[17]
"Gitmeli miyim?" Harry gözlerini Sarah ve benim aramada gezdirip duruyordu, ortamın nasıl gergin olduğunu o da fark etmişti. Derin bir nefes aldım.
"Hayır, kalabilirsin. Ben gideceğim." dedim, kenardaki komodine cüzdanımı almak için uzandım. Bekle, neden alıyordum? Cüzdanı geri bıraktım. Louis'nin bana ısmarlamasını sağlayacaktım.
"Senin gitmene gerek yok, Erin," Harry kaşlarını çatmıştı, ve ben bu inanılmaz yakışıklı yüzü bu hale getirdiğim için kendimden nefret ettim. "Ben giderim."
"Harry," Hafifçe gülümsedim, sırf benim davamdan def olması içindi. Masummuş gibi davranıyordu, ve bu beni rahatsız ediyordu. "Louis ile sinemaya gideceğim, yani, ben gidiyorum."
Yüzünün tekrardan çöküşünü izledim, ama bu sefer, bu iyi hissettirmişti; kıskanmasını sağlamak istemiştim. Bir şey söylemek için ağzını araladı, ama hiçbir şey söylemedi. Onu görmezden geldim ve üzerimdeki eşofmanla dışarı çıktım, Louis kapıda beni bekliyordu.
"Hey, Erin, tam da tıklatacaktım." Onun da eşofman giydiğini görmek beni biraz olsun rahatlatmıştı. Umarım bu, başka zaman sinemaya gitmişiz gibi olurdu.
"Hadi," Yanyana yürümeye başlayarak onu çıkışa doğru yönlendirdim. "Harry odamda, ve ben tekrar ona takılmak istemiyorum."
Louis sadece ağzını "o" şekli yaparak cevap verdi. O sırada biçilmiş çimenlere ve öğrencilerin park ettiği alana doğru yürüyorduk. Yıllar sonra ilk defa kampüsün dışına çıkıyordum. Heyecanlıydım.
"Aslında şu Kings yada her neyse, onun için garip görünüyorum." Gülümsedim, o sırada Louis siyah BMW'nin kilidini açtı. "Bu senin mi?!" Şaşırmıştım; Louis'den asla bu şekilde bir... zenginlik beklemiyordum.
"Evet." Kahkaha attı ve oturmam için beni yönlendirdi. Koltuklar gri deriydi, ve güzel kokuyorlardı.
"Arkadaş olduğumuz için mutluyum, Lou." Göz kırptım, onun yanında espri yaptığım için rahat hissetmiştim.
"Tanrım, tam bir para avcısısın."
"Ne?" Şakadan ona vurdum, ve sonra ikimizde gülmeye başladık. Bu anı yaşadığım için mutluydum.
"Şaka." Arabayı park halinden çıkarıp yola sürerken son gülen o olmuştu.
Sinema salonu çok yakındı, yani 5 dakika içinde oraya varmıştık. Arabayı uzak bir yere park ettikten sonra salona doğru koşmaya başladık. Nefes nefese kalmıştım. Neden koşmuştu ki sanki?
"İyi misin? Nefes nefese kalmışsın." Louis alay ettiği sırada kapıyı benim için açtı. Kapı için ona teşekkür etmeden önce koluna vurdum.
Louis Kingsman için biletleri aldıktan sonra patlamış mısır kuyruğuna ilerledik.
"Üçüncü kombo menüden alabilir miyim?" diye siparişini verdi, en büyük boy patlamış mısır ve extra büyüklükteki Icee adındaki aşırı buzlu içecek önüne geldi. Tabii ki bir taneydi. "Paylaşırsak sorun etmezsin, değil mi?" Sadece kafamı sallayıp onu onayladım, sonra da aldıklarının parasını verdi.
İki tane pipet kaptım, ve 7 numaralı salona ilerledik. Louis, yolda giderken Kingsman'in fragmanını izletmişti, ve bu beni biraz heyecanlandırmıştı. İlgi çekici görünüyordu, ve başroldeki adam gözüme acayip ateşli görünmüştü. Onun yanında, Harry de kimdi?
Sadece şaka yapıyordum, çünkü onun yüzünün muhteşemliğini kimse inkar edemezdi.
Kalabalık olmayan salonda tuhafça yanyana oturduktan sonra, ikimizde kendi telefonlarımızı çıkarmış onlarla ilgileniyorduk. Tumblr'da gezinirken bir mesaj almıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nudes » h.s (türkçe)
FanfictionÜniversiteli erkek-şanssızı bir kız, kazayla cinsellik içeren resimli bir mesaj alır. - ÇEVİRİDİR. GERÇEK YAZAR: @calumf0rnia Thank you for your permission!