Ş-ş-ey, esasında söylemesem de olur. Önemli değildi. "
"Sen söyle. Ben karar veririm önemli olup olmadığına."
"Abinin bize karşı bu kadar iyi olması sence de biraz garip değil mi?"
"Esasında başlarda bana da garip geldi. Ama bilmiyorum yani pek altında bir şey yattığını sanmıyorum. Zaten Yasmin ile barıştırmaya çalıştım. Aşağıdalar eğer barışırlarsa o zaman bizimle hiç uğraşmaz."
Baran'ın konuşmasına zaman kalmadan kapıyı hafifçe biri tıklattı. Bu kişi Yasmin olabilirdi. "Girr." Diyerek içeri kimin gideceğini merakla beklemeye başladım. İçeri giren kişi Yasmin olmuştu. Baran "Neyse ben gideyim." Diyerek bana doğru gülümseyip gitti. Yasmin kapıyı kapatarak yanıma gelmeye başladı. Mutlu gibiydi. Yanıma oturarak "Sana çok teşekkür ederim. Hazırla üç gün sonra tatile gidiyoruz." Diyerek sarıldı. Ya çok mutlu olmuştum. Yasmin kulağıma eğilerek "Sakın sizin eve gitmeyin. Bir süre burada kalın. " diyerek kapıyı açıp gitmişti. Bu da ne demekti? Yoksa hep birlikte olalım anlamında mıydı? Ama öyle olsaydı gülerek söyler ben soru sormayayım diye kapıyı çekip çıkmazdı. Esasında bunun altında bir şey yattığını hissediyordum.
Yoksa...
Yoksa... Babamdan dolayı mıydı? Neden kimse bana tamamen açıklayıcı konuşmuyordu? Ben o kadar sert bir insan mıydım? Ne diyebilirdim ki? Ben suçlu olana bağıran biriyim, başkalarına bağırmam. Bağırıyorsam da hak etmiştir. Bundan hiç bir şüphem olmadı bu zamana kadar. Ama bunun altında bir şey yattığına eminim. Avazım çıktığı kadar bağırıyordum. "Barannn!"
Sonunda duymuştu ve yanıma geldi. Ne oldu bakışı atıyordu. Çok yorulmuştum artık. Dışarı çıkmak istiyordum. "Dışarı çıkalım. Ayağımı bahane edeceksen boşuna etme. Çok bunaldım."
Esasında şu an biraz sert davranmış gibiydim. Ama konuştuğumun farkında değildim. Kabul edip kucağına alarak aşağı indirdi. Ne kadar işçilere benzeyen kıyafetim de üzerimde olsa da yine de çıkacaktım. Değneği Baran yanıma getirdi ve destek alarak yürümeye başladım. Abimle Yasmin bahçede oturuyorlardı. Bozulduğumu anlamış olmaları lazımdı. Kafamı çevirip arabaya yürümeye başladım. Arabaya bindiğimde kapıyı açmaya çalışan kişi olarak baş rolde abim vardı. Kapıyı kilitlemiştim ama zorluyordum. Sanki yangından mal kaçırıyormuşum gibi davranmasa olmazdı. Kapıyı açıp abime doğru döndüm. Bir şey demeden bakıyordum. Abim şaşkın bir şekilde bakıyordu. Hemen söze atıldı.
"Ne yaptım ben sana?"
"Sen yapmadın ama eve dönünce konuşacağım seninle."
Biraz da olsa içi rahatlamış gibiydi.
Fakat Yasmin'in dedikleri hala içimi kurcalıyordu. Yapmacık gülümsemesini yaparak abim gitmişti. Bizde artık yola çıkmaya başladık. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Baran'ın "Nereye gidelim?" Sorusunu yönelttiği anda gülümseyerek "Bilmiyorum." Demem bir olmuştu. Esasında nereye gideceğimi bilmiyordum fakat ben sadece evden uzaklaşmak istemiştim. En iyisi sahil kenarına gitmekti. Baran'ın da aklından geçiyormuş ki aynı anda "Sahile gidelim." derken bulmuştuk kendimizi. Sahile doğru gidiyorduk. Esasında Ağva'ya gitsek iyi olurdu fakat bir saat gezip geri dönmeliydik. Ayakta durdukça ayağıma ağrı giriyordu. Beykoz sahili gayet iyiydi. Hemen söze atılıp "Beykoz sahiline gidelim mi?" diye konuşmaya başladım. Baran orayı istemiyor gibiydi. Kedi gibi bakarak "Caddebostan sahiline gitsek?" diyerek saf saf bakıyordu. Orayı hiç sevmiyordum. Tabiki de ortamından dolayı değildi. İnsan nerede ne yaşarsa unutamıyor. Bende orada yaşadıklarımı unutamamıştım. Her seferinde gezerken sanki yanımdan babamı alıp götüreceklermiş gibi geliyordu. Sinirle cümleye atıldım. "Hayır!"Baran şaşırmış olmalıydı. Yüzüme bomboş bakıyordu. Telaşlı bjr ses tonuyla konuşmaya başladı. "Yani. Tamam. Oldu yani benim için sorun yok." Telaştan iki kelimeyi bir araya getiremiyordu. "Pardon." diyerek camdan dışarı bakıyordum. Dışarıdaki her insanı alıcı gözüyle bakıyordum. Bir umut vardı. Ya babamsa... Ama hiç bir zaman umutlar gerçekleştiğini görmemiştim. Sadece kendini mutlu etmek için kurduğumuz hayalleri desteklemek için oluşturduğuz şeydir.
Tam içimle tartışırken "Baba!" diye bağırdım. Baran o anlık korkuyla arabayı durdurmuştu. Hemen kapıyı açarak gördüğüm adama doğru koşuyordum. Çevredekiler büyük ihtimalle bana deli diyordu. Fakat hiç biri olayı tam olarak bilmediği için yargılama hakkına da sahip değildi. Adamın kolundan tutup "baba!" diyerek kendime doğru döndürdüm. Adam şaşkın şaşkın bakıyordu. Babam değildi fakat adam sanki babammış gibi bana üzülmüştü. Babama da benziyordu. Yani ben uzun zamandır görmediğim için herkesi de benzetiyordum. Bu da ayrı bir konuydu. Üzüntülü bir hal ile "Keşke benim kızım da böyle yanıma gelse de baba deseydi." diyerek içimi burkmuştu. Hemen konuşmaya başladım.
"Özür dilerim amca. Babam sandım."
"Önemi yok kızım. Zaten ne yaşadıklarını anlayabiliyorum."
"Sizin kızınız nerede?"
"Bilmem ki. Annesi neredeyse o da oradadır."
Amcaya bir şey demeden koşarak arabaya gidip ağlamaya başladım. Ben ne zaman baba hasretimi dindireceğim bilmiyorum.
Amcanın anlatımından
Biliyordum. Evet biliyordum bir gün kızımla karşılaşacağımı. Maviş kızım birgün böyle olacağını düşünmemiştim fakat şu an keşke onları bırakıp gitmeseydim diyorum. Ama zorluklar karşısında mecburdum. Ama bir gün geri döneceğim. O evde bende yaşayacağım. Aynı o gün kızım bahçedeyken yanına gittiğim gibi gideceğim. Fakat bu sefer yok olmayacağım. Anlatamayacağım şeyler olabilir fakat ben artık sabah boynuma koşarak sarılan çocuklarımı görmek istiyorum. Ben artık yemek masasında "tuzluk nerede?" diye çocuklarıma sormak istiyorum. Görün beni çocuklar. Gelin yanıma artık. Nasıl pişmanım. Nasıl... Şimdi olacaktı yanımda çocuklar. Sarılacaktım doyasıya. Okullar başlayacaktı. Yine sabah evde bir kavga olacaktı. "Ne giyeceğim!!" diye bir ses. İnsan bu kavgaları bile özlüyor. Son bir kez sarılmak istiyorum. Eğer hissedersen kızım yanağında bir sıcaklık o benim... O benim. Senin hep yanındayım. Eğer kulağında bir yankılanma olursa o benim. Seni sevdiğimi söylüyorum. Erkekler de babalar da ağlamaz deme. Ağlar. Hemde nasıl ağlar. Hayat sadece erkeklere dik durmak için öğütlemişti. Biz dik durmaya çalışanlar olaraktan bizde ağlıyoruz. Bizde üzülüyoruz. Kolay değil bir anda tüm yaşamını bırakıp gitmek. Tüm sevdiklerimi hatta canımdan çok sevdiğim kızımı ortada bıraktım. Pişman mıyım? Pişman olmaktan daha fazlasını yaşıyorum. Gün geçtikçe içim içimi kemiriyor. Çıkıp bir şey demeden sarılmak istiyorum. Ama olmuyor olmaz da zaten. Demezler mi bu kim? Nereden çıktı? Derler tabi. Demek de hakları. Zor zamanlarda bırakıp giden birini affedebilir mi çocuklarım?
Kızım aşık olma. Her aşk bir gün bitiyor. Ya iyi bir son ile ya da kötü bir son ile. Ama bitiyor kızım. Sen aileni sev. Kıskanırım her kız babası gibi bende. Bakamam oğlanın gözlerine. Diyemem oğlum diye. Kıskanırım kızım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRRIMA AŞIK OLUR MUSUN? #Wattys2016
TienerfictieGünden güne kayboluyordu kız. Kendi acısında yanıp kavruluyordu. Kim isterdi ki böyle yaşamayı? Babasız, annesiz... Yoktu onun hayatında kimsesi. Eğer nefes almak yaşamaksa, evet yaşıyordu o da. Eğer bu yaşamak sayılıyorsa. Bu kadar mutlu gezenlere...