Büyü Yapılırken Cinlerden İstifade Edilir mi? Nasıl?

134 2 0
                                    

Büyü (magic), gizli metotlarla elde edilen olağanüstü kuvvetleri olan bir sanattır. Sihir, eski İran rahiplerinin bilgeliğin araştırılması yolunda kullandıkları bir metottur. Maj (mage) kelimesi Zerdüşt dini rahiplerinin diğer bir adıdır. Mirabeau'ya göre sihir barbar ve cahil kavimlerde olduğu gibi, medeni topluluklarda da beşeri bir gaye uğruna çalışmak yerine olan üstü hadiseleri meydana getirmek yolunda bir gayret olarak ortaya çıkmıştır.

12. asır okültistlerinden Hugese de Saint Victor'a göre sihri beş esaslı kısma ayrılır: 1. Kehanet 2. Matematik 3. Efsun, Teshir (Sortillege) 4. Gazibe, mucize, prodige 5. Meş'um Tesir (Malifice) (Ergün Arıkdal, Metapsişik Terimler Sözlüğü, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul 1971)

Bu bölümlerden "kehanet"le, "meşhum tesir" tamamen cinlerle yapılan, gerçekleştirilen büyülerdir.

Huges de Saint - Victor kehaneti de ayırmıştır:

· Ölülerle haberleşme

· Yer cinleri ile gaibden haber alma (geomancie)

· Su perileri ile gaibden haber alma (Hydromanici)

· Hara perileri ile gaibden haber alma (Aeromancie)

· Ateş perileri ile gaibden haber alma (Pyramancie)

Meş'um Tesir (Malefice) ise gizli ve tabiatüstü vasıtalar kullanarak insan hayvan ve bitkilerle yapılan kötü tesirdir. Üçe ayrılır;

· Şeytani yakarma (incantation de-moniaque)

· Ak büyü (Magic Blanche)

· Kara büyü (Magie noire)

Bu terim, şeytan ve yeri ruhların yardımı ile yapılan kötü tesirleri ihtiva ettiği için, böyle "kara" sıfatı ile adlandırılmıştır. (Ergün Arıkdal, Metapsişik Terimler Sözlüğü, Ruh ve Madde Yayınları, İstanbul 1971)

Az çok Spritüalizm de büyünün genellikle cinlerle yapıldığı, ama bunun yanında simya ilminin veya büyücünün beyin gücünün de tesirinin olduğu vurgulanmaktadır ki bu çok doğru burada yapacağımız tek ilave veya hatırlatma, büyünün, "dinden çıkmadan" yapılamayacak olması. O yüzden ak büyü diye bir şey yoktur. Hepsi şirktir, yapanda, yaptıranda, yol gösterende ebedi cehennemdeki yerini hazırlamalıdır... Yüce rabbimiz büyü yapanın ahiretten nasibi olmadığını şu şekilde belirtmiştir:

Süleyman'ın hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların) uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil'deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihir)i öğretmek suretiyle küfre girdiler. Hâlbuki o iki melek, "Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer meleğiz. (Sihri caiz görüp de) sakın küfre girme" demedikçe, kimseye (sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Hâlbuki onlar, Allah'ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi.(Bakara Suresi, 102)

Rabbim (cc) nasip ederse çıkaracağımız ikinci kitabın konusu "büyü" olacak ve o kitapta derinlemesine bu konuları açıklamaya çalışacağız.

Cinler & Karabüyü Hakkinda HerşeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin