Yakışıklı Esmer

30 2 0
                                    

Paris'te on altıncı senem.On altı sene boyunca evden sayılı çıkmışımdır. Oda ne öyle annem mi sesleniyor ?


"Erna kızım yemek hazır."

"Tamam anne geliyorum."

Normal düzeyde geliri olan bir aile kızıyım. Babamın ailesi çok soylu bir aileymiş. Ve bayağıda zenginlermiş. Anlatılanlara göre herkes ölünce miras babama kalmış. Bizim peder bulunca daha çok olsun istemiş. Kumar felan derken iflas etmişiz. İşinden atılmış. İşi de az iş değil. Amerika'nın en gözde emniyet müdürlüğünde amirlik yapıyormuş babam. Sonra herkese borç takmış ve ailecek Paris'e kaçmışız. Söylentilere göre hala peşimizden gelenler bile varmış. Neyse şimdi anneme gelelim. Annem fakir bir aile kızıymış. Paraya çok düşkünmüş o yüzden evlenmiş zaten babamla. Babam iflas edince boşanmışlar zaten. Babam bir arka sokağımızda küçük bir evde kendi ailesiyle yaşıyor. Galiba iki tane erkek çocuğu varmış bilmiyorum yani. Bende üvey babam ve annem ile yaşıyorum. Annem üvey babam yani bu kasabanın karakolunda polislik yapan ve Şerif adıyla tanınan Calvin Uehara ile ben 1 yaşında iken evlenmiş. Evet şimdi annemi daha fazla kızdırmadan masaya gidelim.

Merdivenden ikişer üçer inerken dışarından gelen gülüşme sesleri ilgimi çekti. Koşarak cama yaklaştım. Aman Tanrım oda ne öyle. 4 kişilik züppe bir grup erkek benim bisikletimin zincirini koparmaya çalışıyor. Bisikletimi bırakın, bırakın onu benim o. Anne Calvin amca koşun bisikletimi çalıyorlar yardım edin. Diye bağırarak çırpınırken çocuklar bisikletimi çaldı bile. Olmaz ya neden kimse beni duymuyor ya neden. Derken göz yaşlarıma hakim olamıyorum babam dan bana alınan tek hediyeydi o bisiklet. Ağladığımı gören annem yanıma koşuyor.

"Neyin var senin Erna ? Neden ağlıyorsun mavişim ?"

"Sen o çok bilmiş kocanla yemek yerken benim babamdan kalan bana verilen ve en sevdiğim bisikletim çalındı."

Calvin seslenir: "Ee karıcığım hadi gelmiyor musun ?"

"Hadi git anneciğim. O çok sevgili Calvin adlı şerefsiz kocanla yemek yemeye devam et hadi yürü ne bekliyorsun. ?"

"Kes sesini aşağılık kız. Baban yokken o şerefsiz dediğin adam baktı bize haddini bil." dedi ve çok hızlı ve şiddetli bir tokat attı. Bundan sonra annem bitti benim için. Yeter her seferinde bu adam için bana vuruyor. Bıçak kemiğe dayandı artık. Yoruldum annemden. Biliyorum annem hala babamı seviyor. Onu özlüyor ama babam yeni ailesiyle mutlu. Ama neden babama küfür ettiğinde değilde Calvin'e küfür ettiğimde vuruyor. Neden bana bunu savunuyor. Koşar adımlarla oda çıktım. Saatlerce ağladım. Boğazımdan bir lokma bile geçmedi. Şaka maka acıktım lan. Ne yapmalıyım derken kapı zili çaldı. Biri geldi galiba. Erkek sesleri duydum. Bu ses olamaz bu ses babama ait. Odadan dışarı gizlice çıktığımda babam annem ve Calvinle konuşuyordu. İnanmıyorum ya ben bu adamın yüzünü görmemek için sokağa bile çıkmazken o buraya nasıl gelmeye cüret eder. Acaba aralarında fısır fısır ne konuşuyorlar. Neyse Erna fazla merak iyi değildir odaya geri gir bebeğim dedim kendi kendime ve tekrar sinsice odama girdim. 5 10 dakika geçmeden babamın bağırma sesleriyle irkildim. Beni hiç kimse istemiyordu bunun üzüntüsüyle hemen yatıp saatlerce uyudum. Sabah kalktıgımda annem uyuyor Calvin çoktan işe gitmişti bile. Bende evde  sıkıldıgım için yıllar sonra gezmeye karar verdim. En güzel buldugum kıyafetlerimi giyinip aşagıya indim. Olamaz ! Makyaj yapmayı unuttum. Neyse ya bu halimlede guzelim diyerek dısarı cıktım. Ne yapsam nereye gitsem bilmiyorum. Ama içimden bir ses Eyfel kulesinin oralarda beni mutlu edecek birşeyin oldugunu söylüyordu.

Yurudum yurudum. Evet işte Eyfelin tum guzellikleri karşımda. Boş bank yoktu. Ağaçların altına serilmiş küçük örtunun üzerine oturdum. Kulaklıgımı taktım ve kitabımı okumaya başladım. Birinin dokunmasıyla irkildim.

"Efendim." dedim

"Şey başka yer yokta örtüyü paylaşsak olur mu güzellik ?" dedi

"Tabi kibar esmer. Buyur otur hiç bir sıkıntı yok" dedim. Ve kulaklığımı tekini takıp yana kaydım. "Ne dinliyorsun ?" Bu samimiyetten fazla hoşlanmadığım için "Şarkı" dedim ve ayağa kalkarak "Geç oldu ben artık gidim tanıştığıma memnun oldum" diyerek kitabımı alıp olduğum yerden uzaklaştım.

Yolda yürürken aklımdan (Çok mu sert davrandım ? Neden bu kadar kabasın Erna ? Salaksın kızım öyle tatlı çocuğa nasıl öyle kaba davranırsın ya) diye geçirirken arkadan koşarak geldiğini fark ettim. "Sarışın dur bekle sarışın" diyerek sesleniyordu. Aldırış etmeden yürümeye devam ettim. Ama adımlarımı yavaşlattım tabi. Yüzsüz olduğunu fark ettim ama bu kadarını da değil. Omzuma dokundu arkamı dönerek "Ne var ?" dedim. Sinirlendiğimi fark etti galiba "Kusura bakma şey bu resim sana ait galiba ?" dedi ve oda ne ailecek olduğumuz küçüklük fotoğrafım."Özür dilerim kaba davrandım kusura baka esmer çocuk. Bu arada ben Evra" dedim ve fotoğrafı elinden aldım. Duygulandım. Gözlerim doldu. Ve akan göz yaşlarıma hakim olamadım. Fotoğrafta ne kadarda mutluyuz. Yakışıklı esmerin söze başlamasıyla göz yaşlarımı sildim ve bakışlarımı ona yönelttim. "Önemi yok Evra. Benim adımda Luis. Tanıştığıma memnun oldum." Bir iki saniyelik sessizlikten sonra "Biliyorum haddime değil ama ne oldu bir sıkıntımı var neden ağlıyorsun ?" diye devam etti. Hemen yanımda bulunan banka oturdum Luis'ide davet ettim. Bir kaç dakika oturduktan sonra söze başladım. "Sana bunları anlatamam Luis kusura bakma. Neyse konu değiştirelim" dedim ve hafif yalancı bir gülücükle elimdeki fotoğrafı kitabın arasına koydum. Bayağı bir konuştuk. Bana ailesini anlattı. Annesi babasından boşanıp başka bir adamla yaşıyormuş. İkide üvey kardeşi varmış. Oda benim gibi yarılı. Kalbi kırık. Anne ve babasının yaptığı hata ile acı çeken bir çocuk. Aşk ile başlayan evlilik. O aşkla yapılan ilk çocuk. Aşkı biten bir anne. Aşkı tazelemek için yapılan ikinci bir çocuk. Darma dağın olan bir yuva. Annesi başka bir adamla beraber. Mutlular. Babası aşkından başka ülkeye taşınmış. Ve küçük kardeşiyle sokakta kalmış. Babaannesi ve dedesi bakıyormuş onlara. Beraber bizim evin oraya önüne kadar yürüdük. İyi bir insan. Çok tatlı, sempatik ve yakışıklı. Yeni tanıştığı bir kızı evine bırakacak kadarda delikanlı biri Luis.

Eve girdiğimde Calvin ve annem yoktu. Üstümü değiştirdim. Yemek yemek için mutfağa gittiğimde dolap bomboştu. Çok az şeyler yedim. Sonra salona geçip A Nigtmare On Elm Street adlı korku filmini izlerken telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim. Tanımadığım bir numaraydı ( Ben hayatımı anlattım. Sıra sende. Sen neden anlatmıyorsun ? Neden korkuyorsun geçmişinden sarışın neden ?) yazmışlar. Sarışın derken ? Olamaz Luis bu. Kaydetmeyi unutmuşum. Of şuan hiç konuşacak halde değilim be Luis. (Geçmişimi sana anlatamam. Evet korkuyorum. Ve haklıyım. İçimi sana döksem daha da toparlıyamam. Neyse şimdi çok yorgunum. Yarın görüşürüz esmer) Dedim ve telefonu kapattım. Biraz vakit geçtikten sonra göz kapaklarım la kavga etmeye başladım ve tabi ki kazanan onlar oldu. Yukarı çıkmam çok zor geldi ve koltuğun üstünde uyuya kaldım.





Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 24, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Vampir SevdiğimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin