Toplumumuzun sorunlarının temeline inmeye kalkıştığımızda ve münazara yapmaya niyetlendiğimizde iki kişi bile olsak hemen tartışır, birbirimize öfkelenir "okumadığın için bilmezsin, benimle tartışacak seviyede bile değilsin" tarzı söylemlerle birbirimizi kışkırtır ve egomuzu yeterince tatmin etmek için birbirimize daha ağır hakaretler etmeye başlarız. Aslında devam etmekte olan tartışma sırasında belli bir süre sonra tartışmacılar olarak biz ortak bir doğruya ulaşmak için değil de, sadece karşımızdakinden daha fazla konuşup, kendimizce bu savaştan galip çıktığımızı görmek için tartışmaya devam ediyoruz.Bunun temelinde iki ana nedenin yattığını düşünüyorum.Birincisi, herhangi bir konu hakkında babamızdan, televizyon programlarından, arkadaşlarımızdan duyma bilgileri kendi düşüncemiz gibi savunup, baştan sona düşünmeden "bak! ne kadar mantıklı" diye kendimizi inandırarak o düşüncenin koruyucu askerliğini yağmaya başlıyoruz..Karşımızdaki insan bu fikir yanlış dediğinde, kendimizi o fikrin üreticisi gibi görüp yapılan eleştiriyi karakterimize ve kişiliğimize hakaret gibi algılıyoruz. Bunun sonucunda da artık eleştirilere kulağımızı kapatıp, karşımızdaki bizi eleştiren insana( düşmanımıza(!) ) onu oyundan düşürecek şekilde kişiliğine ve karakterine yönelik hakaretlere başlıyoruz."-Sen kendinden başka kimseyi düşünmeyen bencil bir adamsın,sen kim sosyalizmi savunmak kim!" ya da "-Cuma namazına bile gitmeyen adamsın, dini senden mi öğreneceğiz" ve daha birçok kırıcı, parçalayıcı sözler.
İkincisi, yaşadığımız topraklardaki insanların çoğunda görülen hırs, inat ve fanatizm.Eğer biz bir düşünceyi savunuyorsak, asla yolumuzdan dönmez ; Galatasaray'ı, Fenerbahçe'yi tutuyormuşcasına sorgulmaksızın savunur ve bunu yaparken de aramızda şüphe duyanlar olduğunda onu aforoz(!) eder ve hemen aramızdan dışlarız. Tuttuğumuz takım(!) için düşmanımızı bile öldürebiliriz.Ardından da pişmanlık duymaksızın "haketti" diyebiliriz. Yargılamayı kıt aklımızla kimselere bırakmayız. Ne sadece Atatürk'ü savunmakla uygarlıkçı, ne de sadece belirli tarikat başlarını savunmakla müslüman olunuyor. Eğer gerçekten dünyada hiç bir toplumun erişemediği bir uygarlık seviyesine ulaşmak istiyorsak konuşmadan önce dinlemeyi, ama sadece "dinledi" demeleri için değil, gerçekten karşımızdakinin düşüncelerini anlamaya çalışarak ve söylediklerine değer vererek dinlemeyi öğrenmemiz gerekir. Böylece belki kafa kalemizin gediklerini daha iyi görür,onarır ve dünyanın gıpta edeceği bir uygarlığa sahip oluruz.Bu bizim ancak beraber inşa edeceğimiz bir dünya cennetidir.
Düşüncelerime değer verip, yazımı sonuna kadar okuma sabrını gösterdiğiniz için teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOPLUMSAL SORGULAMA VE DÜŞÜNCELER
Randomderlenen düşünceler, cevabı aranan sorular...