Yasmin'e mesaj atmaya karar verdim. Hemen whattsap logosuna tıklayıp kişilerde aramaya başladım. Sonunda bulmuştum. Profil resmini değiştirmişti. Pek mutlu gibi durmuyordu. Sonra durumuna bakmalıyım diye düşünüp durumuna baktım. "Yalnız ve öfkeli" yazıyordu. Evet tam zamanıydı. Hemen mesaj yazmaya başladım. Bu kızı seviyordum. Ne kadar benden büyük de olsa beraber alışverişe falan gidip dertleştiğimiz çok olmuştu. Ona abla dememi hiç sevmezdi. "Sen bana kanka de" derdi hep. Bende başladım mesaj yazmaya. "Kanka bize gelsene. Duymuşsundur evden kaçtım falan bak dedikodular birikti. Birilerini çekiştiririz." Mesajı atar atmaz cevabı gelmişti. "Abin evde mi?" Ya bu kızın içinde aşkı hala ölmemişti. "Evde. Sen boşver onu. Dışarıda da buluşalım derdim ama ayağımı burkmuşum yürüyemiyorum. Hem hasta ziyareti yaparsın. Sen boşver abimi benim için gel." Yazarak mesajıma geri dönmesini bekliyordum. Biraz ikna edici olmuş gibiydi. "Tamam. Bekle beş dakikaya oradayım." Diyerek kabul ettiğini kanıtlamış oldu. Abim deminden beri beni izliyor olacak ki "Ne gülüyorsun kız?" Diyerek yine sorusunu yöneltmişti.
"Arkadaşım geliyormuş."
Tabiki de Yasmin'in geleceğini düşünmüyordu. Gülüp geçti. Bende içine kuşku düşürmek için sinsi gülüşümle "Abi şu mavi gömleğini giyip gelsene." Diyerek dikkatleri üstüme topladım. Ses çıkarmadan Baran ile konuşmasına devam ediyordu. Ya hadi kızım artık gel. Yasmin'in buraya girmesiyle abimin ne tepki vereceğini merak ediyordum. Büyük bir heyecanla bekliyordum. Sonunda saçlarını havalandırarak yürüyen biri göründü. Bu kişi Yasmin'den başkası olamazdı. Onun yürüyüşü kendine özgüydü. Nerede görsem tanırdım. Abimle Yasmin'in en sevdiği renk maviydi. Mavi gömlek meselesi de oydu zaten. Yasmin de buz mavisi elbisesini giyerek gelmişti. Bana doğru bakarak "Naber Alara?" Diyerek gülümsüyordu. Abimin arkası dönük olmasına rağmen ani bir hareketle arkasını dönerek bir şey demeden sinirle içeri girmişti. Yasmin yanıma oturmuştu. Konuşurken abimin sesi kulağıma ilişmişti. Baran ile konuşuyordu büyük ihtimalle.
"Hala seviyorum. Ne yapabilirim. Mavi elbisesine aşık oldum ben onun."
Ya ben olsam böyle birini bırakmazdım. Yani abim diye demiyorum ama aşık insanların ne kadar acı çektiğini gördükten sonra artık o kadar üzülüyordum ki. Neyse ben hemen Yasmin'e dönerek "Bir şansı hak etmiyor mu sence?" Diyerek ağzını yoklamaya çalıştım. Bana yavru kedi gibi bakıyordu. Esasında her iki tarafında canı yanıyordu. Cevap vermemişti. Cümlelerini toparlayamıyor gibiydi. Yeniden soru sormaya karar verdim. "Ne dersin tatile gidelim mi? Muhteşem dörtlü olalım. Hemde aşık dörtlü. " Bu sefer gülümsetmeyi başarmıştım. Bu sefer de konuşmuyordu. Konunun biraz daha derinlerine inmeye başladım.
"Abim, ne yaptı sana?"
"Kıskançlık diyelim. Yani birbirimizi kıskandık ve küstük."
"Barışın yoksa sizin maviniz anlamsız kalacak."
Bu sefer ne diyor bakışı atmıştı. Ama kararlıydım. Bu sefer barıştıracaktım. Ani bir hareketle sanki büyük bir olay varmış gibi bağırmaya başladım. "Abiii! Gelsene." Abim de bir şey oldu sandığından mıdır bilmem ama hemen yanımızda belirivermişti. Galiba bizi dinliyordu. Gözleriyle Yasmin'in gözlerine bakarak konuşmaya başladı. "Hoşgeldin. " gerçekten de ne kadar açıklayıcı bir konuşmaydı değil mi? Abim biraz sanki odunluk yapmış gibiydi. En azından samimi bir şekilde söyleyebilirdi. Neyse ki buna da karışmama kararı alsam sa ben yine olayın tam içinde kendimi bulmuştum. Galiba bensiz kimse sorununu halledemeyecek gibiydi
Ahh, ne kadar da mütevazi biriyim değil mi? Neyse ben onları baş başa bırakıp değnekle birlikte içeri gitmeye başladım. Ben Alara olduğuma göre laf söylemem gerekliydi. Ani bir hareketle abime dönüp "Aşkını bulunca bak nasıl da yardım etmeyi düşünmüyorsun." Diyerek sinsi gülüşümü yaparak içeri girdim. Beni kimse umursamamıştı. Neyse ki içeri de Baran vardı ve bana yardım etmesini söyleyerek yanına gittim. Değnekleri salonda bırakıp beni kucağına aldı ve odama çıkarttı. Ben hiç boş durur muyum. Yine lafımı söyledim. "Benim bu hallerimi nasıl çekiyorsun bilmiyorum. Ne kadar da çekici bir erkek." Diyerek kahkaha attım. Yani baya soğuk bir espriydi ve ben bunu yaptıktan sonra anlamıştım. Neyse ki Baran beni kucağından atmamıştı. Yatağıma gelince hafifçe beni kollarından yatağa bırakıp karşıma geçip nefes nefese bir hal ile gülümsüyordu. Hemen söze atıldım."Otursana. Hem konuşuruz falan."
Gülümsemeye devam ederek yanıma doğru gelip yatağa oturdu. Esasında bir şey diyecek ama diyemiyormuş gibi duruyordu. Bir yandan içimde boğuştuğum sorularla uğraşıyordum. Sizcede fazla acale olmamış mıydı? Ben sindire sindire aşık olmak istiyordum. Ama ilk görüşte aşk diye de bir şey vardı. Ya neyse aklımı karıştırmak istemiyordum. Esasında benim de içimde söylemem gerekenler vardı fakat söyleyemiyordum. Dikkati üstüme toplama çalışırcasına konuşmaya başladım. "Duvar ne kadar güzel değil mi? Ah birde camlar falan. Galiba çok beğendin. Odaya geldiğinden beri duvarı süzüyorsun. İstersen sizi evlendirelim, nikah şahidiniz olurum."
Biraz bozulmuş gibiydi. Fakat belli etmemeye çalışıyordu. Hemen söze atıldı. "Söylemeye çalışacağım cümleleri düşünüyordum. "
Ay! Olamaz. Ayrılalım diyecekti kesin. Bak bak kesin öyle diyecekti. O da bırakıp gidecekti. O da her şeyimken herkes olacaktı. Ben ne diyordum ya? Kendine gel Alara. Sakin ol. Ben neyden bahsediyordum, ne diyordum? Her şeyim falan neydi yani. Kendimi neye kaptırıyordum. Her aşkın sonunda biri yarı yolda kalıp biri de yeni aşka yelken açacaktı. Yani ben böyle gördüm bu zamana kadar. Daha çok seven hep ortada kalırmış. Ya neyse kendimi mutluyken mutsuz etmekte üstüme yoktu. Susmak gerekirdi artık. Sadece Baran ile konuşmalıydım. Hemen konuşmaya başladım.
"Şöyle ne söyleyeceksen."
"Ş-ş-ey, esasında söylemesem de olur. Önemli değildi. "
"Sen söyle. Ben karar veririm önemli olup olmadığına."
"Abinin bize karşı bu kadar iyi olması sence de biraz garip değil mi?"
"Esasında başlarda bana da garip geldi. Ama bilmiyorum yani pek altında bir şey yattığını sanmıyorum. Zaten Yasmin ile barıştırmaya çalıştım. Aşağıdalar eğer barışırlarsa o zaman bizimle hiç uğraşmaz."
Baran'ın konuşmasına zaman kalmadan kapıyı hafifçe biri tıklattı. Bu kişi Yasmin olabilirdi. "Girr." Diyerek içeri kimin gideceğini merakla beklemeye başladım. İçeri giren kişi Yasmin olmuştu. Baran "Neyse ben gideyim." Diyerek bana doğru gülümseyip gitti. Yasmin kapıyı kapatarak yanıma gelmeye başladı. Mutlu gibiydi. Yanıma oturarak "Sana çok teşekkür ederim. Hazırla üç gün sonra tatile gidiyoruz." Diyerek sarıldı. Ya çok mutlu olmuştum. Yasmin kulağıma eğilerek "Sakın sizin eve gitmeyin. Bir süre burada kalın. " diyerek kapıyı açıp gitmişti. Bu da ne demekti? Yoksa hep birlikte olalım anlamında mıydı? Ama öyle olsaydı gülerek söyler ben soru sormayayım diye kapıyı çekip çıkmazdı. Esasında bunun altında bir şey yattığını hissediyordum.
Yoksa...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRRIMA AŞIK OLUR MUSUN? #Wattys2016
Teen FictionGünden güne kayboluyordu kız. Kendi acısında yanıp kavruluyordu. Kim isterdi ki böyle yaşamayı? Babasız, annesiz... Yoktu onun hayatında kimsesi. Eğer nefes almak yaşamaksa, evet yaşıyordu o da. Eğer bu yaşamak sayılıyorsa. Bu kadar mutlu gezenlere...