Eve vardıklarında Heechul Luhan'ı odasına çıkartıp yatırdıktan sonra bacağının altına yastık koyup Minseok'a döndü.
"Sen buradasın değil mi Minseok? Bakın gerçekten yapmam gereken işler var ve muhtemelen bir hafta boyunca burada olamayacağım."
Heechul arkasına dönüp Luhan'a "Annemin doğum günü biliyorsun." dedi.
"Bekle, sen olmazsan Luhan'la kim ilgilenecek?" diye sordu Minseok şaşkınlıkla. Eğer yanlış anlamadıysa bu demek oluyordu ki Luhan'la aynı evde bir hafta daha ve kalbindeki biraz olsun azalmış fillerin tekrar çoğalıp bin kat daha güçlü tepinmeye başlaması anlamına geliyordu.
"Kendi kendimle ilgilenirim artık, yerde sürünür, mutfağa gider, yemek yerim. Sürünme çalışmalarına başlasam iyi olur." diyerek Luhan üzgün surat ifadesini suratına yerleştirip Minseok'a baktı. Bu sefer Minseok'un hiç şansı kalmamıştı.
"Pekala ben ilgilenirim, zaten eşyalarım hala burada ve odam da var... yani eğer Luhan da isterse."
"Tabii isteyecek başka seçeneği yok, ayrıca Luhan seni odana çıkarttım fakat salona indirmemi ister misin? Sonuçta Minseok'un seni taşıyabileceğini sanmıyorum."
"Gerekirse taşıyabilirim." diyerek Minseok düşünceli bir şekilde yere baktı ardından Heechul ikisine de veda edip evden çıktı. Minseok ve Luhan ağızlarını açıp tek bir kelime etmezken, Minseok aralarındaki bu garip havadan gerilip yere bakmayı bıraktı ve Luhan'a aç olup olmadığını sordu. Luhan bir şey istemediğini söyleyerek yanında duran telefonunu eline aldı ve gelen bildirimleri baktı. Hepsi arkadaşlarından gelen geçmiş olsun mesajlarıydı ve de sakatlanmasıyla alakalı çıkan haberlerdi. Luhan haberlere bakarken doktorun ona acı gerçeği söylediği zamanı hatırladı ve gözyaşlarının dolmasına engel olmadı. Minseok bu sırada merakla Luhan'ın suratına bakıyordu, bir gözyaşının döküleceğini fark ettiği sırada ise hemen elinden telefonu alıp cebine koydu, bunu yapmasıyla birlikte Luhan Minseok'a baktı.
"Kendini üzmene izin vermiyorum, o yüzden önemli birisinden mesaj gelmediği sürece sana bu telefonu geri vermeyeceğim anlaşıldı mı?"
Luhan Minseok'un bu davranışından fazlasıyla memnun olmuş bir şekilde gülümsedi ve burnunu çekti, "Sıradaki patron sensin yani? Hoşuma gitti." dedi. Minseok ise ne demesi gerektiğini bilemeyerek kalbindeki tepinen filleri durdurmak adına hiçbir şey demeden odadan çıktı ve üzerini değiştirmek için odasına indi.
Kapıyı açtığında her şeyin yerli yerinde olduğunu görünce istemeden gülümsedi ve dolabına yönelip kıyafetlerini çıkarttı. Giyinip hazır olduğunda hazırladığı köşeye baktı ve bilgisayarını açıp blogu için yeni bir güncelleme yazdı. Muhtemelen bu son kez bu blogu kullanışıydı. Güncellemesini paylaştıktan sonra Luhan'ın acıkmış olduğunu düşünüp mutfağa çıktı ve elinden geldiği en lezzetli şekilde bir yemek hazırlayıp tepsiye koydu ve Luhan'ın yanına çıktı.
Luhan yatağında oturmuş sessizce etrafına bakıyor tekrar futbol oynayamayacağı gerçeğini unutmaya çalışıyordu ve Minseok'un sesiyle irkilip yüzündeki endişeli ifadeyi yok edip sıcak bir gülümsemeyle Minseok'a baktı.
"Biliyorum berbat bir aşçıyım, fakat acıkmışsındır diye düşündüm, acaba dışarıdan mı söyleseydim, eğer istemiyorsan geri götürüp, istediğin bir şey söyleyebilirim." dedi Minseok ve elindeki yiyeceklere baktı ardından başını kaldırıp Luhan'ın o büyüleyici gülümsemesini görüp biraz rahatladı ve tepsiyi Luhan'ın kucağına bıraktı.
"Geçen gün Heechul'a iğrenç yemeklerini nasıl özlediğimi söylemiştim Minseok. Teşekkürler."
"İğrenç demeseydin, daha nazik olurdun Luhan. Her neyse ben sanırım aşağıya insem iyi olur, belki salonu temizlerim..."
"Minseok yanımda dursan olmaz mı? Sıkıldığımdan değil sadece şey, neyse sen ne istiyorsan onu yap."
Minseok aklı karışmış bir şekilde kaşlarını kaldırıp hiçbir şey demeden Luhan'ı odasında yalnız bıraktı ve inip salonu temizlemeye başladı. Temizliği öyle yavaş yapmıştı ki hava kararmış Luhan ise uyuya kalmıştı.
Minseok hemen Luhan'ın odasına çıkıp yatağının üzerinde duran tepsiyi aldıktan sonra Luhan'ın üzerini kapatıp mutfağa indi ve yemek hazırlamaya başladı. Bir yandan da Luhan'ı mutlu etmenin yollarını düşünüyordu.
Yemekler hazır olunca Minseok önce kendi yemeğini yedi ardından Luhan'ın yemeğini tekrar tepsiye koyup odasına çıktı. Luhan hala uyuyor olduğu için Minseok tepsiyi yanına bırakıp Luhan'ın yanına çöktü ve kalbinde parti vermeye başlayan fillere aldırış etmemeye çalışarak Luhan'ın büyüleyici yüzüne bir kez daha yakından baktı ve sıcacık bir ses tonuyla Luhan'a seslendi. Luhan Minseok'un sesini duyar duymaz gözlerini açtı ve karşısında ona gülümseyen Minseok'u görmesiyle birlikte suratında kocaman bir gülümseme oluştu. Minseok ayağa kalkıp Luhan'ın doğrulmasına yardımcı olurken "Akşam yemeği vakti çoktan geçti." dedi.
Luhan yemeğine başladığı sırada Minseok biraz ayakta dikildi ardından gitme kararı verip kapıya yöneldi fakat Luhan onu durdurup yanında kalmasını istediğini söyledi ve yatağın boş kısmını işaret ederek Minseok'un oraya oturmasını söyledi. Minseok başta tereddüt ettikten sonra Luhan'ın yalnız kalmak istemediğini anlayıp yanına oturdu ve arkasına yaslandı.
"Minseok iki hafta boyunca hep tribündeki yerinin dolu olup olmadığına baktım ama hep boştu, neden hiç maçlara gelmedin? Özellikle de final maçına?"
"Ben sadece ... şey, evden çıkmak istemedim, televizyondan izledim. Senin beni o gerçekleri öğrendikten sonra bir kez daha görmek istemeyeceğini biliyordum. O gün sen bana evini terk etmemi istediğini söylemeden önce ben gideceğimi söyledim bu yüzden. Ve aslında final maçına geliyordum fakat trafik vardı... sonra da Heechul hastaneye gelmem gerektiğini söyleyince..."
"Geldiğin için teşekkür ederim Minseok, bir şekilde daha iyi hissetmemi sağlıyorsun." dedi Luhan ve kucağındaki tepsiyi alıp komidinin üzerine bıraktıktan sonra "Yemek gerçekten güzel olmuştu." dedi.
"Afiyet olsun, öyleyse ben tepsiyi alayım ve sana ilaçlarını getireyim ardından da uyurum, tabii bir şeye ihtiyacın yoksa." diyerek Minseok hemen ayağa kalktı ve tepsiyi alıp mutfağa bıraktıktan sonra su ve ilaçla Luhan'ın odasına çıktı ve Luhan'ın rahatça uzanabileceği şekilde yanına koyduktan sonra, "Bir şeye ihtiyacın var mı? Tuvalete falan gitmen gerekiyor mu? Ya da bilgisayarını ister misin?"
"Aslında bir şeye ihtiyacım var..." Luhan içinden cümlesini "sana" diye tamamlarken Minseok'a "yalnız kalmamaya ihtiyacım var." dedi. Minseok ise ne yapması gerektiğini düşünmeye başlarken Luhan, "Bu gece yanımda uyuyamaz mısın Minseok? Hem zaten o alt kattaki oda soğuk, yeniden hastalanmana neden olabilirim. Şey ya da en azından ben uyuyana kadar yanımda duramaz mısın?"
Minseok Luhan'ın böyle bir isteğini asla reddedemezdi, üstelik onunla bir kere birlikte uyuduktan ve bu duygunun ne kadar güzel olduğunu tattıktan sonra onun için imkansızdı, bu yüzden hiç ses çıkartmadan odanın ışığını söndürüp Luhan'ın başucundaki ışığı açtı ve yanına oturdu. Luhan yavaşça Minseok'a yaklaşıp başını onun omzuna koydu ve gözlerini kapattı.
"Teşekkürler Minseok ve özür dilerim. Seni zor durumlara sokuyor gibi hissediyorum ayrıca önceki kabalıklarım için de bir özür bu."
Minseok nefesini tutmuş Luhan'a bakarken yutkundu ve "Önemli değil." dedi. Ardından Luhan biraz kıpırdanıp uzandı bu sefer ise kolları Minseok'un belini sarmıştı.
*Yorumlarınızı bekliyorum :3*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Number : 7
FanfictionFanboyluğun zirvesinde takılan takıntılı Minseok ve futbol kariyerinin zirvesinde bulunan 7 numaralı oyuncu Luhan'ın hikayesi.