Musab'tan
'' Baba yine neyin planını kuruyorsun?'' babam bir planın içindeydi. Bunu görmemek elde değildi. Ama bu plan neydi ki babam bunu yapacak kadar kendini yormuştu? Normalde umursamazdı. Ama bu durumu beni şaşkınlığa uğratıyordu. Planı neyse onun için çok önemli olsa gerekti.
''Sadece senin nişanında bir baba olarak bulunmak istedim oğlum.'' Babama tabi ki inanmıyordum. Bu onun huyu değildi. O daha çok sorumsuz baba rolündeydi. Ama yine de gözünün içine baktım. Belki oralarda fikirlerini ele verecek bir şey vardır diye. Karşımdaki adam mıydı defalarca çağırmama rağmen mutlu günlerime gelmeyeceğini söyleyen?
'' Sana kim söyledi bugün nişanın olacağını ?''
''Bu günleri görmek de varmış. Bir baba, kendi oğlunun nişanını ellerden duyuyor.'' Az daha gülecektim. Babam ne sanıyordu? Ben onu tanımıyor muydum? Ya da hala küçük müydüm? '' Allah'tan Beren kızım var. Geldi haber verdi. '' şimdi anlamıştım. Beren vardı işin içinde. Bu kızı hafife almakla büyük hata etmiştim. Uslanmıyordu. Ama babama ne demişti de babam kendini yormuştu acaba. Şimdi direkt sorulmaz ki. ''Duyduğuma göre kız görme engelliymiş. Ama hiç öyle gelmedi bana.'' Babam ağzımdan laf almaya çalışıyordu. Aslında konuşmak istemiyordum ama planını anlamam için onun suyuna gitmem gerekiyordu. Böylece asıl düşüncelerini öğrenebileyim.
'' Evet, görme engelliydi. Ayrıca ismi Zeynep. Unutmazsan aklının bir köşesinde dursun.'' Pencereden dışarıya bakıyordum. Babam yüzüme bakıyordu hissediyordum. Arabada biz babamla arkada oturuyorduk. Arabayı şoför kullanıyordu. Bu arada babam şoförünü değiştirmişti. Yeni fark ediyordum. Bu yeni adam nasıl biri ki? Bizim konuşmalarımızı mutlaka duyuyordur. Ne kadar örnek bir baba-oğul diyordur(!).
'' Musab o kızla..'' babama çok sert bakmıştım. O da düzeltmişti. '' ..Yani Zeynep ile evlenmeyi cidden düşünüyor musun?'' şaşkınlığım yüzüme yansıyacak kadar şaşkındım. Bu konuşmayı daha önce yapmamız gerekmiyor muydu? Zamanında babam olarak bu konuşmayı yapabilirdik. O bana gerçekten ne istediğimi sorardı. Ben de ona Zeynep'i anlatırdım. Ama artık her şey için çok geçti. Ne ben eski Musab, babam da eski babam. Aslında babam hep aynıydı ama gözümdeki değeri değişmişti.
'' Bir şüphen mi var baba?'' çabuk sinirlenme huyumu babamdan almıştım. O da çok fevriydi. Anlık siniri gelirdi. Şu an bende çok sinirliydim. Sinirli olmanın en kötü yanı çevreden gelen en hafif rüzgar size ters geliyor. Ve o bile sinirinizi artırıyor. Babamın saniyelik gülümsemesi daha da çok sinirlendirmişti beni. Belki yanlış görmüştüm. Ama gözlerim babamın aleyhine görüyordu.
'' Gözlerin izin vermiyor. Gözlerin şüphelenmeme izin vermiyor. Ama benim bildiklerimi bilseydin evlenmezdin.'' Kafamdan kaynar sular dökülmüş gibiydi. Ne diyordu böyle? Ne biliyormuş ki ben bilmiyormuşum. Öfkem kendini düşüncelere bırakmıştı. Babam cidden bir şey biliyor olmalıydı. Blöf yapıyor gibi değildi. Zaten onun için bile uğraşmazdı normalde. ''Sen in. Arabayı ben kullanacağım.'' Şoför kendine söylendiğini anlayınca arabayı sağa çekmişti. Ben sadece izliyordum. Adam inmişti ve babam şoför koltuğuna geçmişti. Beni de öne çağırdı. Ben de yanındaki koltuğa geçmiştim. Büyük bir merakla babamın bilip benim bilmediklerimi bekliyordum. Ama babam bir müddet sadece yola odaklandı. Bu yolculuk iyice can sıkıcı bir hal almaya başlamıştı.
'' Açıklayacak mısın?'' daha fazla bekleyemedim. Babam arabayı sağa çekmişti. Nerede olduğumuzu bilmiyordum ama sessiz bir yere benziyordu. Babam yüzüme baktı. Dakikalar içinde değişmişti sanki yüzü. Biraz önce alnında şu an gördüğüm iki şerit var mıydı? Mutlaka vardı ama ben görmemiştim.
'' Annen bizi terk edeli ne kadar oldu Musab?'' babamdaki hüzün bana da geçmişti. Bu aslında bana sorulmuş bir soru değildi. Çünkü babam cevaplamıştı kendi sorusunu. Ve gününe kadar bilmesi beni şaşırtmıştı. Anlamıştım ki babam görünmek istediği gibi görünüyordu. Aslında her zaman göründüğü gibi değildi. Göründüğü kişi kendisi değildi. Ama bundan emin olamıyordum. Tüm güvenimi kaybetmişti babam. '' Annen talihsiz kazayı geçirdiği zaman küçük bir kıza çarpmıştı. '' babamın yüzüne boş boş bakmaya başlamıştım. Bunu biz neden bilmiyorduk? Yoksa söylenmişti de ben mi hatırlamıyordum? Babam içimi okurcasına devam etmişti. '' Bunu Betül de sen de bilmiyorsunuz. Bunu size söylemedim. Neden bunu yaptım bilmiyorum. Belki sizin bilmeniz gereken bir ayrıntı olarak düşünmedim. Belki de başka bir nedenden. Ama söylemedim.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suskun Gözler (Tamamlandı)
Teen FictionÖyle bir söz yazılır ki bütün bir hayat anlatılır, öyle bir hayat yaşanılır ki bütün sözler anlamsız kalır. Hayat bir şekilde akıp gidiyor zaten onemli olan her anı doya doya değil, dolu dolu ve anlamlı yaşayabilmek. Görme engelli Zeynep ile Musab'ı...