Gizem
O adamla orada ne kadar süre oturduk bilmiyorum. Gözlerimi açtığımda yumuşak bir şeyin üstünde yattığımı fark ettim. Yataktaydım. Ama bir dakika burası benim odam değildi. Telaşla yattığım yerden kalktım. Kapının açılma sesiyle kafamı oraya çevirdim. Dünkü adam odadan içeri girdi. Sahi bu adamın adı ne acaba? Adamın sesiyle düşüncelerim bölündü.
"Günaydın."
Sinirle çıkıştım.
"Beni neden buraya getirdin?"
Adam istifini hiç bozmadan cevap verdi
"Uyuyordun."bu adam iyice sinirimi bozmaya başlıyordu.
Sesimi onunkine benzetmeye çalışarak cevap verdim.
"Uyandırsaydın."
" Uyandırmaya çalışmadığımı mı sanıyorsun? Çok ağladın, sanırım bu yüzden vücudun yorgun düştü, uyanamadın. Bende mecburen seni buraya getirdim."
Adam haklıydı. Beni orada bıraksa daha mı iyiydi? Yine düşüncelerimi bölen onun sesi oldu.
"Yatağın yanına temiz kıyafet bıraktım. Hadi üstünü değiştir ve aşağı gel."
kafamı onaylar biçimde salladım. Adam tam kapıdan çıkacakken sorumla geri döndü"Senin adın ne?"
" Çağrı. Ya senin?"
Gülümseyerek verdiği cevaba karşılık ben de ona gülümsedim.
"Gizem"
İsmimi duymasıyla yüzünde acı çeker gibi bir ifade belirdi. Nedeni her ne kadar merak ediyor olsam da çekindim, soramadım. Çağrı' nın odadan çıkmasıyla bir yandan yatağın yanındaki kıyafetleri giyerken bir yandan düşüncelere daldım. İç sesim Ah ne kadar aptalsın tanımadığın bir adama güvenip sırlarını anlatıyorsun birde bu yetmezmiş gibi adamın evinde kalıyorsun. Sen kesinlikle delirmişsin. Hemen iç sesimi susturdum. Evet Çağrı' yı tanımıyor olabilirdim. Ama önce o bana hikayesini anlatmıştı ve hayatlarımız gerçekten benziyordu. İkimizde anne ve babamızı bir şekilde kaybedip hayata sevgililerimizle tutunmuştuk ve onlarda bizi aynı uçuruma itmişti. Garip bir şekilde ona güveniyordum. İntihar etmek üzere olan bir insan neden yalan söylesin ki sonuçta diye düşündüm
Odanın içindeki banyoya girdim. Banyo çok güzel dekore edilmişti. Duvar kahverengi ve aralarda beyaz taşlarla örülmüştü. Aynanın önünde biri pembe biri yeşil iki tane diş fırçası vardı. Dün anlattığı kızındır diye düşündüm. Sonunda banyoyu incelemeyi bırakıp yüzümü yıkadım. Soğuk su yüzüme çarptıkça rahatladığımı hissediyordum. Hızlıca kıyafetleri üzerime geçirdim. Acaba üstümdeki kıyafetlerde o kızın mı? Bunu Çağrıya soracağımı aklımın bir köşesine not ettim. Karnımdan gelen sesle artık aşağı inmem gerektiğini anladım elimi yüzümü kurulayıp banyodan çıktım. Bu oda Çağrı' nın odası olmalıydı odaya siyah renk hakimdi. Arada mavi ve beyaz renkleri de görüyordum. Aynanın önündeki saat koleksiyonu dikkatimi çekti. Erkek saatlerine bayılırdım. Bir süre saatleri inceledim. Sanırım aşağı inmeye korkuyordum. Ama korkunun ecele faydası yok diyerek aşağı indim. Çağrı mutfakta masanın başına oturmuş beni bekliyordu.
"Çok bekletmedim inşallah.""Yoo bende yeni oturdum zaten. Otursana"
Bende sessizce karşısındaki sandalyeye oturdum.
"Eğer kızmaycaksan bir şey sorabilir miyim?"
Bana dik dik baktı.
"Tamam. Sor""Üzerimdeki kıyafetler o kıza mı ait?"
Gözlerinde sadece bir anlığına hüzün gördüm. Bu adam duygularını çok iyi saklıyor diye düşündüm içimden. Çok isterdim duygularını gizleyebilen bir insan olayı ama ne yazık ki hiç böyle bir insan olmayı başaramadım. Bu yüzden Çağrı' yı biraz kıskanmıştım.
