DÜZENLENMEDİ
Yapabileceğim tek şeyi yapmaya karar verdim: Saklanmak.
Avantaj bendeydi çünkü çalışma masası tam saklanabileceğim şekilde tasarlanmıştı. Masanın alt kısmında bulunan sağ ve sol çekmecelerin arkası boşluktu. Böylece görünmeden kendimi oraya sıkıştırabilmiştim.
Elimden geldiği kadar sessiz olmaya çalışıyordum ama kahkaha krizine girmek üzereydim. Sinirden beynim ne yapacağını şaşırmıştı.
Kendimi hem gülmemek hem de nefes alırken olabildiği kadar az ses çıkarmaya önem vererek sakinleştirmeye çalıştım.
Ama gülmem boğazımdaydı. Patlaması an meseleydi.
Aklıma din hocasının cesedini soktum ve kahkaham geldiği gibi anında yok oldu. Artık iç meseleleri atlattığıma göre dış meselelere odaklanmam gerekiyordu.
Maskeli adam dolapları kurcalamaya başladı. Garip bir şekilde ses çıkartmamaya hiç önem göstermiyordu.
Bu sayede bende nefes alırken kendimi çok tutmuyordum.
Adam her şeyi yerle bir ettikten sonra karşı dolaplara yürüdü. Aynı işlemi orada da tekrarladı.
Kendime şaşırmıştım çünkü henüz bilincimi kaybetmemiş, gülme krizine girmemiş, kafayı yememiş ve yerimi belli etmemiştim.
Sakinliğim anlamlı değildi çünkü bu adam katil bile olabilirdi.
Katil.
Tahminimizce katil Pala'ydı ki şu an teorimiz çürütülmüş oldu.
Pala niye kendi odasına gecenin bir yarısı girip bir şeyler arasın ki? Hem her şeyin yerini biliyor hem de bunu gündüz vakti de yapabilirdi. Belki de odasına hırsız girmiş gibi gözükmesini istiyordu.
Ben teori üstüne teori yürütürken adam masanın önüne geldi ve durdu. İşte bilincimi kaybetmem gereken yer diye düşündüm.
Her yerimden soğuk soğuk terler akıyordu ve bağırmamak için kendimi zor tutuyordum. Kendimi sakinleştirip iyice yan taraflara sıkıştırmaya çalışırken adam masanın üstünden bir şeyler aldı ve eğildi.
Çekmeceleri karıştırıyordu ve gereğinden fazla yakındık. Beni görmemesi için dua ederken bir yanda da her an kalp krizi geçirme olasılığını düşünüyordum.
Çok dikkatlice bakarsa beni görebilirdi. Çekmecelerde bir şeyler bulmuş olmalı ki fenerini yere bırakıp o tarafa hamle yaptı.
Fener direk yanıma vuruyordu. Azıcık daha kaysa fener benim üstümde olacaktı. Kendimi bu sefer itmemeye ve olabildiği kadar hareketsiz durmaya ikna edebildim ama ciddi anlamda kalbim dakika da iki yüz kere falan atıyor olmalıydı.
Oksijensiz kaldığımı hissettim ki bu doğaldı çünkü adam çekmecelerin başına geldiğinden beri nefes almamıştım. Şimdi nefes alamazdım çünkü alırsam çok derin olacaktı ve adam beni duyacaktı.
Aradığı her şeyi bulmuş olmalı ki kalktı ve kalkarken çekmeceye -sanırım- ayağını çarptı ve inlemeye başladı. Fırsattan istifade hemen nefes verip geri aldım ama çok gürültü çıkartmış olmalıyım ki adam susup dinlemeye başladı.
İşte burası kalp krizi geçirmem gereken yer diye düşündüm. Beni yakalarsa din hocası gibi yapacağını, çekeceğim acıyı düşündüm.
Dişimi sıktım ve sessiz kalmayı becerdim. Adam en sonunda vazgeçti ve odadan çıkmak için kapıya doğru ilerlemeye başladı.
Masanın altından onu izleyip fenerini söndürdüğünü ve dışarı çıktığını gördüm. Gittiğinden emin olmak için beş dakika kadar daha bekledim. Kimse gelmeyince masanın altından çıkıp fenerimi yaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şanslı Çocuk: Katil -Düzenleniyor-
ActionBoğazını temizledi ve "Ege Kanmaz Blok A kat 2. Berk Tutucu Blok A kat 1. Tuna Çanak Blok A kat 4. Gizem Armağan Blok A kat 3." dedi. Neden sıralar karışıktı? Sanki özellikle yerlerini değiştirmiş gibi. "Her yer tertemiz olacak. Hadi iş başına." Her...