Hasbiyallahü ve nı'mel vekil zikrine muvazabet eden (şiddetle ve tam manasıyla devam eden) kimse şeytan ve insan şerrinden, fakru zaruretten, zulm ve adavetten, düşman tecavüzünden, yer ve gök afetlerinden ve her türlü gam ve kederden, küfür belasından ve borçtan azat olur. Bütün şer'i ve hayırlı hususlarda onun için muvaffakıyet hazır ve amadedir. Binaenaleyh bunu- din kardeşlerime şiddetle ve ehemmiyetle tavsiye ederim.(c. 1, s. 380)
Yukarda Metni Arapça harflerle yazılı duanın Türkçe harflerle okunuşu şöyledir: (La İlahe illellahü El emrü küll hü lillahi vela galibe yağlübüllahe, Nur, Nur, Nur, süphane men galebe nurrehü küllü nur. Vela havle vela kuvvete illa billahil Aliyyül Azim, Kaf ya Ayın sad, Cehlas "vahsıli velli cismen, kesatsati ahta, matıyhat hayt, aht, Aht, Heyf Ecib. La ilahe illellahü, Narat vestenaret, Tuba sübuh, Heytut, Kuddus, Rabbül Melaiketi vel Ruh, Alel Arşi isteva ve alel Mülki ihteva velehül Esmael Hüsna, la daife lima kada, vela mania lima a'ta, yefalü ma yüridü fi Mülkihi ve yahkümü fi halkıhi ma yaşaü ve hüve ala külli şey in kadir...)
Ve yine eski Bilginlerden (Ka'ib El Ahbar)ın anlattığına bakılırsa, Hazreti Süleyman'ın oturduğu döşek üzerinde öyle adlar yazılıydı ki, bu yazılardan Cinler ve şeytanlar oldukları yerde donup katılırdı. Ve bu adlar karşısında çıra gibi yanarlardı. Hazreti Süleyman bu yazılı adlarla Cin ve ifritleri itaati altında tutar, bu adlarla cinlere işkence ve azap çektirirdi. Bu döşeğin orta kısmında kilitlenmiş gibi dört İbranice yazılı ad vardır ki, Cinler ve Şeytanlar bu adları izleyerek Hazreti Süleyman'a azda olsa asi olmazlardı. Bu döşekte yazılı adlar dört azametli ifritten oluşan bir guruba ait idi. Bu dört azametli ifrit Hazreti Süleyman'ın en büyük ve kendisine yakın vezirlerindendi. Hazreti Süleyman'ın insanlardan oluşan vezirlerinin sayısı 300 idi. Bunların en sonuncusu (Berhilo oğlu Asaf) idi. Ayrıca cinlerden de 300 veziri bulunuyordu ki, Bunların en büyükleri döşekte adları yazılı olan dört büyük cin vezirleri idi. Bu dördünün adları sırası ile şöyledir (Tımıryat) (Men-ik) (Hedliyac) (Şoğal) adlarını taşıyorlardı. Cinlerin bu adlardaki vezirlere itaati bir hayli hayret vericidir. (c. 2, s.160, 161)
Ve yine Cin denilen ilahi yaratıkları görmek isteyen bir kimse, bu yaratıkların kendi aralarında ne gibi şeyler konuştuklarını kulakları ile duymak ve bunları kendi isteği ve kendi itaati doğrultusunda kullanmak ve onlara soracağı sorulara doğru cevap alabilmesi için, bu adları bir parça teke derisi üzerine yazmalı ve bu deriyi su değmedik temiz bir saksı içinde yaktıktan sonra bunun is veya külleri ile gözlerine sürme çektiği takdirde cin denilen yaratıkları görür, konuşmalarını da duymuş olacağı gibi, onlara bir şey soracak olursa, bu konuda aşağıda geçen ve topluca yazıyı yani baştan sonuna kadar yazılı olan Allah'ın ve Meleklerinin doruk adlarını okuyarak şöyle hitap etmektedir: "Ey bu ulu adların doruk Melekleri Okumuş olduğum bu adların Hak ve hürmetine itaatli olarak benim sorularıma cevap vermenizi istiyorum." tarzında konuşmalıdır. Böylece o kimse Cinlerin en ileri Bilginlerini karşısında ve iki ellerinin arasında görmüş olacaktır, o vakit ne sorarsa cevabını doğru olarak almış olur. (c. 3, s. 231)