/Arkadaşlarım Okurlarım çok üzgünüm... Dedem wefat etti ve ara vermek zorunda kaldım, ve size söylemediğim için çok üzgünüm, yeniden merhaba, iyi okumalar/
Düşüyordum lanet olsuuun! Yere çarpmadan Strike beni yakaladı.
Hard: Wuw! Teşekkürler Natasha.
Strike: Natasha burda değil, Baron nun gücünü kullan ama asla serbest bırakma genç taşıyıcı.
Kafamı salladım. Beni yere bıraktığında bunun bir sonu olmadığını anladım. Sürekli koşuyordum, Max ve Natasha tamamen dönüşmüştü. Artık 3 büyükler yok edilecekti. Gök yüzüne baktım. Ve Zeus a koşmaya başladım. Yerden sürekli kristaller çıkıp yanımda ilerliyordu. Bir anda içimde kötü bi his doğdu ama önemsemedim. Şimşek kılıcıyla bana doğru süzülen Zeusla dövüşe tutuştum. Neredeyse çok iyi dövüşüyordu. Kılıçlarımız çakıştı ve geri çekilip bana tekme savurdu, tekmeden sıyrılıp yumruk attım. Savruldu. O yerdeyken ona baktım. Kılıcımı kaldırdım... Birden!
Predatör: Adam!
Ona döndüğümde ellerinde baygın Darkness vardı. Duraksadım, bu nasıl olmuştu, imkansızdı. Birden onu kaldırdı ve öptü. Artık yetmişti! Ona doğru koşmaya başladım, ne kadar hızlı koştuğumun farkında değildim, tek istediğim onu öldürmekti. Kristallerin artık beni takip edemediğini fark ettim. Babamın yanına geldiğimde tüm gücümü toplayı ona tüm gücümle yumruk attım, onun yüzü tuzla buz oldu. Ve belden yukarısının çoğu toz a dönüştü ve havaya karıştı. Yendien durduğumda zamanın 1/1000000000000 yavaşladığını fark ettim. Ben neredeyse ışık hızında hareket etmiştim. Babam ise......atomik parçalarına ayrılmıştı. Darkness ı dizlerime yatırdım. Bu ona olmamalıydı, teslimiyeti kabul edip onu hastaneye götürecektim. O gözlerini açtı.
Darkness: H-hard..... *Hard a sarılır*
Ayakları üstüne çıkıp bana sarıldı. Birden hayatımda asla duymadığım bi ses duydum. Dönüp baktığımda gözümü kamaştıran bir şimşek gördüm. Bana bakıyordu ve sırıtıyordu. Darkness ı koşturup uzaklaştırırkwn bende ona doğru koşuyordum. Birden hala sırıttığını fark ettim. O şimşeği.... DARKNESS A FIRLATMIŞTI!!! Hayır! Hayır! Lütfen! Birden gözlerim her şeyi mavinin tonu görmeye başladı, şimşeği görüyordum.... Hala çok hızlıydı.... Lütfen.... Hayır.....tüm gücümle koşuyordum.... Yetişektim.... Yetişicektim.... Yetiştim! Önüne geçtim! Karnım acıyordu ama mutluydum. Acıyla elimi karnıma götürüp şimşeği çıkartmak istedim.......ama orda değildi......elimi karnımdaki deliğe soktum.... Hayır.....hayır......hayır......ağlıyordum.... Arkamı döndüğümde şimşek.....Darkness ın karnındaydı......
-Yazarın ağzından-
Kan kusan aşkına büyük korkuyla yaklaşan Hard ağlıyordu..... Neden teslim olmamıştı? Neden Zalgo nun hizmetkarı olmamıştı? Olsaydı bunlar olmazdı.
Hard: D-D-Dark..... İ-iyi olcaksın..... Merak etme seni zamanında yetiştiricem.... Seni kurtarıca ..... Sonrada sonrada!-
Kız kalbindeki kişinin sesini işaret parmağıyla durdurdu.
Dark: Sorun.....yok......seni......sevi-.............
Hard ne yapacağını bilemez haldeydi. Ağlıyordu, şiddetli ağlıyordu. Hayatta kalan tanrılar Hard a yaklaşıyorlardı. Kalbi sökülmüştü, yüreği inliyordu, yakvarıyordu bedeni bırakta ölelim bunu yaşamak istemiyorum diyordu. Hard da ölmek istiyordu. Bitmek bilemz bu acı.... Aşık olduğu kadın kanlar içinde gözlerini kapamış ve onu terk etmişti.
Hard: Hayır Darkness! Hayır! Beni bırakma! Lütfen! Hiçbir şeyim yok! Yardım et! Biri yardım etsin!
Birden acılı oğlan için hayat durur, zihninin içinden bir ses konuşur.
Baron: Acıyor mu?
Hard: Evet! Çok!
Baron: Kurtulmak ister misin?
Hard: HER ŞEYDEN!!!
Baron: Her şeyi yok edebilirim.... Bana izin ver.....
Hard:.......EXTERMİNATE! EVRYTHİNG!
Birden Hard yere yığılır, onun bedeninden bir ruh çıkar ve bedenselleşir. Bu Baron'dur. Tüm Tanrılar geri çekilir. Baron ellerini çıtlatır. Boynunu çıtlatır, ve parmağını şıklatınca tüm canlı cansız 10 Km içerisindeki her şey yok olur. Baron öldürülen tüm tanrıların özelliklerini edinmiş şekilde Kaos ve Strike ile gözden kaybolmadan önce Hard ın ağlayan yalnız ve üzücü durumunu görür. Her ne kadar acımasız olsada o her şeyini kaybetmiştir. Onu omuzunu tutar, yüzünde hiç bir duygu ifadesi asla olmamıştır.
Baron: Gör.
Hard acıyan gözlerini açınca şok olur, ailesi önündedir. Küçük tatlı kız kardeşi, asabi ve lider ablası en önemliside sevecem cana yakın annesi. Hard gözlerindeki yaşları tekrar sertbest bırakır.
Hard: Anne! Üzgünüm! Sen kurtarmalıydım! Üzgünüm çok üzgünüm! Ben sana layık olamadım!
Harper: Önemli değil, benim tatlı Adam'ım. Seni seviyorum, gönlün rahat olsun, ben mutluyum güzel çocuğum. Ama insanları öldüreceksen, kötü olanları öldür annecim. Masumlarda aynı senin gibi kalbi temizlerdir.
Hard daha çok hüngüre hüngüre ağlamaya başlar. Ablası ona bakıp saçını karıştırır.
Alyss: Üzgünüm ufaklık. Büyümüş olsanda beni yenemezsin.
Hard bir an durup daha çok üzülüp ağlamaya başlar. Ona birden sarılan abla şaşırır.
Alyss: Hey hey... Sulu göz, sakin ol. Ben hep yanındayım ama sen beyinsiz olduğundan bilmiyosun. Biz ölsekte ruhlarımız seninle küçük Adamy!
Molly: Abiii! *ona sarılır* Bizim için ağlama! Biz çok mutluyuz! Hatta annem ve ablamla çay partisi verdik! Ve sonrada Bay Boble ile piknikte yaptık! *oyuncak ayısına sarılır*
Sonra ruhlar vedalaşıp göçüp gider. Hard bitmiştir, içi rahatlasada yıllardır ilk kez böyle ağlıyordur. O çok şey kaybetmiştir. Artık bulduğu şeyleri asla kaybetmeyeceğine daie söz verir.
-Şimdiki zaman-
Hard: Evet kızım, anenle hikayemiz böyle. O öldü. Ve beni arkasında bıraktı. O yüzden sende asla olamadın. Ben ise şuan şizofreni ile savaş içinde seninle konuşup rahatlamak istiyorum. Keşke yanımda birileri olsaydı.... Asla bırakmıyacağım birileri..... Aşık olacağım birileri.
Birden ateş alevlenir, ve kapı çalar. Lüks yeni evinin koltuğundan kalkıp kapıyı açar. Şöminenin neden alevlendiğini merak eden Hard önünde alev bulur.
----------SON-------