"Hayır. Onlar annemindi."
Bunu söylerken sanki hiç umursamıyormuş gibi duruyordu ama ben onun üzüldüğünü anlamıştım. İç sesim onu ne kadar tanıyorsun ki daha dün tanıştığın adamın ne hissettiğini nereden anlayacaksın dedi. Haklı ama bilemiyorum üzüldüğünü hissettim yada sadece bana öyle geldi.
"Ben üzgünüm. Özür dilerim"
Çağrı anlayışla gülümsedi.
" Önemli değil. Önce hangimizin kilere gideceğiz?"
" Önce seninkilere gidelim."
Ağzına zeytinden bir tane atmadan önce tamam anlamında kafasını salladı. Sonra sessizce kahvaltımızı yaptık. Sonunda doyduğum da kafamı tabağımdan kaldırdım. Çağrı' nın beni izlediğini o an fark ettim. Benim konuşmama izin vermeden konuşmaya başladı.
"Doyduysan çıkalım."
"Nereye?"
" Benimkilerin yanına"
"Ama benim önce eve uğramam lazım"
Kafasını salladı.
" Tamam. Ben seni bırakırım."
Ne kadar ben giderim desem de
"Ne gerek var ben bırakırım işte" diyerek beni evime bıraktı. İşimi bitirince onu aramamı, gelip beni alacağını söyledi. Eve ulaştığımda hemen odama geçtim. Kısa bir duş aldım. Saçlarımı hafif maşa yaptım. Üstüme şık bir şeyler giydim. Makyaj yapmayı pek sevmem ama yinede göz kalemimi ve dudak parlatıcımı sürdüm. Evet benim makyaj anlayışım bu. Hiç far, fondöten, allık gibi şeyler sürmem. Aynada son halime baktım. Güzel olduğuma karar verdim ve Çağrı' yı aradım. Bana işlerim bitince onu çağırmam için telefon numarasını vermişti. Çok zaman geçmeden açtı.
" İşlerin bitti mi?"
Kısaca cevap verdim.
" Evet"
" Tamam o zaman 10 dakika sonra ordayım."
Gerçekten de tam 10 dakika sonra geldi. Bana ilk önce şaşkın bir yüz ifadesiyle baktı. Sonra baştan aşağı beni süzdü. Bu utanmama sebep olmuştu. Hemen dudağımı kemirmeye başladım. Evet ben utanınca dudağımı kemiririm. Bakışları yukarı çıkarken kısa bir an dudaklarımda takılı kaldı ama hemen bakışlarını gözümde sabitledi.
" Neden bu kadar güzel oldun?"
Sorduğu soru karşısında gülmeme engel olamadım. Benim gülüşüm karşısında kaşları iyice çatıldı.
" Bu kadar gülünecek ne var alt tarafı bir soru sordum."
Zar zor gülüşümü bastırdım. İltifat mı ediyorsun, hesap mı soruyorsun anlamadığım için gülüyorum demek istedim ama bunun yerine
" Yok. Gülünecek bir şey boş ver. Ayrıca sevgilini kıskandıracağın kızın güzel olmasını istemez misin?" diye sordum. Sorum üzerine kaşları iyice çatıldı.
"Senin güzel olmak için makyaj yapmanı süslü kıyafetler giymeni istemiyorum. Sen zaten doğal halinle güzelsin. Ayrıca sana doğal halinle ihtiyacım var."
Aklım iyice karıştı. Benim doğal halim onun nasıl işine yarayacaktı ki?
" Sen şimdi bu adam benim doğal halimi ne yapacak diyorsundur. Bir kafeye gidelim sana planımı anlatacağım."
Üzerimi değiştirmek için hareketlendiğim sırada bileğimden tuttu ve çevirdi.
"Üzerini değiştirmene gerek yok. Onunla yarın tanışacaksın dedi."Kafamı peki anlamında salladım. Umarım her şey güzel olurdu.
Medyada Gizem var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ACIDIR (DÜZENLENİYOR)
RomanceAcılar içinde kıvranırken bir ışığa tutunursun. Dünyan bu ışıkla aydınlanır. Sonra o ışığı kaybedersin. Anlarsın ki o ışık sahteymiş. Bir ilizyon gibi var olduğunu sanırsın ama yoktur. Bu sahteliği anladığında ise geriye sadece acı kalır. Aşk o ışık...