Tuhaf,ekşi ama bir o kadar da güzel bir koku geliyordu burnuma. Ama bir şey görmüyordum. Bir de bazı sesler ama net değil.
Sonunda gözlerimi açabildim. Tuhaf! Herkez başımda duruyordu. Bende bilmediğim bir odada belki de bir evde yatakta yatmaktaydım. Zaten herkez benim gözlerimi açmamla susmuştu...
Yanıma yabancı bir amca hatta dede diyebileceğim bir adam yaklaştı. Odaya baktığımda ise içlerinde en yaşlıları o gibiydi sanki... Bir an korktum ve açıkçası biraz da irkildim... Bana gülümseyerek baktı yaşlı adam ve şunları söyledi:
-Bak güzel kızım benden yada ailemdenkorkmana gerek yok... Bizler kendi halinde yaşayan kasabalılarız. Ama ben fazla inanmaksızın hayatımda ilk kez gördüğüm o insanlara bakıyordum... Yaşlı adam sözlerine devam etti:
-Benim adım Şuha HANG ve bunlarda ailem. Peki sen... Sen kimsin kızım? Adını yada nerede yaşadığını biliyor musun? Nasıl buraya geldiğini biliyor musun? Dedikten sonra sözü ben aldım:
-Evet, şey...
Benim adım..
Hemen yaşlı adam sözüme girdi.Beni yanlış anlamış olmalıydı ki:
-Tamam sıkıntı değil kendini zorlama. Zamanla adını ve diğer şeyleri hatırlarsın...
-Şey...Sizler beni yanlış anladınız...
Benim adım Shenve ben THA'lıyım. Ama nerede oturduğumu hatırlamıyorum...
-Peki nasıl buraya geldiğini biliyor musun?
-Şey... Aslında pek değil Bay HANG.
-Şöyle en son bir uçakta olduğumu hatırlıyorum...Sonrası yok*-*
-Tamam önemli değil. Zamanla hafızan yerine gelir...
-Sizler beni nerde buldunuz Bay HANG?
-Biz seni buradan az ileride ki deniz kıyısında bulduk...
"Tamam o zamaaan deniz kıyısında buldular ise beni...
O zaman, o zaman kesin uçak düşmüş olmalıydı" diyerek hafifçe mırıldandım....
Bay HANG mırıldandığımı ya duymuş yada görmüş olmalı ki:-Shen kızım bir şey mi hatırlandın?
-Yok,hayır Bay HANG sadece beni deniz kıyısında bulduysanız eğer, uçağın denize düşmüş olabileceğini düşünüyordum o sırada da sesli düşündüm galiba...
Bay HANG gülümsedi ve ev sakinleri ile beni tanıştırmak istediğini söyledi. Bende "tabii ki Bay HANG" dedikten sonra aile fertlerini tanıtmaya başladı:
-Bu benim eşim Xia, kendisi sen iyileşene kadar seninle ilgilenecek. Buda oğlum Zi Tao...Onların isimleri benim ülkemdeki isimlere çok benziyordu. Aslında onların gözleri de THA'lılar gibi çekikti... E hal böyle olunca:
-Acaba burası neresi?
-Burası Shen'ciğim CHC...
-CHC? Oda nesi? Yani aram kısaltmalarla pek iyi değildir. Sadece kendi ülkemin kısaltmasını ve Amerika'nın kısaltmasını bilen bir insanım ben... Zaten onlarıda mecbur bilmek zorundasın...
-Anlıyorum kızım seni... Burası Çin Halk Cumhuriyeti...
-Ben... Ben Tayland' tan çok uzaklaşmış olmalıyım... Şey Bay HANG beni ülkeme geri gönderir misiniz?
Bayan Xia lafa girdi:
-Üzgünüm Shen seni şu anlık ülkene gönderemeyiz.
Kaşlarımı çatarak:
-Nedenmiş o? Neden beni şu anlık ülkeme gönderemezmişsiniz?
Bay ve Bayan HANG aynı anda konuşmaya başladılar, ne söylediklerini seçemez oldum. Daha sonra kendi aralarında Çince bir şeyler konuşmaya başladılar... Sanırsam ki tartışıyorlardı. Araya girmeye çalıştım ama bir an bana da bağırdılar. Ne dediklerini anlamıyordum. Zİ Tao yanıma yaklaştı ve baş ucumdaki sandalyeye oturdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UYANAN BÜYÜK SIRLAR
RandomTuhaf,ekşi ama bir o kadar da güzel bir koku geliyordu burnuma. Ama bir şey görmüyordum. Bir de bazı sesler ama net değil. Sonunda gözlerimi açabildim. Tuhaf! Merkez başımda duruyordu. Bende bilmediğim bir odada belki de bir evde yatakta yatmaktayd...