herkes Bir Gün Gider Ama Aşk Hiç Bitmez
FanfictionHerkes Bir Gün Gider Ama Aşk Hiç Bitmez