-Ashley-
Herkes bu dünyaya gelmeyi hak eder. Gelip yaşamayı. Ama o yaşamak için geldiği bu dünyada annesinin ölümüne sebep oldu. Annesi onu doğururken öldü. Bunun sorumlusunun hep kendisi olduğunu düşündü. Kendince gördüğü tek çare ise; evden uzaklaşmaktı. 18 yaşına girdiğinden ''annesinin evinden'' gitmekti. Belki bu acısını biraz da olsa dindirecekti.
Kendi vicdanını rahatlatmaya çalıştı. Hep soğuk kanlı olmaya umursamamaya.. Ama babası ve abisi buna izin vermedi. Her fırsatta ona bu dünyayı yaşanmaz kıldılar. Hep birlikte acılarına ortak olmaları gerekirken onlar tam tersini yaptılar. Buda Ashley için dayanılmaz bir hal almıştı.
-Andrew-
Zamanın mağduruydu o. Zaman elinden annesini ve babasını almıştı. Belki de bu yüzden hiç gülmüyordu. Annesi babası yok diye. Mutsuzluk sanki kaderinde vardı. Ailesini kaybetmenin sebebini kendinde arıyordu.
Yalnızdı..
Çevresindekileri kendinden nasıl uzaklaştırabileceğini iyi biliyordu. Küçük bir çocuk gibi somurtuyordu.Hep tek günlük ilişki yaşardı. Çünkü kalanlarda eninde sonunda gidecekti buna inanıyordu. Kimseyi asla sevemeyeceğini, hayatın onu asla değiştiremeyeceğini biliyordu. Kimse onu sevemezdi zaten sevmeye cesaret edemezdi.
Hayatın büyük bir oyunundaydı sanki hep mutsuzdu. Hayatın da bir kere aşık olmuştu. Onun da sonucu hüsrandı. Sevdiği kadın kollarında can vermişti. Bu yüzden bir daha kimseyi sevmeyeceğine yemin etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zamansız
غموض / إثارةAshley Swith ''Gencecik bir kadın... Geçirdiği bir kazada hafızasını kaybetti. Zaman ondan aldığı hafızasının yerine güçlü bir aşk bıraktı. '' Andrew Ross ''Hayalleri olan yakışıklı bir adam. Ummadığı anda başına gelen kaza ondan hafızasını aldı. Ha...