25-Mezuniyet!

220 27 7
                                    

Öncelikle sizlere çok teşekkür ederek başlamak istiyorum. Bugün kitabım paranormal popülerler listesinde 11. oldu. Oy vererek bu mutluluğu yaşamama sebep olan sizlere minnettarım. İyi ki varsınız! Her birinizi ayrı ayrı seviyoruuuummmm!..

Artık en zorlanacağım bölümlere başlıyorum. Aşkı anlatmak!.. Üstelik on altı yaş, masum, dibine kadar platonik aşk... Üstelik kitabın kahramanlarının yaşam şartları yüzünden zamane aşkları gibi ikinci buluşmada ilerlemenin olmadığı... Her aşaması sancılı, zor, bi o kadar güzel aşk...Ne demişler ne kadar zor, ne kadar imkansız o kadar güzel... :-S

Bir yerde okumuştum: ' Aşk, parmak uçları birbirine değdiği an geri sayıma başlar.' yazıyordu. Bu da demek oluyor ki ne kadar platonik o kadar uzun...

Yani, kısaca fikirlerinizle yardımcı olursanız çok çok çok sevinirim. Lüüütfeeeennn! İyi okumalar... Vote ve yorum. Anladınız siz onu... ;)

III.BÖLÜM

Yakışıklı misafirin konuşması bittiğinde tekrar eve döndüler. İngria, kütüphaneye çekilip dönüş için gerekli olduğunu söyledikleri ışınlanma için hazırlık yapmak için gidince Adras, Daimon ile özel konuşmak istediğini söylediği için onlar birlikte salona gittiler.

Bilgen Anne ve diğer gençler mutfaktaydılar. Bilgen Anne, misafirler için yiyecek bir şeyler hazırlatıyordu.Gençler masada oturmuş duydukları hakkında ne kadar şaşırdıklarını konuşuyorlardı.

Şimdi de kıtasal ya da ulusal liderlik gibi büyük görevlerin kendilerini beklediğini öğrenmişlerdi. On altı yaşında hangi genç kendini böyle bir görevin beklediğini öğrenip dumur olmaz ki... Onlar kral ya da padişah çocuğu olarak doğmamışlardı ki buna hazır olsunlar.

Ares masada tam Flora'nın karşısında oturuyordu. Yine son zamanlarda rutini olan dalgın bakışları Flora'nın üzerindeydi. Tabi onun bakışları kendisinin üzerinde değilken. Arada sırada Flora'ya yakalandığında ya hemen bakışlarını kaçırıyor ya da hemen konuşarak dikkati dağıtmaya çalışıyordu.Tıpkı o an olduğu gibi; yine yakalanmıştı ve hemen söze başladı:

"Altı ay hiç eğitim yok!" dedi, telaşla. Sesini olabildiğince coşkulu çıkmasını sağlamaya çalışmıştı.Ama kendini hiç de coşkulu hissetmiyordu.Hatta bütün enerjisinin vücudundan çekildiğini hissediyordu.

Duyduklarından sonra tek düşünebildiği sadece altı ayı kaldığı idi. Önceden iki yılı daha olduğunu düşünüyor, daha zamanım var diyerek kendini avutuyordu . Şimdi ise sürekli içinden: 'Sadece altı ay, sadece altı...' diye acıyla tekrarlıyordu. Sanki çok tekrarlarsa değiştirebilecekmiş gibi...

Bu coşkulu çıkışına nihayet Minerva katılarak, onu daldığı derinliklerden çıkardı.

"Evet ya, altı ay istediğimiz her şeyi yapabiliriz. Kızlar öncelikle romantik film gecesi yapalım mı? Hatta romantik film günü yapalım. Giyelim pijamalarımızı sabahtan gece yarılarına kadar romantik filmlerin dibine vuralım. Patlamış mısır, çikolata, dondurma eşliğinde; Pretty Woman, Göl Evi, 50 İlk Öpücük, Melekler Şehri, Hayalet, Titanik... "

Minerva'nın hayaline Lima da neşeyle eşlik etti:

"Kasımda Aşk Başkadır, Aynı Yıldızın Altında..." diye sıralamaya başlamıştı ki:

Üstün Irk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin