Dünyanın dumanı tütüyordu, ben seni öpüyordum. Dağların yücesinden bakarken denizin derinine, ruhumun ecesini görüyordum karanlığın içinde. Gri bir gök altında geri geri yürürken, tersine edilen dualar gibi karışıyordu hatıralar. Ben yalnız mavilikleri düşlüyordum.
Karnımda kelebekler vardı, gözümde çiçek dürbünü. Ben tek gözlü bir çöl korsanıydım, adım 'Yabanın Güttüğü'. Yalandan arınmıştım, develerle yarışmıştım. Soğuk bir kum gecesinde sırtıma kardeşimin pançosunu atmıştım. Gökyüzünde yıldızlar kayıyordu, gezegenler ışıl ışıl parlıyordu. Uçan bir balina, içli bir türkü söylüyordu. Sen dizimde uyuyordun o sıra, ben masal anlatıyordum sana. Rüyalar yarı ölüm demekse eğer diyordum içimden, komadakiler dünyanın en şanslı insanları. Bunu bilmiyorlar ne onlar, ne yakınları. Çok acı!
Uyanıyordum sonra dünyanın sonuna. Seni bekliyordum, zamanın kıyısında. Vakit geçirmek için okyanusları sayarken denizleri unutuyordum ardı ardına. Bir gökkuşağı altında ararken altın küpünü, başıma meteorlar düşüyordu. Bana mısın demiyordum. Evet, hayat acımasızdı biliyordum. Ben aslında gökkuşağının altında altın aramıyordum, seni bekliyordum. Bunu biliyordun.
Bir meteorun üzerinde gelirken üstüme, bana ne güzel gülümsüyordun...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayan Hiçkimse'ye Mektuplar
Şiir-Bayan Hiçkimse'ye Mektuplar- Çok yürüyorum. Binaların üst katlarına ve kadınların vücut hatlarına bakıyorum. Ay yirmi yedi yıldır beni takip ediyor. Çok duruyorum. Odamın penceresinden gemileri ve yıldızları izliyorum. Sabah oluyor. Güneş yirmi ye...