1.BÖLÜM

20 1 0
                                    

"Pekala! Bunu yapabilirim!"

Aklımda bir çok düşünce vardı. İlki anneme ilk karşı gelişim, ikincisiyse, Tuğçe'nin yanımda hissettiğim varlığı... Son 1 aydır Tuğçe'ye olan hislerim kendini frenleyememişti. Sonuç ne mi? Yanımdaydı işte! Evet bu güzel hissettiriyordu. Onun varlığını bu kadar yakınımda hissetmek... 2 senedir düşüncelerimden ayrılmayan o kızıl kız! Saçları ben onu tanıdığımdan beri kızıldı ve ona cidden yakışıyordu.

"Sana güveniyorum Arel!"

Bir yarışın ortasındaydık. Bu mevsime rağmen yarı çıplak kızlar vardı. Sahi... Bunlar üşümüyorlar mıydı? Etraftı hafif bir sis kaplıyordu. Bu benim ilk yarışımdı, daha önce hiç böyle bir ortamda bulunmamıştım. Bu tarz şeyler yaz aylarında olmaz mıydı? Nasıl bir yerdi hepsinden önce? Yasal bir yarış olmadığı zaten aşikardı. Çünkü bir çok kişi mal alım satımı yapıyordu. Bu yasal olmadığının büyük bir kanıtıydı. Ben bu düşüncelere dalmışken kamyonetin üzerine bir adam çıktı.

"Beyler, Bayanlar! Yarışa hazır mısınız!?"

Etrafta çığlıklar ve ıslıklar başlamıştı.

"Pekala! Son 4 senedir yarışın galibini biliyoruz değil mi? Bu sene belki de herşey değişir ne dersiniz! Aramızda yeni biri var! Sanırım onu hiç biriniz tanımıyorsunuz..."

Adam lafını bitirmeden Tuğba arabanın üst camına çıktı ve adımı bağırmaya başladı.

"Arel! Woow!"

İnce olan sesi oldukça tiz çıkmıştı ve çığlığıyla beraber kulağımı tırmalamıştı.

"Tuğba böyle şeylere gerek yok!"

"Gevşe biraz! Herkes seni tanımalı"

Adam tekrar konuşmaya başlamıştı.

"Bayanlar! Eşlerinizin yanında yerinizi alın! Ve beyler kuralı biliyorsunuz!"

Tekrar etrafı o gür çığlıklar aldığında adam konuşmaya devam etti...

"Bu yarışta kural yok!"

Adam zıplayarak kamyonun üstünden indiğinde neredeyse çıplak olan sarışın bir kız başlangıç çizgisi olarak tahmin ettiğim yere geçti. Elindeki bayrağı bir kac kez havalandırdıktan sonra geri sayımı başlattı.

3

Elimle vitesi 1'e atıp gazı kökledim. Belki birinci olmak istemiyordum ama en azından rezil de olmak istemiyordum.

2

Gözlerimi yola sabitledim. Biraz kusurlu bir yoldu ama hıza pekte engel değildi. Ah! Kimi kandırıyorum? Yol berbattı!

Sarışın kız tam elindeki bayrakla start verecekti ki... Ne mi oldu? Polis sirenleri!

"İnanmıyorum ya! Olacak şey değil, hem de bugün!"

"Ne olacak şimdi?"

Tuğba bana resmem salak mısın bakışı atmıştı. Bunu anlamak çokta zor olmamıştı...

"Karakola canim ya da..."

"Ya da ne?"

"Arel direksiyona ben geçeceğim çabuk ol!"

"Neden?"

"Soru sorma! Hadi!"

Tuğba hızla direksiyona geçerek bizi bu yarış alanından çıkarmıştı. Peşimizdeyse bir kaç genci polis arabasına bindiren polis ve... Bir saniye! Peşimizde polis mi var?

"Tuğba arkamızda..."

"Biliyorum kemerini bağlasan iyi yaparsın!"

Sonrasıysa büyük uğraşlar sonucu polisten kaçtığımızı düşünerek gülüşmelerimizle geçmişti. Elbette ben tedirgindim. Çünkü böyle olaylara alışık değildim. Tuğba çıkmaz bir sokağa arabayı parkettiğinde tam anlamıyla kurtulduğumuzu düşünüyorduk.

"Ve şimdi..."

İmali bir bakış atıp üzerime doğru gelmeye başlamıştı.

"Tuğba ne yapıy..."

Tam cümlemi tamamlayacağım sırada polisler bizi sokakta sıkıştırmıştı. Bu kez kaçacak yer yoktu. Polis arabamızın yanına kadar gelip camı tıklatmıştı. Ben yavaşta camı açtığımda kendinden emin bir şekilde şapkasını düzeltti.

"Bizimle geliyorsunuz gençler!"

Sonrasıysa karakola götürülmemizle sonuçlanmıştı. Yasal velim annem olduğundan ve 18'imi henüz doldurmadığımdan annem karakola gelmişti. Ne demişlerdi ki? "Merhaba! Oğlunuz yasal olmayan bir yarış nedeniyle karakolumuzda gelmeniz gerekiyor..." ya da "Oğlunuz polislerimizden kaçtı ve sonuç olarak yakalandı. Buraya gelmeniz gerekiyor..." İki cümle de oldukça can sıkıcıydı açıkçası. Annemle eve gittiğimizde iyi bir konuşma yapacağımız çoktan belliydi. Bu ilk ve son konuşmamız olurdu belki de, çünkü bir daha böyle bir şeye bulaşmak istemiyordum. Hem annem için hemde kendim için! Kol saatimi taktığım için bir kez daha kendime minnettardım. Babamın saatiydi. Ve ben onsuz çıkmayı pek sevmiyordum. Ondan geriye kalan sayılı şeylerden biriydi çünkü. Babam bir kaza da yaşamını yitirmişti. Bir pilottu! Uçağı kötü hava koşulları yüzünden çakılmıştı. Bunun sebebi elbette o firmaydı. Öylebir koşulda asla bir ulaşım söz konusu olamazdı. Babam yurtdışı bölümündeydi. Onunla beraber tam 39 kişide hayata gözlerini yummuştu. Bir çok kişi de ağır yaralanmıştı. Ben o zaman 10 yaşıma yeni giriyordum. Koskoca 8 sene geçmişti. Ve babamdan geriye kalan bir kaç fotoğraf ve şimdi kolumda duran o manevi değeri bende büyük olam saat vardı. Annem büyüdükçe babama benzediğimi söylüyordu. Annemin tek avuntusu bendim. Biz birbirimize bağlı bir bütündük. Asla ayrılıp, parçalanamayan bir bütün.

"Annen geldi, sen çıkıyorsun!"

"Şey benimle gelen bir kız vardı! O nerede acaba? Görebilir miyim?"

"Seni bekliyorlar!"

"Lütfen bir kaç dakika!"

Polis isteğimi geri çevirmeyip beni başka bir kapıdan içeriye soktu. Demek ki burada bayanları tutuyorlardı. Tuğba görüş alanıma girdiğinde sanki o buraya aitmiş gibi hissettim. Sanki buraya sürekli geliyormuş gibi... Çünkü yüzündeki o ifade ben buraya aidim dermişçesine bakınıyordu. Aklımdaki düşünceleri sonrasına saklayarak Tuğba'ya ilerledim.

"Çıkıyorsun sanırım?"

Ne yani? O burada mı kalacaktı?

"Sen? Almaya gelecek birisi yok mu?"

"Sanırım babam artık alıştı bu duruma!"

Bu kafamdakileri yanıtlıyordu işte... Sürekli olan birşeydi ve Tuğba bunu sürekli tekrarlıyordu. Polis gelmem için bir işaret yaptığın da Tuğba'dan ayrılıp polise ilerledim. Kapıdan çıkarken el sallamay8 ihmal etmemiştim. Pekala! Annemin yanına gidiyordum. Nasıl karşılayacaktı beni? Belki bağırırdı, belki de eve kadar sinirini saklardı. Yanımdaki polisle biraz daha ilerledikten sonra karakolun merkezine geldik. Bu kez görüş alanıms giren yere bakan annemdi. Acaba aklından neler geçiyordu. Bağıracak mıydı? Belki de bir tokat... O an geldiğimin farkına vardı. Ve ben kızmasını beklerken o bana sımsıkı sarıldı.

"Birdaha yapma bunu oğlum, bu sen değilsin."

Başımla hafifçe onaylayıp amire döndüm.

"Evlat! Herhangi bir sabıka kaydın yok. O yüzden bu seferlik(!) burada çabuk ayrılıyorsun!"

Annem samimce gülümseyip teşekkür ettikten sonra ben önünde o arkasında arabaya doğru ilerlemeye başladık. İşte annemi bu yüzden seviyordum. Babamdan sonra tek dayanağı ben kalmıştım. Ve beni kaybetmek gibi bir isteği yoktu. Benim de ona hissettiğim gibi...

Bölüm sonu!☺

Nasıl buldunuz? Yorumlayıp vote vermeyi unutmayın! Teşekkürler! ☺☺





Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 16, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SONBAHAR ÇIKMAZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin