Seni tamamiyle kaybettiğimi sanırım bugün anladım, Hood. Çünkü artık senin dikkatini çekmek için omuzlarına dokunmam değil, sana balyoz ile vurmam gerekiyor, beni görmüyorsun Calum. Artık Sheila'dan başkasını gözün görmüyor. Öyle ki, üç bir yıldır bana neler olduğunu bile fark edemedin.
Ben Violet Tracee Franklin. Senin ilk ve son aşkın olduğunu düşündüğüm kişiyim.
Seninle üniversitenin birinci yılında, fotoğrafçılık kulübünde tanıştık. Sidney Müzik Konservetuar'ı oldukça büyük bir alana ve oldukça kalabalı bir nüfusa sahipti. Seninle aynı dönem, aynı üniversite ve aynı üniversite kulübünü nasıl seçtik inan bilmiyorum. Hatırlıyor musun? O gün çocuklar seninle birlikte fotoğrafçılık kulübüne girmediği için onlara çok sinirlenmiştin ve sınıfa sinirle girmiştin.
Yani, hatırlıyor musun bilmiyorum ama sınıfa sinirle girdiğini ve gözüne çarpan ilk boş yere oturduğunu bana anlatmıştın. Defalarca. Yüzlerce, on binlerce kez. Calum, sen yer yüzü üzerinde gördüğüm en çenesi düşük insansın. Bana, bana aşık olduğun anı defalarca anlatmışken, anlamıyorum Calum. Nasıl olur da hatırlamazsın?
Ben unutamıyorum.
Tam olarak, benim arka çaprazıma oturmuştun Calum. Kulüp öğretmeni Bay Gunn'dan nefret etmiş ve ona göz devirirken beni gördüğünden bahsetmiştin. Bana demiştin ki, ''Tüm ruhumla yemin ediyorum ki Franklin, altın sarısı saçların hayatıma gün ışığı olarak doğmuştu.''
Kulüpte haftada üç kere toplanıyorduk ve sen altı ay boyunca derslerde gizlice benim fotoğrafımı çekmişsin Hood. Hatırlıyor musun, buna çok sinirlenmiştim.
Hood. Seni ilk gördüğüm an, derste fotoğrafımı çektiğin andı. Sana şaşkınlıkla bakarken küçük ağzım aralanmıştı ve şaşkınca sana bakıyordum. Ve sonra bumm, flaş patladı ve sen gülümsedin. Daha sonra aptallıkla o lüks makinanda fotoğrafa baktın ve muzur şekilde kafanı kaldırdın. Şımarık Hood. Her zaman şımarıktın.
Fotoğrafı gördüğünde, seni gördüğümü anlamıştın ve bana o iri dudakların ile öpücük atmıştın. Sana bir şeyler fırlattığımı ve dersten küfrederek çıktığımı hatırlıyorum. Bay Gunn o gün içerisinde beni odasına çağırmış ve problemin ne olduğunu sormuştu. Ona, ''Derste sapığın birisi fotoğrafımı çekiyordu, gizlice.'' dedim. Bana senin kim olduğunu sorduğunda ise ona seni tanımadığımı söyledim.
Seni ilk defa Luke ile Michael ilişkilerini açıkladığı akşam tanıdım Hood. Yatakta ikimiz yatarken, zirifi karanlıkta ve başımı senin göğsüne yaslayıp kalp atışlarını dinlediğimde... İşte seni böyle tanıyabilirdim. Kalbin benim için çarptığında.
Bay Gunn, bana benim fotoğraflarımı altı ay boyunca çektiğini ve benim bundan habersiz olduğumu söyledi. Sonra ki derse iki gün vardı ve o iki gün geçmek bilmedi. Yine de ders günü çatıp geldiğinde, çıkışta seni yakaladım ve sana kahve içmek için vaktinin olup olmadığını sordum. Bir süre gözlerin kol saatin ve benim üzerimde gezindi. Böylelikle bana hayatımın ilk en sessiz ve en gergin bir dakikasını yaşattın.
Hayatımın son en sessiz ve en gergin bir dakikasını yaşadığım gün ise sen boş gözlerle hepimize bakıyordun. Dudaklarını araladın, kapattın. Hemşireye ve doktora baktın Calum. Kolunda ki seruma baktın. Hastane odanın duvarlarına ve ağlamamak için kendini zor tutan annen Joy'a baktın. Baktın, baktın Calum. Baktın ama göremedin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
amnesia || c.h
FanficVe köprünün altından çok sular aktı, mesele artık sen bile değilsin. Mesele sonsuza dek yitip giden o an, Calum.* one shot calum hood fanfiction