'' Orada dikilip duracağına gidip hazırlansana!''
Kadın ürkekçe başını sallayıp kendi odasına geçti.
Yarım saat sonra ikisi de hazırdı. Hava alanına vardıklarında uçaklarının kalkmasına 1 saat gibi bir süre kalmıştı. Maria, kendisine uzatılan suyu alırken adamı incelemişti. Onun içinin yandığının farkındaydı ve onu istemediği bir hayata mecbur etmek istemiyordu.
'' Pes etme Hakan! O da seni seviyor.''
Hakan kendisine kısılı gözleriyle baksa da sözünün arkasında durdu.
'' Sadece beni öyle görünce yanlış anladı.''
'' Normal değil mi ? ''
Hakan'ın sesine saf bir öfke siper olmuştu.
Başıyla onayladı Maria. Kendisi de o kadının yerinde olsaydı aksi bir şey düşünmezdi.
'' Ben sana yalan söyledim. Hem de en başından beri,'' diye itiraf etti bu kez.
Bu yükü daha fazla taşıyamayacağını -geç de olsa- anlamıştı. Hakan; buraya, ailesine aitti.
Adam karşılığında acı acı gülümsedi.
'' Bilmediğimi mi sanıyorsun ? ''
Hayretle irileşen gözlere bu kez acıyarak baktı.
'' Ama hayat çok garip. Bazen bir insanın yalanına bile muhtaç kalabiliyorsun.''
'' Kalmak zorunda değilsin. Ona gitmelisin. Ailene geri dönmelisin. Senin yerin burası, Hakan. ''
'' Kendin de gördün. Beni hayatında istemiyor işte. Ve ben onları üzmek dışında bir halta yaramıyorum. Allah beni kahretsin ki, beş para etmez herifin tekiyim. Hatta zavallıyım!''
'' Onları mutlu etmek de senin elinde. Onlardan vazgeçmediğini bilmeye onların da hakkı var. Hakan, sen yalandan bir hayatı yaşamayı hak etmiyorsun. Onlar senin bir parçan. Savaşmalısın bu yüzden. ''
Elinde tuttuğu bilete buruk bir bakış atan Maria, adam öfkeden delirse dahi yapacağından geri kalmayacaktı. Onun büyüyen irislerine ve kızım, delirdin mi sen, ne diye yırttın bileti şimdi, demesini aldırmadan, gözünün içine baka baka parçalara ayırdı. Ardından kendi bavulunu alarak anonsun yapıldığı yöne doğru yürümeye başladı.
'' Aşkına ve kızına sahip çık Hakan!''
Hakan öylece yerine çakılı kalırken kadın çoktan kalabalığa karışmış, gözden de kaybolmuştu. Hakan ağır bir şekilde bekleme koltuğuna çökerken daha çok ağlamıştı. Maria haklıydı! Bu kadar kolay değildi onlardan gitmek, vazgeçmek...Onun evi, Canan ve Kardelen'in olduğu yerdi!
******
Betül, geldiğinden beri salya sümük ağlayan arkadaşını teselli etmeye çalışıyordu. Melih de Kardelen'i güldürmek için elinden gelen çabayı sarf ediyordu. Ama ikisini de susturmak mümkün olmamıştı. O sırada, açık olan televizyondan geçen son dakika haberiyse hepsinin dikkatini dağıtmıştı. Uçak kazası olmuştu. Hem de ABD uçağı! Sonra yolcu listesi ekrana gelmişti. Türk isimler çoğunluktaydı. Ama öyle bir isim vardı ki, orada bulunan dört kişi de o adamı yakından tanıyordu.
'' HAYIR!'' dedi ellerini saçlarının arasına geçiren Canan. Acıyla başını iki yanına sallarken ayağa fırladı. Kızını daha çok korkuttuğunu fark edemediğinden yerinde debelendi durdu. Sinir krizine giren arkadaşını Betül tutmaya çalışsa da kendi de gözyaşlarına hakim olamıyordu. Kadın sakinleşmek bir yana dursun dakika dakika daha da hırçınlaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acıtmışım Canını Sevdikçe (Aşka Dönüş Seri-1)
Short StoryEvet, bir kısa hikaye daha. Evli bir çift Bir ihanet Bir AŞK... Bazen, kaybetmeden kıymetini bilmiyoruz; yaşadıklarımızın, bulunduğumuz anın. Bu da öyle bir hikaye. Hakan ve Canan, yoldan geçen, o dar sokaklarda yürüyen, geceleri yastığa kafayı ko...