Doğum

3.6K 199 3
                                    

Musab tam anlamıyla karışık duygular içerisindeydi. Bir yanı her şeyi Zeynep'e açıklaması gerektiğini söylüyordu. Böylece karşılıklı konuşma ile her şeyin düzeleceğini hissediyordu. Ama bir yanı babasına hak veriyordu. Eskisi gibi bakmayacaklardı. Öyle bir durum da Musab, Zeynep'in hayatını karartan kadının oğlu olacaktı. Buna dayanamazdı. Kolay değildi her gün öyle bakan gözler karşısında dimdik durmak. Ama ne yapacaktı o zaman?

Terk edip gitse Zeynep'in gururu kırılacaktı. Birisi tarafından terk edilmek kolay atlatılacak şey değildi. Zeynep'in de onu sevdiğini artık biliyordu. Zeynep bu kadar da sağlam değildi. Hem Musab ona nasıl kıyardı? Onun kırılmasına gönlü nasıl razı olurdu? Zeynep'in kırılmamasını sağlayarak bir şey yapmak lazımdı. Ama bir başka yol bulamamıştı. Zeynep'in üzülmesine neden olacak bir şey yapacağını hiç düşünmezdi. Ama hayat yine ne yapmış etmiş onu şaşırtmıştı. Aslında her türlü üzülen taraf Zeynep'ti. Hiçbir suçu günahı yokken gözü yaşlı bırakılan Zeynep'ti. Musab bunu düşündükçe çıldıracak gibi oluyordu. İçi içini yiyordu.

Musab'ın aklına türlü türlü fikirler geliyordu. Ama hiçbirinde karar kılamamıştı. Ablasına anlatsa o da ayrı dertti. Ama kendi başına da akıl yürütemiyordu ki Musab.Aklı sürekli 'Ben bunu Zeynep'e yapamam.'diyordu.

Aşağıdan ses geliyordu. Musab bir an düşüncelerinden sıyrıldı. Sese kulak verdi. İki ihtimal vardı ya evin temizleme günüydü bugün ya da babası gelmişti. Babası olmayacağına göre diğer ihtimal baskın gelmişti. Musab odasında hastane odasında bekler gibi beklemeye devam etti. Aklına bir şey gelince kısa bir süre duruyor, düşünüyor. Ama fikri beğenmeyip aynı şekilde olta atmaya devam ediyordu. Kapısı tıklatılınca bu pozisyondan sıyrıldı. Gelen babasıymış Musab'ın. Musab babasının son iki gündür davranışları karşısında şaşkınlığını üzerinden atamıyordu. Babasına bir an da ne olmuştu böyle?

''Nasılsın oğlum?'' Musab babasının gözlerinin de çökmüş olduğunu yeni fark ediyordu. Babasını ilk defa anlamaya fırsat bulmuştu Musab. O, ablası ve kendisinden daha kötüydü. Ablası ve kendisi içindeki zehri bir şekilde kusuyordu. Ama babası o zehirle yaşamaya alışmıştı. Yani her şeyi içine atıyordu. Bu da onu içten mahvediyordu.

''Hiç iyi değilim baba. Ben ne yapacağım?'' Musab babasından yardım istiyordu. O tecrübeli insandı sonuçta. Hem son günlerde olması gereken bir baba gibiydi. Rol yapıyorsa da çok başarılıydı.

''Bir karar veremedin mi?'' Musab kafasıyla hayır demişti. Babası anladığını belirtir şekilde kafa sallamıştı. Yavaş yavaş yürüyerek yatağın üstünde oturmakta olan Musab'ın yanına oturmuştu. Oğlunun gözlerine son derece merhametli bakıyordu. ''Benim aklıma bir fikir geliyor ama nasıl karşılarsın bilemiyorum.'' Musab heyecanlanmıştı. Ne bulmuştu acaba babası? Bacağının tekini salladığını fark etmemişti. Parmaklarını kütletmeye geçmişti. Babası devam etti bu sırada. '' Seni yurtdışına yollayalım diyorum. Bu sene zaten staj yılın. En mantıklı bunu buldum. Böylece araya mesafeler girince her iki taraf için de daha kolay olur.'' Musab'ın içine bir şey çökmüştü. İçi cız etmişti. Başka yol yok muydu? Zeynep'i görmeden nasıl yaşayacaktı? Bu kısa sürede ne kadar da bağlanmıştı Musab Zeynep'e. Şimdi bilmediği diyarlarda Zeynep'siz ne yapacaktı? En kötüsü de gün gelip Zeynep evlenmeden vazgeçip başkasıyla evleneceği zaman Musab ne yapacaktı? Buna dayanabilecek miydi? O kadar geniş bir yüreği var mıydı? Sevdiği için sevdiğinden vazgeçmek kolay mıydı? Bunlar keşke sadece kitaplarda veya filmlerle sınırlı kalsaydı.

''Başka çarem yok mu?'' Musab, babasından yardım dilenircesine bakıyordu. Sadece bir tek kelime onun içine su serpebilirdi. Ama Babası kafasını iki yana sallayarak cevabını vermişti. '' Zeynep için Zeynep'ten vazgeçmek...'' Musab daha çok kendi kendine konuşur gibiydi. Ama babası duymuştu.

Suskun Gözler (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin