Bölüm 2 :

112 12 15
                                    

Sabah kalktığımda yorgun sayılırdım . Dün ki koyun sayma işi tahmin ettiğim gibi sonuçlanmamıştı .Bende bu yüzden kalkıp , kendime  ılık bir süt yapmış ve  anca o şekilde uyuyabilmiştim . Umay ve Efsane daha kalkmamış olmalıydı . Bende kızlara bir jest yapmak istediğimden kahvaltıyı hazırlayayım dedim . Mutfağa gittiğimde birkaç bulaşığın tezgahta olduğunu gördüm . Hemen onları yıkayıp sofrayı kurmaya başladım . Zeytin , peynir ve reçelleri koyduktan sonra tamamdı . Krep yapmış , hamur bile kızartmıştım . Normalde kızların üzerine su dökerek uyandırmaya bayılırdım ama  birkaç gün önce kızları üzdüğümden, bugün onları normal şekilde uyandırmaya karar verdim . Yanlarına gidip ,onları kaldırıp ve üzerine de tehditimi savurdum. Sonra  mutfağa dönüp çayları  koydum . Kızlar on dakika sonra hazırlanıp sofraya geldiklerinde ağızları açık kalmıştı . Haklılardı tabi . Kahvaltı hazırlardım ama bir peynir , bir zeytin işte . Böyle özenli bir kahvaltıyı o kadar narin hazırlardım ki . Kızları boşverip masaya oturdum ve çayıma üç şeker atıp içmeye başladım . Kızlar da masaya oturup yemeklerini yemeye başladılar . Yemekler de konuşmaya üçümüz de bayılırdık . Ve sessiz duramazdık . Umay;
"Pera , sessizsin. Ne düşünüyorsun?"
Diye eklediğinde , bende ;
"Ailemi."
Dedim. Aslında genç adamı düşünüyordum ama eğer gerçeği söyleseydim büyük ihtimalle Umay ve Efsane'nin dalga konusu olacaktım. Bunun için öyle söylememiştim. Efsane ;
"Ben ağaç olsam Lady Gagalar ."
Diye bir espiri yapınca ,Umay Gözlerini devirmiş ve hafifçe gülümsemiş ben ise kahkaha atmıştım . Kahvaltılıkları yerleştirip ,bulaşıkları yıkadıktan sonra ayakkabılarımızı giyip evden çıktık .Yolda giderken yine ana caddeden gitmemiz gerekiyordu. O akşam zihnimde tekrar canlanırken biran durdum. Bakışlarımızın buluştuğu anları, siyah giyinimli adamların gelmesi, koşup yardım etmem, ambulansın gelip genç adamı götürmesini tekrar zihnimde yaşarken kolumda bir acı hissettim. Gözlerimi kapattığımı daha yeni fark ediyordum. Umay yanımda Efsane ise az ilerimde dururken Efsane;
"Biran transa geçtin sandım lan. Neydi o göz kapatmalar"
Dedi. Umay;
"Harbi uçtun kızım kendine gel ne oluyor?"
"Kızlar bişeyim yok sadece dalmışım"
Dedim. Efsane;
"Dalmak mı? Dalmak . Nasıl dalıyorsun?  Kızım resmen astiral seyahat  yaptın? Sen susuyordun ama ruhun benimleydi."
Gibi saçmalarken Umay  göz devirdi. Bende gülümsedim ve ;
"Sahi ne duruyoruz ?Okula geç kalacağız"
Dedim ve yürümeye devam ettik. Okula girdik. Ve sınıflarımıza  doğru gittik. Sınıfa girdiğimde  ortalardan bir sıraya oturdum. Telefonumu çıkardım ve Facebook'a girdim. Ne var , ne yok ? Diye gezinirken aklıma o genç adam geldi. Adı ne olabilir diye düşünmeye başladım. Murat olabilir mi acaba ?Diye düşündüm ve Google'a girip Murat yazdım. Bir sürü saçma cevap çıkarken bu sefer başka bir isim denedim. Ama yine aynı sonuç çıktı. Bir kaç deneme daha hüsranla sonuçlanırken hoca sınıfa girdi. Hiç beklemeden ders anlatmaya başlayan bu kadından nefret ediyordum. Soğuktu. Bütün öğrencilere kızar ve bağırıp dururdu. Hocaya karşıt bu derste iyi olan öğrencilerden biriydim. Öyle de kalmam gerekiyordu aslında . Bu yüzden kafamı derse verdim. Dersler çok çabuk geçmiş ve okul çıkışı gelmişti. Umay;
"Yine okulda mı yapacaksın ödevlerini?"
"Evet , siz eve gidin . Bir kaç saate bende gelirim."
Dedim . Efsane ;
"Neden evde bizimle yapmak yerine okulda yapıyorsun?"
"Efsane bunu daha önce de konuştuk . Burada kütüphane var ve ne ararsam rahatlıkla buluyorum."
Dediğimde Efsane ; 
"Evde bilgisayar , internet herşey var . Neden burada kitaplarla uğraştığını anlamıyorum."
Dedi ve arkasını dönüp gitti. Umay; "Sende bir haller var ama neyse."
Dedi ve Efsane'nin arkasından  gitti. Arkamı döner dönmez karşıma Ceren, ve Kübra çıktı . Defterlerini bana verdiler.
  "Ödevler defterin en arkasında yazıyor ve parada içinde yaptıktan sonra her zamanki gibi dolaplarımıza koyarsın."
Dedi Kübra ve ikisi birlikte okuldan çıktılar. Spor salonuna gittim. Her zaman ki  gibi Ertunç, Mehmet, Hasan ve bir kaç çocuk toplanmış basketbol oynuyorlardı. Mehmet beni görünce oyundan çıkıp yanıma geldi. "Hoş geldin güzellik"
Dedi.
"Mehmet  defterleri veriyor musun? Yoksa gidiyorum ."
Dedim. Aslında gidemezdim bunu oda bende biliyorduk. Hasan'a bağırdı ve Hasan defterleri getirdi. Bütün defterlerle birlikte kütüphaneye gittim. Ve her zaman  ki masama yerleşip ödevleri yapmaya başladım. Her ne kadar zorlansamda buna ihtiyaçım vardı. Bir şekilde para kazanmam gerekiyordu. Ve okuduğum için iş bulmam oldukça zordu. Bende böyle bir yola baş vurmuştum. Okuldan sonra insanların ödevlerini yapıp karşılığında para alıyordum. Aldığım para onlar için hiç birşey olsada benim için ciddi bir paraydı. Ödevleri bitirdim ve kendi ödevlerimi de yaptım. Paraları alıp cüzdanıma koyduktan sonra defterleri dolaplara koyup okuldan çıktım. Her zamanki gibi geç çıkmıştım. Umay'a mesaj yazmak için telefonumu çıkarttığımda bir anda kendimi yerde buldum . Telefonum elimden fırlamıştı. Ve bir çocuk sürekli özür dileyip iyi olup olmadığımı soruyordu. Tipini incelediğimde oldukça yakışıklıydı. İyi bir vücudu vardı. Sempatik bir çocuğa benziyordu. Saçları yana doğruydu. Elektirik mavisi bir tişörtü ve kot pantolonuyla başımda söylenirken , ben ne olduğunu yavaş yavaş idrak ediyordum. Ve başka bir çocuk başımda belirdi. Diğer çocuğun aksine siyah giyinmiş kafasında da siyah bir kapüşon vardı. Oda oldukça yakışıklıydı. Ama sert bir tipi vardı. Bakışlarıyla insanı öldürecek bir tipi. Umay ve Efsane'ye o kadar benziyorlardı ki biran onların erkek versiyonları olduğunu sandım. Sert tipi olan çocuk beni kolumdan tutarak kaldırdı. Ve ;
"Sen bunun kusuruna bakma . O biraz sakardır. Bu arada telefonun burada kusura bakma ."
Dedi. Diğer çocuk tekrar özür diledi  ve uzaklaştılar. Bende şaşkın bir şekilde evin yolunu tuttum.

DenekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin