Üniversiteyi kazandım kazanmasına da, benim için bunun devamı önemli. Babam ile annemi bu akşam önemli bir konu konuşmak istediğimi haber vermek için aradım. Babam ''Tabi kızım.'' dedi yani her zamanki gibi anlayışlı. Annem ise;''Neymiş bu kadar önemli olan. Nasılsa akşam eve geliyoruz, haber vermene ne gerek var?''
Gerginim işte anne, anlasana. Özellikle senin tepkini merak ettiğim için... Tabi bunu sesli söyleyemedim. ''Bazen aşırı tepki verdiğinin farkında mısın anne?''
''Ben aşırı tepkici olabilirim ama sen de aşırı kuşkulu davranıyorsun.'' dediğinde bana ayrılan sürenin sonuna geldiğimi anladım. Belki de bir şeyler sezmiştir.
''Pekala Pınar Hanım, görüşürüz.''
Çok gergindim bu yüzden evde yaptığım işleri tekrar tekrar yaptığımı fark edemedim. Sara bunu fark etmiş olacak ki gelip sıkıca sarstı.
''Abla yeter artık, bu kadar temizlik bünyemize ağır.'' diyince suratına şaşkın şaşkın baktım. Gerçekten gerginliğimi üzerimden atmam gerekiyordu. Tamam, dedim. Sakinim. Şimdi keyif yapacağım diye sırıttım.
Bugüne kadar da araştırmalar yapmaya devam ettim. Kazandığım okulun hangi ülkelere değişim programı vardı ve bölümüm istediğim yerlerde bulunuyor muydu? Araştırma yaparken açıkçası ümidim biraz azalmıştı her yerde yoktu çünkü. Seçeneklerim de azalıyordu. Ama belki bu aşkam konuşmamdan sonra ailem de yardımcı olabilirdi. Onlardan hiçbir şey istemiyordum. Sadece ''Peki kızım.'' demeleri yeterli ...
Yemek konusun da kendime güvenirdim. Annem çalıştığı için bu konu da deneyim kazanmıştım. Ne yemek yapmalıyım diye düşünürken Sara mutfağa girdi.
''Ne düşünüyorsun yine bakalım?'' dedi gülümserken. Sara'nın gülümsemesi gerçekten güzeldi.
''Akşam bizimkilere söylemeyi düşünüyordum. Sürpriz olsun diye şık bir sofra kurup değişik yemekler yapayım dedim.''
''Güzel fikir,'' dedi Sara. '' Ne yapacaksın peki? ''
O sırada Hesna' da hem mutfağa hem de muhabbetimizin ortasına daldı. ''Abla ya kuru fasulye pilav yap, babam sever.'' dedi sırıtırken.
'' Hesna!'' dedik Sara'yla aynı anda.
''Ya tamam, tamam. Demedim bir şey. Çıkıyorum ben arkadaşlarımla gezeceğiz biraz.'' dedikten sonra çıktı.
''Ne yapmalıyım sence?'' dedim Sara'ya bakıp. '' Abla Mantar Soslu Biftek yapsana, ben de Çikolata Karelerimden yaparım?''
''Tamam,süper. O zaman alışverişe gitmemiz lazım.'' ben daha cümlemi bitirrmeden Sara mutfaktan çıkmıştı bile. Odasına giderken seslendi.
''Hadi,durma boş boş hazırlan!''
''Ablanla konuşuyorsun küçük hanım!'' dedikten sonra gülümseyip ben de odama girip hazırlandım. Püskül detayları olan bir gömlek ve altına da siyah pantolonumu giydim. Ben hazırdım tabi ama Sara'nın hazırlanmasını bekleyecektim. Yarım saatin sonunda dışarı çıkabilmiştik. İki sokak aşağıda ki markete girdikten sonra gerekli olan bütün malzemeleri aldık. Şimdiden yorulmuştuk. Acaba bu kadar yorgunluğumuzun ve uğraşımızın üstüne akşam ki konuşma ne olacaktı?
Babam ve annem onlar için hazırladığım masayı görünce hem çok şaşırdılar hem de çok mutlu oldular. Karnımız doyduktan sonra annem daha fazla dayanamamış olacak ki konuyu açtı;
'' Ee Parla anlat bakalım neymiş önemli dediğin bu konu.'' Babam ile göz göze geldik.
Yılların yorgunluğu vardı gözlerinde. Gözaltları çökmüştü. Gülümserken bile hüzünlüydü. Ama bana bakarken gururlu ve sevgi doluydu. Gözlerinin içi gülüyordu.
Gözlerimi kaçırmak istesem de kaçıramadım. Kelimeler boğazımda düğümlendi. Nasıl diyecektim şimdi gitmek istiyorum diye? Nasıl diyebilirdim yıllardır bizim için çabalayan, mutlu olalım diye mutsuz olan, yorulan ve bunları hiç belli etmeyen babama, ilk aşkıma nasıl söyleyebilirdim? Onu nasıl üzerdim ben?
Söyleyemedim de.
Sadece iki yıllık okumak istediğimi söyleyebildim. Babamın yüzü asılmıştı, annem rahatlamış, Sara ise şaşkın gözüküyordu. Sebebini tabi ki sordular. Çünkü bu kadar çok çalışıktan sonra dört yıllık okuyabilmek varken neden iki yıl?
Daha fazla masraf olmasını istemediğimi söyleyip gerekli gereksiz açıklama yaptım. Babama çok inandırıcı gelmese de beni üzmek istemediğini biliyordum. Annem ise çok mantıklı bir karar aldığımı en azından bir an önce hayata atılıp para kazanacağımı söyledi.
Vazgeçmiştim hayalimden, mutluluktan. Yine kendim için bir şey yapamadım. , aileme düşüncelerimi açıklayamadım bile. Birde kalkmış evden ayrılacağım öyle mi ?
Sara ile baş başa kalınca soran gözlerle bana baktı.
''Bakma hiç öyle. Söyleyemedim işte.'' dedim.
''Neden abla? Vaz mı geçtin? Her şeyi yapabileceğini söylüyordun. Ben senden örnek alıyordum. Sen gittikten sonra ben de cesaretlenecektim...'' üzgündü.
Babamı bırakamazdım, üzemezdim onu. Zaten bu zamana kadar hep bizi düşünerek yaşadı. Bir de uzaklara gidip daha fazla aklını bende bırakamazdım.Sürekli beni düşünecekti, merak edecekti.
Sara bir şey söylememi bekliyordu. Sadece '' İyi geceler.'' dedim ve biraz nefes almak için balkona çıktım.
Bir gün gerçekleştirecektim, gidecektim. Özgür ve mutlu olacaktım. Ama o gün bugün değildi. Sadece biraz erteledim o kadar.
Kayıt işlemlerini tamamlamıştım. Artık üniversiteliydim. Böylece biraz sosyal olabilirdim. Evden günde bir kaç saat de olsa uzaklaşacaktım. Zaten az bir zaman kalmıştı okulların açılmasına. En azından moda tasarımı okuyacaktım. Çizim yapmayı seviyordum. Bir babamın gülüşü bir tasarım yapmak mutlu ediyordu beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuzluk mu?
Teen FictionBir an önce çekip gitmek istiyordu Parla. Tek başına, özgür ve daha mutlu bir hayat için.. Kurtuldum derken ve mutluyum artık derken, 'O' girdi hayatına.. İstediği ve beklediği bir rastlantıydı aslında. Ama... Daha zor bir hayat başlıyordu onun içi...