Kaç kez terkedildi, kaç kez aldatıldı, kaç kez çiğnendi hiç bilmiyordu Aden. Aşktan yana mağdur, hiç yüzü gülmeyen küçük bir kızdı o. Karanlık, ıssız sokaklarda öğrendiği gerçek ile yıkılmıştı. Ayakları yürüyordu ama yere basıyor muydu hiç bilinmiyordu. Anne sıcaklığına,sımsıkı bir kucaklamaya ihtiyacı vardı Aden'in ama yalnızdı. Çünkü Aden daha bebekken Çocuk Esirgeme Kurumu'na bırakılmıştı. Daha sonra bir aile onu sahiplenmiş Aden'i öz kızları gibi sevmişlerdi. Aden 15 yaşına geldiğinde ailesini kaybetti. Doğrusu ona sahip çıkan aileyi... Bir kaç süre geçmeden kendi ailesi olmadığını öğrenmişti ama ne fayda artık her türlü yalnızdı. Işte o acı gerçekler bunlardı. Ne dayanacak gücü ne de bir şeyler yapacak cesareti vardı. Duydukları kafasının içinde dolanıp duruyordu. Çünkü diğer bir gerçekte terkedilişinde saklı idi. Öyle bir haykırdı ki onu terkedenine... "En acısı ne biliyor musun?" demişti. "Aslında hiç yanımda olmadığını sen gittiğinde anladım biraz geç oldu ama anladım." Devam etti yürümeye. Kendi kendine fısıldadı bir şeyler. Tüm dünyaya küsmesine sebep olmuştu yaşadıkları. Küskün çocuklardı artık Aden. Kırılan bir oyuncak misali. Gözleri ile tamir etmeye çalışıyordu sanki. Dalgındı yürüyordu ama geçen insanları fark ediyordu. Akşam saatleri idi. Hayat devam ediyordu. Aynı zamanda devam ederek bir şeyleri de bitiriyordu. Aden bir kez daha öğrenmişti acıları hayatın gerçeklerini. Şaşırmış bir kalbi vardı. Ağlıyordu. Olanlar ağlamak için iyi bir sebepti. Çok kızıyordu özellikle kendine. Hayat fazlasıyla garipti ona. Inanmiyordu şakalara ama inanmış gibi gülüyordu. Acaba ne hissediyordu ? Karşılıksız sevmişti Aden. Bunun karşılığı olarak karşılık almaması oldu. "Ama olsun" dedi kendi kendine. #Sevilmemeye de razıyım severken." Hep öyle severdi zaten. Kötü olan tek şey.
-SEVILMEDEN BEKLERKEN ALDATILMAKTI-
-GIZLICE ALDATILMAK-
Öyle bir çiğnenmişti ki Aden. Sessizliğe gömülmüştü. Hiçbir şeyin elinden gelmediği gibi dilinden de gelmiyordu. Tek kelime edemiyordu. O kadar süre karşılıksız beklediği sevdiği onu gelmeden terkediyordu. Yıpranmış yüreği bir kez daha kırılmıştı. Belki gideli çok oldu. Belki de hiç gelmedi. Terkedeni bir başkası ileydi artık. Seçimini yapmıştı. Aden'e dedi ki: Özür dilerim.
Aden'in cevabı şuydu:
-Ben terkedilen ve sevilmeyenim. Bundan dolayı özür mü diliyorsun benden? Dedi.
Cevap bile alamadı. Sessizce kalakaldı. Bir yaş daha büyütüyordu onu yaşadıkları. Her şey rüyaydı sanki. Ne yapmalı idi? Sevilmemek onu sadece üzmeli miydi yoksa öldürmeli miydi ? Ne hissetmeli idi ? Ölüme uzaktı duyguları ama yaşamamaya da bir o kadar yakındı. Yıpranmış, yitik, sahipsiz, yalnızdı. Hüzün doluydu. Hiçbir günahı yoktu. Sanki aşk bekleme odası idi ve Aden orada bekliyordu. Sevdiğinin ona gelmesini peki gelir miydi ? Sevdiği onu görmüş gülümsemişti sanki bekle vazgeçme daha sonra gelicem der gibi. Neydi o sıra sana da gelecek ama başka aşklarım var dercesine kırıcı. Sürekli ağlıyor ama "Aşka değer, olsun." diyordu. Aşklarını gözyaşları büyütüyordu. Suskunluk yetiyordu. Giden hep kazanırdı oysa. Kalan olmak Aden'e hiç yakışmıyordu. Sevdiği insan ise iki kişi arasında idi. Arada kalmak aslında kimsesiz olmaya yol almaktı. "Üzülme" dedi Aden'e. Nefret dolu gözlerle baktı. O gözler artık eskisi gibi değildi sanki. "Üzgünüm"dedi Aden. Ama neden ?
