PİKNİK!

40 7 0
                                    

Bugün herkesin annesi toplandı ve pikniğe karar verildi.
Kesinlikle Kartal yada Üsküdar gibi kalabalık yerlere gitmek istemiyorum.Daha sakin bir yer bize biraz huzur biraz da hala emin olmadığımız güçlerimizi test etmemiz için bir fırsat vermiş olur.
Böylece öyle düşünmeme rağmen Üsküdar'da bir yere gittik.
Geldiğimiz yer hepimizin şaşıracağı kadar boştu.Ayrıca muhtemelen doğal olarak oluşmamış bir şelalesi,toprak zemini,bol rüzgarı ve eskiden kamp kurulmasï için yapılmış
bir alan.
Harry'nin gözden uzak bir yerde çalışa bilmesi için annelerimizin şelalenin biraz uzağındaki çam ağacının arkasına yerleştirdik.Biraz yemek yedikten sonra sırayla bir şeyler test edeceğiz.Bunlarda süper güç diyemeceğimiz kadar bilimsel yani...
Epey bir karnımızı doyurduktan sonra annelerin koyu sohbetlerinden yararlanıp şelalenin kenarına geldik.İlk önce Harry başlayacak...

Biraz elini suyun içinde gezdirdi,su galiba buz gibiydiki yüzünü biruşturmaya başladı.Sonra gözlerini kapattı.Tam ben esnemeye başlamışken su havaya kalkıp sanki basketbolcuların topu kolundan ,omuzundan sonra diğer koluna geçirirken yaptıkları hareket gibi suyu uçurdu.Pess...
Sonra sanki aynı top gibi elinden kaçırdı ve hem kendisi hemde biz ıslandık.Neden getirdiği halde yağmurluğumu giymedim?

Sonra sıra Terra'nındı.Boş toprak araziye geldi ve bağdaş kurup oturdu.Galiba bizden daha deneyimliydi ki Harry den daha kısa sürmüştü.Elini açıp toprağa dayadı.Sonra deprem olmaya başladı.En azından öyle sanmıştık. Terra'nın üzerinde durduğu toprak parçası döküle döküle havaya kalktı.Ama sonra parça parça dökülmeye başlayınca oturduğu toprak ikiye ayrıldı ve yerle fazla mesafe olmamasına rağmen düştü.Birtek ben gülmüştüm nedense...

Sonra da sıra Peny'deydi.Eskiden belediyenin yaptığı kamp alanına gittik ve orda rüzgarı kesen duvarın arkasına geçtik.
Annesinden tüpü yakmak için aldığı çakmağı getirip bir ateş yaktık.Yine doğum günü partisinde olduğu gibi kâğıt bardaklar şelaleden su doldurup bekledik.Yangın çıkarsa bizden bilirler.
Çakmağı çakıp eğdi ve eline kolonya dönüyormuş gibi ateşin avcuna almasını izledik.En tehlikeli ç onunkiydi valla.
Biraz elinde gezdirdikten sonra ben "Yakmıyormu?" diye sordum.
"Hafif bir sıcaklık oluyor ama acıtmıyor" diyince bende ne yapayım kafa salladım.Sonra sanki avucundan biraz daha kalktı ateş parçası.Herkes kâğıt bardaklar daha çok sarıldık.
Sonra havadaki ateş küçük bir kalp şeklini aldı.Bizde ağzımızı açık izledikten sonra bir tehlike yokmuş gibi görünmesine rağmen:"1 2 3 dökün"diye bağırınca herkes kızın üstüne suyu boşallttı.Zaten Harry bizi ıslatmıştı,bir de burda ıslanınca nezle olacağımıza kanaat getirdim !?!

Adam kollarını yukarı doğru,sanki birini kucaklıyormuş gibi bir hareket yapıp gözlerini kapatınca onun sırası olduğunu anladık.Bir an kendi kendime demekki herkes yeni bulmamış gücünü dedim.Çünkü busefer de saniyeler içinde öyle sert bir rüzgar estiki acemi olmadığını öğrenmiş olduk.

Sonra biraz ara verdik.Biraz konuşmaya başladık.
Violet:"Benim bir gücüm yok galiba"
Emily:"Violet abla,canını sıkma,bak ne diyeceğim,Bence seninki filmlerdeki gibi sonra fark edilecek ama güçlü olacak."
Mark:"Bencede ya.Boşver üzme kendini,bak bende gücünü bulamadım.Birde ben Galiba gücümü buldum,mutfak gücü!!!Ne zaman mutfağa gitsem bıçaklar,spatula,tavalarda titremeye bazen üzerime yapışmaya başlıyor,çok mantıksız."
Peny:"Ayrıca çok iyi bişey de değil yanı.Geçen gün Dayım sigarasını takarken alev bir anda bana sonra amcama sıçradı.Nerdeyse yanıyorduk..."
Adam:"O yüzden mi size gelince mutfağın tabanını öyle kapkara gördüm.Bende utanmasaydım yeni boya şekli mi buldunuz diyecektim,hahahahahahhaha!
Soner:"Oda bir şey değil ki!Geçen gün teyzeme gittim ya,bebek uyuyor dedi.Bende müzik dinlemeye başladım,sonra nolduysa elimi yoyoyoyo yanı şu DJ ler gibi yaparken ses bir gitti bebek odasına,bebek felaket ağlamaya başladı.Sonra en saçması ne olduysa bebeğin ağlama sesi bir anda kesilip benim kaldığım eski odada bir yankılanır bir ses patladı...Teyzem de beni kulağım için bebeği de sesi ağlarken çıkmıyor diye doktora götürdü
Terra:"Bide geçen gün mor menekşemi sularken toprak suratındakı bir patladı,2 gün babam toprak kokusundan yanıma yaklaşmadı."
Harry:"Geçen gün annem zorla bulaşıkların yıkattı.Bende tabii farkında olmadığımdan suratıma,üstüme,heryere su fışkırdı.Bende bunu bahane edecektim ama yinede zorla yıkattı."
İrem:"Evet Violet abla,bak ben doğuştan güçsüm,herşeyden memnunum.Her gün ablam show yapıyor."
Elif(ben):"Yine siz bir taneyle baş edemiyorsunuz,ben hepsiyle mücadele ediyorum.İrem tanımada her gün suyla falan gösteri yapıyorum.İşin tek iyi tarafı babam çay yapmam için su kaymatmamı söylüyor,bende nasıl yapıyorsa bir anda fokur fokur kaynıyor.Düğme takılı kalmış olabilir yanı ama yinede korkutucu...!!???!?"
Mark:"Seni de görücez,sana da sıra gelecek...!!!"
Hahahahahahhaha hahahahahahhaha hahahahahahhaha!!!!!!!

Emily ise annesinin sütlü kahve içtiğini bildiği için hemen gidip
sütü aldı.Elini nefis derken yaptığımız el hareketini yaptı.
Küçük süt paketinin üstünü kesmiştik.O yüzden sanki bizim gibi uçurdu ama bunun biraz süt olması gerçekten komik.

İrem'le ise klasik Robin Hood numarası olan kafada elma numarasını yaptı.E yılları verdiği tecrübe okun Mark'ın kafasından girip ağaca sağlanmasını önlemiş oldu.

En ilginci Violet'ti.Adam yere düşünce "İlk yardım dersleri almıştım" deyip bizi engelledi ve yaraya baktı.Hep derim,Adam en şanslımız,yere atılmış kola kutusunun üstüne düştüğü için baya derin bir yara olmuştu.Peny büfeden oksijenli su,Emily bez,Terra peçete,Harry'de yara bandı almak için dağıldığında garip şeyler oldu.Violet elini yaranın üstüne koyunca yara biraz kapanır gibi oldu.Olanları sadece ben ve Mark görmüştük.Violet'in elini yaranın üstünde gezdirdim.
Evett!!!Yara iyileşiyor!!
Herkes elinde bulduğu ilk yardım malzemeleri ile gelince e tabi doğal olarak kapanmış bir yara,gerçi artık yaradan bile iz kalmamıştı,görünce herkesin gözleri pörtledi resmen...
Hemen eski kedimizin kolumda yaptığı derin tırmık izlerine batım ve Violet',e hiçbir şey demeden elini koluma koydum.
Oda ne olduğuna,kimin kolunu çekiştirdiğini bakmak için arkasını döndüğünde o hafif kabarmış ve muhtemelen yıllarca iyileşmeyeceği iz bir anda iyileşmeye başlamıştı.Ayrıca bir kaşıntıdan başka bir şey hissetmiyordum.Demek sevgili arkadaşının gücü de buydu,iyileştirme...
Herkes sanki anlaşmış ve sanki birbirlerini anlamış gibi bana baktılar.Ne? Dememek için kendimi zor tuttum.

Sıra Mark'a gelince biraz beyin fırtınası yaptık,Acaba onun gücü neydi?Sonra konuşmamız arasında dediği aklıma geldi,
tencere,bıçaklar,spatula.Buldum!!Metaller!!!
"Ben buldum!Metaller,bıçaklar tencere falan mrpetal oluyor,bende fark etmiştim,sen eve gelince kaşıklar yuvarlamaya falan başlıyor,Bence hemen birisi gidip
annelerdannelerden birkaç çatal getirsin.,"
"Aslında Evet,yemek yemek için masaya oturduğumda
tuzluklar devriliyor bazen."
"Emily,sen bir koşu alıp gelir mısın?"
"Tamam Elif abla."
Emily gelince 2 kaşık 3 çatal yere dizdik,ve birkaç dakika sonra hepsinin bükülmesini izledik.Demekki herkesin gücü varmış...
Ama hala korkuyorum!Ben hem ateş hem metal,su,toprak falan hepsini yapıyorum.Bir de şu Telekinezi olayı var.

Sıra Soner'e gelince mp3'ünden bir elektro gitar şarkısï yükseldi.Elini az önce Emily için kullandığımız boş süt kabına doğru çevirdi.Ne kadar saçmaydı ki o anda rüzgar esmiyordu.
Adam'a baktım ama o da neler olacağını merak eder bakışlarla süt kabına bakıyordu.Sonra süt kabı devrildi,ama soner durmadı,daha da uzun tuttu elini,kutu metrelercemetrelerce sürüklendi.Anladım ki onun gücü müzik,şaka ses dalgalarıydı.

En sona ben kalmıştım.Hiçbir şey demeden sürüklenen süt kabına doğru elimi uzattım ve bana doğru havalanıp hızla gelen süt kanını uzattığı elimle yakaladım.Herkes Soner'le ilgilenmesime rağmen beni görmüşlerdi demekki,ki bana sanki
onları tehdit etmiştim gibi baktılar.Burada şelaleye yakın olduğumuz için kutuya yaptığım gibi elimi şelaleye uzattım ve havada asılı bir şekilde gelen suya sanki uabanvı bir maddeymiş gibi baktılar.Sonra çakmak elimde olduğu için çıkarıp yaktım.Elime aldım ve büyüklerin para için yaptığı
şu hareketi yapıp ateşi söndürdüm.Ağzını açıp tiz bir çığlık tarım,bu arada elimi Soner gibi yapıp sesin elime geldiğini hayal ettim.Bir an ses çıkmadı ama elimi yumruk yapınca ses bir anda patladı.Sonra yerde duran bükülmüş çatalı biraz havaya kaldırıp düzelttim. Bu en sonuncusu nasıl yaptım bilmiyorum.Bunu zaten bir zaman önce onlara gösterdiğim için gerilmemiştim,ama sanki ilk kez görüyorlar mış gibi bakmaları beni biraz nebileyim,kötü hissettirdi.
Gerçi Evvet!Neden bu kadar garipsediklerini anladım!
Onlar bir tek gücü kullanırken benim hepsini kontrol ediyor olmam biraz korkutucu.
Birşey demedim ve annemin kulağına burnunun aktığını sanırım hasta olduğunu söyledim.Onlarda zaten kalmak üzerelermiş,toplanıp gittik.
Otobüste yanına İrem bile oturmaya çekinmişti.Gerçi onu anlıyorum.10 yıldır bir canavarla yaşamak herkese korkunç geliyordur.Hiçbir şey demeden önden gittim ve hemen odama çekildim.Bu gün gerçekten çok kepaze oldum!

Kinezi TakımıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin