Hogwarts Lisesi büyük bir kütüphaneye sahipti, uzun masalar ve yüksek raflarla labirent gibi görünen ve içinde aradığınız pek çok kitabı bulabileceğiniz bir kütüphane. Okulun epey eski oluşu bunu sağlayan başlıca şeydi, Hogwarts Lisesi neredeyse yüz yıllık bir okuldu ve onca yılın birikimi bu raflardaydı. Remus kütüphanenin o alışıldık sıcaklığına adımını atarken kitap kokusunu içine çekti bir anlığına... Dünyanın en huzur verici kokusu, kitap sayfalarından yayılan koku olmalıydı.
Romanların bulunduğu, girişe yakın raflara bakınarak acele etmeden ilerledi. Nasıl olsa derse daha yarım saat vardı. Tam tahmin ettiği gibi, kütüphane çok tenha görünüyordu.
Rafta gözüne ilişen bir kitabı almak için yaklaştı, eski bir Rus klasiğiydi bu... Daha önce okumuştu ama sevdiği bir kitaptı, bir an kararsız kalsa da, sonra kitabı raftan çekip bir yere oturmak için ilerledi.
Maksadı, arkalarda bir yere oturmaktı, ama henüz birkaç adım atmıştı ki durakladı. İki metre kadar ötedeki bir masada, bir elini başına dayayarak oturmuş, saçları yüzüne düşse de tanımakta zorlanmadığı birisi oturuyordu. Kız, kütüphaneye birinin girdiğini bile fark etmeyecek kadar dalgın görünüyordu, önünde büyük boy bir defter açıktı ama elindeki kalem yalnızca döndürmeye yarıyormuş gibiydi. Remus biraz tereddüt etti, yanına gitmeli mi, gitmemeli mi? Gitmesinin biraz münasebetsizce olacağını hissediyordu ama o bu kadar darmadağınık görünürken sırtını dönüp görmemiş gibi davranamazdı. Sirius umursamıyor olabilirdi... Ama o umursuyordu. Hem kaç gündür onunla konuşmak için fırsat arıyordu ve işte fırsat ayağına gelmişti. Derin bir nefes aldı ve kendisinden beklemeyeceği bir cesaretle sarışın kızın yanına yürüdü.
"Hey..."
Kız onun seslenmesiyle boş bulunarak irkildi bir an, ama başını kaldırıp da Remus'u fark ettiğinde hafifçe gülümsedi.
"Hey..."
Remus kendini fena halde zorlayarak sordu.
"Buraya oturabilir miyim? Her yer çok boş..."
Jessica hala şaşkın görünse de bu lafa gülümseyerek kaşlarını kaldırdı.
"Her yer çok boş?" Kırdığı potu fark eden Remus kızardı.
"Tamam, giriş bahanesi konusunda kötüyüm sanırım."dedi iç çekerek. "Peki, oturabilir miyim?"
Jessica başını sallayarak onayladı, o da karşısındaki sandalyeye oturdu.
"Ne çalışıyorsun?"diye sordu kızın önündeki defteri işaret ederek.
"Aaa-hiç. Sadece-tarih notlarıma bir göz atıyordum."
"Hımm."
Jessica'nın başını tekrar notlarına eğmesiyle bir sessizlik oldu. Anlaşılan pek de Remus'la muhabbet etmeye meraklı değildi. Remus ne yapacağını bilemeyerek dudağını ısırdı. Onunla Sirius hakkında konuşmak istiyordu, ama söze nasıl gireceğini bilemiyordu. Göz ucuyla Jessica'ya bakarken, kitabının kapağını kaldırdı. Şu an tek dileği işleri batırmamaktı.
***
"Geç kalmadık değil mi?"diye sordu Sirius kaygıyla James'e bakarak. "O bunağın zırvalamalarını çekecek halim yok hiç..."
"Hayır."dedi James gülerek. "Aksine, erken geldik. Daha on beş dakikamız var." Sirius ona ters ters bakıp ofladı.
"Hep senin yüzünden. Ne vardı sabahın köründe kapıma dikilecek?"
"Nolmuş erken geldiysek?"diye gözlerini devirdi James. Gözleri etrafta fıldır fıldır dönüyordu, muhtemelen Lily'yi arayarak. "Aha, ordalar..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevgili Arkadaşım
Фанфик"En yakın arkadaşlar bazen her şeyinize karışır. Aşk hayatınıza bile..." Sirius Black, lisede son senesindeyken artık ciddi bir ilişki yaşamak istemektedir ve okulun popüler kızlarından Jessica Brady’ye abayı yakmıştır. Onu elde etmek için yardımını...