Onu o hale soktuğu için mi? Yoksa sevdiğini hak ettiği hale sokamadığı için mi ? O inşa ettiği aşk artık çürümeye başlamıştı. Aden ağlıyordu aynı zamanda sessizce yürüyorlardı. Hiç konuşmadan. Hiçbir şeyin yolunda gitmediği bir yolda idi. Artık sonunda sonuna gelmişlerdi. Yürüdükçe susuyorlardı. Sustukça ağır yürüyorlardı. Sonunda sevdiği dayanamayıp, "Neden susuyorsun?" dedi. Bakışlarını yoldan ayırmadan söylendi. "Neden mi susuyorum?"dedi. Kafasını kaldırdı. Gözlerine son kez baktı. Son bir soru daha sordu: "Ya anlamazsan? "
Aden artık cümle kuramadan susuyordu sadece.***
Sanki zamanı o değil de zaman onu geçiriyordu. Ne yaptığını nereye gittiğini bilmiyordu. Bilse de ne değişirdi ki ? Her şey geçecekti tabiki. Ama zaman vardı. Zaman geçerdi ama Aden'in sabrı yeter miydi? Yanında biri olmasına çok ihtiyacı olduğu anlarda idi. Kime gitmeli idi. Kendini Barzan'ın kapısının önünde buldu.
-Barzannn!
Aden'in yara sarıcısı. Dost diyeceği tek kişi.
Zile bastı bekledi biraz. Saat kaçtı bilmiyordu. Tekrar zile bastı. Işık görünmüştü sanki. Kapı açıldı ama ışık açık değildi. Barzan gülümsedi ışığı yayan oydu. Aden'e baktı: "Yine mi Aden?" Dedi.
"Yine"diyebildi. Sıkıca sarıldılar. Icleri içlerine geçti sanki. Daha sonra içeri girdiler. Kimse yoktu evde. Aden nerede olduklarını sordu üzgün bir sesle.
Barzan:
-Dayımlara gittiler, dedi. Aden'in ceketini alırken. Koltuğa geçti oturdu. Çocukluğunun geçtiği ev çok yabancı idi sanki. Oysa her şey aynı ve eski yerinde idi.Çantasından bir mendil çıkardı. Burnunu sildi.
Sonra aynaya baktı ve gözleri şişmiş, yüzü kızarmış,saçları dağılmış durumda idi. Ama her ne kadar dağılsa da harika görünüyordu. Ayağa kalktı ve kitaplığa doğru yöneldi. Kitaplardan birini aldı ve okumaya başladı. Barzan kitap okumayı çok severdi. Kitabın arasından bir resim buldu. Bu resim Duygu'ya aitti. Barzan'ın bir türlü açılamadığı ama sevmekten hiç vazgeçemediği kızdı. Sanki hayatını sadece Duygu yazıyordu. Ondan öncesi, ondan sonrası.***
Duygu onu ikiye bölüyordu sanki. Barzan'a hayatta nerede kaldığını hatırlatıyor ve oradan devam etmesini hissettiriyordu.Aden yerine oturdu ve Barzan bir kaç şeyler hazırlayıp Aden'in önüne koydu. Barzan çok becerikli bir erkekti. Misafirlerine çok harika şeyler ikram ederdi. Asla boş göndermezdi.
Aden ile Barzan biraz lafladı.
Barzan Aden'e:
-Eee anlat bakalım Çirkin Ördeğim, dedi.
Aden'e hep öyle hitap ederdi. Aden yavaş yavaş anlattı. Barzan "Üzülme hadi."dedi. Sonra Aden'in elini tuttu. "Gülümse ve seni aldatana teşekkür et." dedi.
Aden Barzan'a dönüp baktı. Sanki nasıl dercesine. Barzan sözlerine devam etti. "Senin gülümsemen ona ömür boyu verebileceğin en büyük cezadır Çirkin Ördeğim." dedi.Aden'e Barzan'la konuşmak çok iyi gelmişti. Sonra da "Çok öfkeli olsam da eksiğimi tamamlıyordu sanki"dedi. Barzan buna sakince cevabını verdi. Düşününce Aden ile sevdiğinden iyi bir ikili olmayacağı anlaşılıyordu. "Uyum sağlamak aşktan daha zordur" dedi Barzan. Sözlerine o kadar çok söz ekledi ki. Barzan'ın sözleri küçük kalmıştı aşkta. Aşktan yana hiç büyümemiş ama çok olgunlaşmıştı.
***
Ikisi birden irkildi. Aden ayaklandı. Barzan'a:
-Artık gitmeliyim geç oldu kardeşim merak eder" dedi. Aden'in küçük bir kız kardeşi vardı. Öz kardeşi...
Onu çok geç bulmuş olmasına rağmen hemen sahiplendi.
Barzan kapıya kadar uğurladı. Bırakabileceğini söyledi. Aden ise "Merak etme, hemen şurası çalmazlar beni"dedi. Göz kırptı; gülümsedi. Kapıdan çıkarken de:
-Iyi ki varsın Yavru Kuşum. diye seslendi. Aden de Barzan'a hep Yavru Kuşum derdi.Aden yola koyuldu. Barzan balkondan izledi. Aden ise giderken Barzan olmasa hayata bu kadar tutunamayacağını düşündü. Başkalarından akıl alamaz ve onlara asla dert yanamazdı. Onun için sadece Barzan vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CAN YARAM
أدب نسائيÇok acı çektim. Bana adeta öldürmeyen bir hastalık bıraktılar. Öldürmeyen hastalık, hastalığı daha uzun yaşatır. Önce sürünürsün ve sonra düşersin bir gün; atlamaya korktuğun uçurumlardan. Ölmezsin ama dünyada olman hayatta olduğun anlamına gelmez o...