Kanımın kırmızısıyla boyanmış elimle,beş parmak izi bırakarak kapıyı açtım.Kilitli olacağını düşündüğümden var gücümle dayanmıştım ki kolaylıkla açılmasıyla yerle buluşmam bir oldu.Bir yandan inlerken bir yandan da tek bacağımla kapıyı kapatıp duvara çekildim.Elimi yaramdan çekip baktığımda derin olmadığını görmek bu lanet olası durumda birazda olsa rahatlamama sebep olmuştu.
Koluma kanamanın durması için elimle baskı uygularken kafamı kaldırıp etrafı inceleme fırsatı buldum.Girmeden önce kapıdaki tabelaya göz gezdirmiş olmanın avantajıyla bulunduğum odanın 'personel odası' olduğunu anlamam uzun sürmedi.Sadece iki yatak ve birkaç dolap bulunuyordu.Kapının arkasındaki, yanardağdan akan lav misali taşan çöp kutusunu unutmamam gerekirdi tabi.
Kafamı geriye yatırıp derin bir iç çekerken kapının açılma sesiyle irkildim.'Kahretsin' diyerek bulunduğum hale söverken yavaşça ayağa kalkıp saklanacak bir yer aramaya koyuldum.Dolap ve duvarın arasındaki boşluğu kestirir kestirmez hızlı adımlarla saklandım.Tepemin üstünde -güm güm- şarkı ve tepinen insanların ayak seslerine rağmen odaya girenin -her kimse- "Bu ne be?" dediğini duymak pek de zor olmamıştı.Gelen kişinin peşimde kiler olmadığını anlayınca rahatladım.Fakat bu hala berbat bir durumun içinde olduğum gerçeğini değiştirmiyordu.
Adım sesleri yaklaştıkça kendimi her türlü darbeye hazırlamaya başladım.O kadar yaklaşmıştı ki tek ayağını görmüştüm bile.Ayakkabısından erkek olduğunu anlamam kolay olmuştu.
Tam bende bir adım atacakken kapının tekrar açılmasıyla duvara tekrar yapıştım.Kulaklarımı zorlayarak gürültünün arasında iki erkek sesinin muhabbetini dinlemeye koyuldum.
"Alkım!Oğlum bu ne?Yoksa kan mı?"
"Yok.Ne kanı olacak?Boya falandır."
"Bu kokuyor Alkım."
"Boya da kokuyor Kuzey."
"İyi.Seninle uğraşacak vaktim yok zaten.Ben kaçıyorum.Yukarı yardıma çık."
"Yeter lan!Sen her gece bir kız kapıp kaçarken ben senin işlerini yapamam."
"Tamam oğlum,bu son."diyerek kapının kapanma seni geldi.Alkım denen odadaki çocuk lafının kesilmesine iyice sinirlenerek kapıya doğru yürüdü.Yakalanmanın korkusundan başımı çıkarıp bakamıyordum.Ancak ayak sesleriyle bir şeyler anlamayı başarabiliyordum.
Kapının büyük bir kuvvetle çarpmasıyla yerimden fırlamam eş zamanlı oldu. Kolumun üstündeki unuttuğum elimi aralayarak yaram son bir kez baktıktan sonra kapıya doğru ilerledim.Ancak kapıya ulaşmadan önce bulunan birkaç dolabın arkasından birinin çıkmasıyla sırt üstü olarak yere düştüm.Kafamı yere çarpmıştım.Elimi arkasına atıp ovalayarak kaldırdım.Bu arada üstüm yetmiyor gibi saçımın da kan olması dikkatimden kaçmamıştı.
Gözlerimi yavaşça aralarken yüzüme çarpan nefesle şaşkına döndüm.Biri tam üstümde gözlerimin içine bakıyordu.Avuç içlerini yere yapıştırması tenimizin ayrı durmasını sağlamıştı.
Yapısındaki çocuksu görünümüyle ve tek bir sakal bile barındırmayan pürüzsüz yüzüyle tatlı denebilecek biriydi.Kalın kaşlarının tam altında bulan göl yeşili gözleri yavru bir kedi kadar masum bakıyordu.
Kaşlarının çatılıp ardından "Sen Kimsin?"sesinin gelmesiyle iki bacağının arasındaki bölgeye dizimi yapıştırdım.Tekmenin verdiği acıyla kıvranırken kolumun kesik olmasını umursamadan onu ittim.Bu sefer üstte olma sırası bendeydi.Sağ bacağımı da diğer tarafa atıp karın kısmının tam üstüne yerleştim.Elimi yumruk haline getirirken "Sakin ol!" sesiyle duraksadım.
Biraz önceki şüpheci bakışlarından eser kalmamıştı.Tam aksine sadece canını kurtarmaya çalışıyor gibi bir hali vardı."Yaralısın!"dedi.
Yumruğum hala havadayken "Doğru bildin zeki şey."dedim sert tavrımdan ödün vermeden.Bir kez daha yumruğumu harekete geçirecektim ki avuç içiyle elimi kavrayarak durdurdu.Gözlerim,elim ve endişeli bakışlarla yerde yatan çocuğun arasında mekik dokuyordu.
"Sana yardım edebilirim."dedi içten bir tavırla.Sesi o kadar yumuşaktı ki insanın hemen ikna olası geliyordu.
Elimi onun elinden tiksinir gibi hızla çekerek ayırdım.Ayağa doğrulup bacaklarımı bedeninden ayırdım.Oda elleriyle yere dayanarak kalktı ayağa.Karşımda dikilirken yaklaşmaya çalıştı.Arkaya doğru adım atarak ters teptim.
Yardım etmek istediği bakışlarından ve nazik tavrından belliydi.Ama benim yardıma ihtiyacım yoktu!
"Bırak yardım edeyim."diyerek şansını bir daha denedi bende bir daha reddetmeye kalkışırken hiç cevap vermemi beklemeden koluma yapıştı.
Bir süre inceledikten sonra kafasını kaldırarak "Pek anlamam ama derin değil gibi."dedi.
"Bunu biliyorum zaten."diye cevap verdim onu gördüğümden beri yüzümden eksik olmayan öfkeli ifademle.
"Ne oldu?Neden buradasın?" dedi daha çok hesap soruyor gibi değilde gerçekten merak ediyor gibiydi.Yeşil gözlerini mavilerimle birleştirerek "Seni ilgilendirmiyor."dedim.
Biraz sonra buraya doğru yaklaşan bir ses gelmeye başladı."Alkım,Alkım!"diye bağırıyordu biri.Müziğin kapanmasından dolayı ses rahatlıkla duyulabiliyordu.Paniğe kapılmıştım.Ama karşımdaki yeşil gözler daha çok kapılmıştı.Kapının koluna yönelirken kafasını bana doğru çevirdi."Gelirken sargı bezi getireceğim sakın bir yere gitme.Biraz önceki saklandığın yere git."diyerek eliyle dolap ve duvarın arasındaki boşluğu gösterdi.
İtiraz etme gibi bir lüksüm yoktu.Çünkü buradan çıkınca güvende olmayacağımı biliyordum.Şuan ki bulunduğum barın personel odası -yani bu oda- tek ve en iyi seçeneğim idi.
İlk bölüm biraz kısa oldu.Fakat diğer bölümler çok daha uzun olacak.Okuyanlara çok teşekkürler.Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen.
![](https://img.wattpad.com/cover/50071600-288-k453706.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH KUĞU
Teen FictionAynı gecenin farklı yıldızları.. Mavi gözlerde kaybolan bir aşkın hikayesi.. Siyah Kuğu!