Merhaba arkadaşlar. İlk hikayem ve ilk bölümüyle karşınızdayım. Uzun zamandır düşündüğüm ve ilk bölümden finaline kadar kafamda kurguladığım bir hikaye. Hayatımda birçok konuda başarısız olan ben , hikayemin güzel olmasını istiyorum. Bu süreçte sizlerde bana destek olur musunuz?
Birde tanıtımda çok fazla yardımı olan Rukiye Kılınç'a ve karakterlerde bana fikirlerini sunan Tuğçe Ertuğrul'a kocaman teşekkür ederiiimm. ^_^
Multimedyada Selin varr.1.EV:
SELİN'İN AĞZINDAN:
Elimde ki içki şişesini yanımdaki komidine bırakıp, saate bakmak için cep telefonuma uzandım. Saat 7'ye geliyordu. Ellerimden destek alarak ayaklarımı yataktan sarkıttım. Derin bir nefes aldım. Ciğerlerime dolan iğrenç hava nedeniyle suratımı buruşturdum. Ayağa kalktım ve odanın havasız olduğuna karar verip perdelerin açılmamasına dikkat ederek pencereyi açtım. Odaya, sokak lambalarının rahatsız edici ışıklarının girmesini istemiyorum. Başımdaki dayanılması zor ağrıyı unutmaya çalışarak ayaklarımı sürükleye sürükleye odadan çıktım. Banyoya doğru ilerledim. Kapıyı açtım. Tam içeriye girecektim ki aniden gözlerimin kararmasıyla yanımdaki duvara tutundum. Yere düşeceğimi hissettiğim sırada Deniz'e ait olduğunu bildiğim kollar beni sıkıca belimden kavradı."İyi misin?" sorusuna cevap vermeden önce derin derin nefes aldım. Ayakta durabileceğimi düşündüm ve beni saran güçlü kolların arasından yavaşça sıyrıldım.
"İyiyim. Sen mutfağa geç ben yüzümü yıkayıp geliyorum" dedim ve cevap vermesini beklemeden az önce açtığım kapıdan girip kapıyı sertçe kapattım. Suyu açtım. Üzerimdeki sersemliği atmak için ellerime bolca su doldurup suratıma çarptım. Ellerimi lavabonun kenarlarına koyup aynaya baktım. Gördüğüm görüntüyü yok etmek istercesine gözlerimi bir kaç defa kırptım. Görüntü kaybolmayınca çaresizce kendimi incelemeye başladım. Kullandığım maddelerden dolayı göz bebeklerim küçük, çevreleri kızarıktı. Birde dudaklarım haddinden fazla çatlaktı. Aynadaki görüntümü fazla umursamayıp, suyu kapatarak banyodan çıktım. Mutfağa doğru ilerledim. Kahvaltı yapan Deniz'in karşısında ki sandalyeyi çekip oturdum. Dirseklerimi masaya dayayıp başımı avuçlarımın içine yerleştirdim.
"Kahve ister misin?" diyen Deniz'e istediğimi belirten bir şekilde kafa salladım. Sandalyeden kalkıp arkamda duran tezgaha doğru ilerledi. Kısa bir süre sonra yanımdaki sandalyeye oturdu. Elindeki buharlar çıkan kahveyi masaya koyup önüme doğru itekledi. Kahvemden bir yudum aldım ve beni izlediğini hissettiğim Deniz'e doğru döndüm. Acıyan gözlerle bana bakıyordu. En nefret ettiğim şey birinin bana acımasıdır. Kaşlarımı çatıp sinirli bir şekilde ne var der gibi kafa salladım. Elini uzattı ve yüzüme düşen bir tutam saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Nasıl hissediyorsun kendini sevgilim?" diye sordu bana acıyormuş gibi bakmaya devam ederken.
"Sen nasıl hissediyorsan bende öyle hissediyorum" diye cevap verdim bu saçma sorusuna. O da benim gibi uyuşturucu ve alkol bağımlısı. Kafa dağıtmaya gittiğim bir barda iki üç kere karşılaşınca tanışmaya karar vermiştim onunla. Bir şeyler içtikten sonra beraber benim evime gelmiştik. O zamanlar pek eşya yoktu evimde. Deniz parası olduğunu, eğer onunla kalmayı kabul edersem eve ihtiyacımız olabilecek bazı eşyalar alabileceğini söylemişti. Kabul etmiştim. O günden beri beraber kalıyoruz. Deniz, benim için umursamadığım sevgililerimden birisi sadece.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRTGEN
Teen FictionBir ev sadece dört duvardan ibaretmidir? Yoksa o dört duvara bulaşan hatıralar mı o binayı bir ev yapar? Her ev bir yuvamıdır peki? Şimdi bir mahalle belirsin gözlerinizin önünde. Bir mahalleye birbirinden bu kadar farklı 4 hayat sığdırabilirmiyiz...