İslam âlimleri, hadislere dayanarak "en nafi ilaç duadır" anlayışını benimsemişlerdir.
İslam âlimleri, hadislere dayanarak "en nafi ilaç duadır" anlayışını kendilerine prensip yapmışlardır. " dua, belanın düşmanıdır, onu sürüp Çıkarıl henüz gelmemişse gelmesini önler, gelmiş ise hafifletir, dua müminin Silahıdır" derler. Duanın müessir olması içinde riayet edilmesi icap eden bir kısım şartların Varlığına kabul ederler ve bunları nebevi irşatlardan hareket ile tespihe Çalışırlar. Duanın iyileştirici olması için okuyan kişinin her şeyden önce itikadının dürüst ve pak olması gerekir. Haram ve zulümden içtinap etmelidir. Duanın da kalbi gaflet içinde olmamalı, tam bir teveccühle Allah'a yönelmeli, Tazarluh ve niyaz içinde bulunmalıdır. Yoksa ağzı okumakta ve duada olup Kalbi yabanlarda olacak olsa nefini (fayda) müşahede etmez, abes yere çalışır. Nitekim hâkimi bir tahricinde Resulullah aleyhisselatu vesselam: "Şunu bilin ki Allah teala hazretleri, kalbi gafil ve malayani ile meşgul kimsenin duasını kabul etmez" buyurmuştur.
· Duadan önce bir miktar sadaka vermelidir.
· Dua, hacetlerin makbul olduğu mübarek vakitlerde yapılmalıdır. Gecenin son üçte birinde...
· Kıbleye karşı huşu ile yönelmiş olmalı.
· Maddi ve manevi paklık içinde bulunmalı
· Allah Teala'ya hamd ve sena, Resulüne salât ve selam ederek başlamalı.
· Tevbe ve istiğfara devam etmeli.
· Dua ısrar ve tekrar etmeli.
Dua esnasında Hak Teala'nın Esma-i şeriflerini zikretmek, Rahim, Ker'im, Rahman, Şafi, Kadir gibi isimlerini çokça tekrar ile iltica etmeli, Kuran'da ve hadiste gelen mesur dualarla etmeli.