Bölüm'3'

110 15 9
                                    

Selamm canlarım. Öncelikle hayırlı bayramlar dilerim.
Öncekilere göre daha uzun bir bölümle geldim. Keyifli okumalar.

3. Bölüm

Bu yüz ifadesi benim kararımdan dönmem için bir sinyal niteliğinde olabilirdi ama kararımdan dönmemem gerektiğini gösteren daha güçlü sinayaller de vardı. Mesela babam beni ciddiye almıştı. Ve şimdiye kadar da bir tepki göstermemişti sanırım bu iyiye işaretti. Ya da adam henüz şoktan çıkamamıştı.
"Bilemedim şimdi" dedi nihayet konuşmaya başladığında. Suratım biraz düşmüştü.
"Bilinmeyecek birşey yokki baba. Normal bir öğrenci evi."

"Ama anlat bakalım nerde? nasıl? tek kalmayacaksın heralde. Kalacağın arkadaşın kim?" Yaşasın diye çocukça bir çığlık attım içimden. Babam eğer sorgulamaya başladıysa, bir ümit vardı.
Düşen suratıma bir gülümseme yerleştirdim ve anlatmaya başladım.
"Adal vardı hani, ilk üniversite yılımdan. Onunla birlikte. Tanıyosun sende çok iyi kız. O söyledi okula çok yakınmış. Daha nasıl bir ev bilmiyorum ama güzel olduğunu söyledi. Eğer izin verirsen gidip bakacağım." Annemin hiç sesi çıkmamıştı. Hayret! Anneme baktığımda babama şaşkınlıkla baktığını gördüm. İçimden bu haline güldüm. Ben ona demiştim. Babam anneme göre daha anlayışlı, kararlarıma saygı duyan biriydi.
"Aslında izin vermezdim ama karar verebilecek bir yaştasın ve bu senin kararın. Sana güveniyorum. Yarın gidip bakabilirsin." Dedi gülümseyerek. Demin içimden attığım çığlığı şimdi sevinç çığlığı olarak attım ve babama yerimden zıplayarak kocaman sarıldım.
"Teşekkür ederim baba, çok teşekkür ederim."

"Tamam, şımarma ha!"dedi  şakayla.
"Tamam, tamam"dedim ve
'Ben neyim peki burda' diye söylenen  anneme döndük. Bize acayip sinirli bakıyordu. Suratı kopkırmızı olmuştu Çünki sinirlenince domates gibi olurdu. Babamın kulağına eğilip annemi ikna etmesini söyledim ve bana göz kırptı. Babam hallederdi annemi. İddayı da  ben kazanmıştım. Büyük bir gururla anneme tekrar dönüp sırıttım ve odama çıkan merdivenleri koşarak çıktım. Çok sevinmiştim. Çok çok sevinmiştim. Hemen Adal'a babamın izin verdiğini ve yarın okulda konuşmamızı içeren bir mesaj attım. Sonra telefonumu da alıp mutfağa indim. Mutfağın kapısında durup babama baktım. Bana hallettim der gibi baktı. Annem'in oturduğu sandalyede sırtı bana dönüktü. Görmemişti bile. Babama havadan bir öpücük atıp "Anne" dedim bir sandalyede ben çekip otururken.
"Ortada bir idda vardı sanırım."
"İdda felan yok, ben hala razı değilim ama baban işte."
Güldüm bu haline. "Oy, oy"diye severek yanaklarını sıktım ve öptüm.
"Tamam deli kız. Dur." deyip kendini geri çekti ve yemeğine döndü. Sinirliydi hala.
"Yarın okuldan sonra eve bakmaya gideceğiz baba."
"Tamam kızım haber verirsin. Ona göre beğenirsen hallederiz herşeyi."
"Teşekkür ederim baba, çok saol"
Lafım üzerine babam gülümsedi bende yemeğimi bitirip anneme sofrayı toplamada yardım ettikten sonra ikisinede iyi geceler dileyip odama çıktım. Pijamalarımı giyinip yatağıma uzandım. Yarının güzel olmasını umuyordum.
~~~~~~~~~~~

Okul bahçesinde arabamı bir yere parkedip herzaman oturduğumuz banka ilerledim. Ordalardı tabii. Evler yakın nasıl olsa. Ama bende bugün erken gelmiştim. Uyuyamamıştım heyecandan. Banka ilerledim ve "Selam millet" diye selam verdim onlarda yine ve yeniden "selam" dediler  hep bir ağızdan. Açelya yoktu hâlâ.
"Açelya nerede?" diye sorarken bankta Volkan'ın yanına oturdum.
"Açelyayı Tolga bırakacakmış. Kahvaltı edeceklermiş birlikte."
"Anlaşıldı."dedim. "Peki siz niye her sabah buradasınız." dedim Büşra ile Uğur'a. "Bilemem." diye cevapladı Büşra, Uğur'a imayla. Onlar küçük bir tartışmaya girmişlerdi bile. Volkan'la güldük bu hallerine. Hep böylelerdi. Büşra ile Uğur sevgiliydi. Açelya'nın da sevgilisi Tolga. Tolga bu okuldan değildi. Bizim çok bir sohbetimiz yoktu ama genelinde ve Açelya'ya göre iyi bir çocuktu. Açelya'ya göre çok çok iyiydi ama. Bir biz vardık Volkan'la sap gibi gezen. Ben halimden memnundum ama o pek değildi. İkide bir yakınıp duruyordu.
Biz baya oturup konuşmuştuk ama Adal gördüğüme yada göremediğime göre gelmemişti. Burada oturduğumuzu biliyordu. Uğrardı yanıma ama yine geç kalmıştı belliki.
Ders zili çalınca toparlandık.
"Ders Ticaret Hukuku Amfi1" diye bağırdı Uğur. Manyaktı bu çocuk. Ama genelde böyle yapardı. Çünki hem ben hemde diğerleri üşenirdik bakmaya. Ama o görev gibi birşey edinmişti bunu. Bizde ders programının olmasına gerek bile yoktu. Amfi'ye girdiğimizde biraz arkalara doğru ilerledik ve oturduk. Umarım Adal bugün gelirdi çünki çok heyecanlıydım. Eve biran önce bakmak istiyordum.
Hoca içeri girince düşünmeyi bıraktım ve derse odaklandım.

Bizimkilerle vedalaştım ve onlar gittikten sonra arabamın önünde Adal'ı beklemeye başladım. Bugün biraz rahatsız olduğunu ve hastaneye gideceğini söylemişti. Yanında gitmek istemiştim ama reddetmişti. Adal hastaneden sonra gelecekti ve eve bakacaktık.
Bir on-onbeş dakika sonra okul sokağının başında göründü. Biraz solgun görünüyordu.
Bende ona doğru ilerledim.
"Adal, solgun görünüyorsun. Ne oldu?"
Dedim yanına ulaşıp ona sarıldığımda.
"İyiyim, sadece kan aldılar tahlil felan. Başım dönüyor biraz." dedi.
"Deli kız keşke eve gitseydin. Yarın bakardık."
"Saçmalama Efsa ya. Başım dönüyor sadece."
"Tamam acele edelimde biran önce eve bırakayım seni."dedim ve koluna girip arabaya ilerlettim. 'Peki' dedi sessizce ve koltuğa oturdu. 

Eve çabuk gelmiştik. Çok yakındı okula. "Vay be"dedim. "Çok yakınmış burası okula. Sokağı da güzel."

"Tabi kızım."dedi gülerek. Arabadan indik ve Adal'ın arkasından dışı koyu tonlarda griyle boyalı bir binaya girdik.
Bir kat çıktıktan sonra siyah bir çelik kapının önünde durduk. Çok kasvetli bir binaydı aslında renkli seven bana göre.  Ama okula yakındı ve çokta kötü değildi. İçimden kendime kızdım. Efsa! Kızım okula yakın!

"İşte burası" diye seslendi Adal. 
"Anahtar." diye cırladım. Kapıyı görünce aklıma gelmişti. Elindeki anahtarı salladı gözüme doğru,
"Bende"diyerek. Hiç aklıma bile gelmemişti eve nasıl gireceğimiz.
Kapıyı açtığımızda ilk bir koridor çıktı önümüze. İçeri girip kapıyı örttük. İlk koridorun sağında mutfak vardı. Daha çok siyah renk hakimdi. Duvarlarda binanın dışı gibi gri renkti. Yerdeki fayanslar da siyahtı. Mutfaktan çıkıp yan odaya girdik. Burası mutfağa göre büyüktü. Salondu sanırım. "Salon mu?" Diye sordum. "Sanırım" diye cevapladı.  Sanki Adal daha önce görmüştüde ona soruyordum. Bu odanın duvarlarıda griydi. Sanırım bütün ev bu renkti. Bir oda kalmıştı. O odanın karşısındaki kapıda büyük ihtimal banyoydu. Salondan çıkıp diğer odaya ilerledik. Bu oda daha küçüktü. Burası yatak odası olmalıydı. Ev küçüktü ama bize yeteceğini düşünüyordum. 
"Adal bence burayı salon yapalım. Çünki diğer oda daha büyük  ve iki yatak konulsa çalışma masası felan anca sığabiliriz. Burası daha küçük. Televizyon ikide koltuk. Tamamdır bence, sence?"
"Bencede öyle olmalı yatak odamız daha büyük olsa iyi olur. Ev çok güzel ama boyaya ihtiyaç var. Bu ne be böyle siyah her yer."diye söylendi.
"Aynen ya, sanırım tek renkli şey pencereler." Pencereler eve zıt bir şekilde açık renkti.
"Bence burada kim oturuyorsa renkli şeylere alerjisi felan vardır." Gülümsedim.  "Hadi deli kız. Şimdi benim için ve bu evin duvarları için iyileşmen lazım. Ve bunun içinde eve gidip dinlenmen."
"Ay! Tamam,tamam. Hafta sonu uygun mu sana? Boyaları alalım. Hafta sonu senin arkadaşlar benim arkadaşlar felan halledriz. Hem senin ailen benim ailem de gelsinler, görmüş olurlar."

"Olur, bana uygun. Annemle babamda görse iyi olur. Annem hala olumlu değil zaten." dedim göz devirerek.
"Aman boşver. Benimde babam değil ama annem ikna etti. Neyse çıkalım şu kasvetli yerden." Adal'ın peşinden evden çıktım ve o kapıyı kilitlerken konuşarak inmeye başladım. "Boyaları haftasonu alırken seçeriz. Hem-" Bir yandan da arkama Adal'a bakınca birisine çarptım ve trabzanlara doğru sendeledim.
"Önüne baksana kızım." Dedi siyah saçlı, siyah kıyafetli, siyah ojeli ve acayip fazla olan siyah makyajıyla bana elini kaldıran kız. Yanında da bir çocuk vardı. Oda siyah giyinimliydi. Artık ikisinide incelememi bir kenera bırakıp cevap vermem gerektiğini anlayarak konuştum.
"Hadi ben önüme bakmıyorum. Sen ne yapıyordun. Kör müsün?" diye cevap verdim alayla. Kız gözlerini yavaşça kapatıp açtı ve üzerime doğru geldi. Yanındaki çocuk kolunu tutup
"Boşver Feza. Gidelim." dedi. Çocuk beni süzer gibi baktı ve kızı yukarı sürükledi. Süzer gibi değil süzdü resmen. Ama şuan düşündüğüm gözleriydi. Çok garip gözleri vardı. Gözlerinin etrafı morun en koyu tonu, içleri ise kıpkırmızıydı. Günlerce uykusuz kalmış gibi. Ama gözlerinin rengi çok farklıydı. Çok açık bir kahve tonu yada kehribar rengi. Adının Feza olduğunu öğrendiğim kız hala sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Kafamı onlardan çekip kolumu tutan Adal'a çevirdim. Hadisene der gibi baktı ve beni aşağıya çekti. Eğer bu apartmanda bunlarla oturacaksak işimiz baya zordu. Anlaşamayacağımız kesin bir şeydi.  Ve benim o gözleri asla unutamayacağımda öyle.
**************

Oylarınız ve yorumlarınız beni çok mutlu ediyor. Lütfen yorum ve vote vermeyi unutmayın bir Bayram hediyesi olarak. Yazım yalnışım varsa da kusura bakmayın. Telefondan yazıyorum bilgisayarım bozuk olduğu için. Okuduğunuz için teşekkürler.

26Eylül Cumartesi/ 00:40

İçimdeki SİYAH KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin