6 KASIM 2015
"Yağmur , bade ikinizede söylüyorum. Artık benim hayatımda yoksunuz asla olmayacaksınız. Mutlu olmak yok benim kitabımda. Benim dibim çamur , siz yanımda olduğunuz sürece sizde batacaksınız. Benim hiç bir planımda siz yoksunuz artık sizde benimle ilgili planlar kurmayın. Benim başım belaya girmez. Ben zaten belanın ta kendisiyim. Sizin hayatınız da bundan sonra DEMİR ZAİM diye birisi yok hiç te olmadı."
1 HAFTA SONRA
DEMİR ZAİM
Aradan bir hafta geçmişti. Her zaman ki gibi sınıfımızda çılgınlar gibi ders çalışıyorduk. Yanımda oturan yağmuru değilde dışardakini izliyordum. O biraz hırçın gibiydi. Yani bildiğiniz gibi bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu.
Bugün hep beraber barışın yanına gidecektik. Bugün taburcu oluyordu. Aslında doktorlar buna karşı çıktılar, daha erken olduğundan dolayı fakat barış " Ben burada durdukça iyileşemem" diyerek evde dinlenmeye karar vermişti. Bunlardan çok daha kötüsü vardı. Barışın sağ bacağı kırılmıştı. Üstüne basamıyordu. Onun elinden en büyük hayalini en çok istediğini almışlardı.
Bunu ona kimin yaptığını sorduğumuz da söylemedi. Daha doğrusu yalan atarak geçiştirdi , bunu anlamıştım.
Son derse geldiğimiz de yağmurla birlikte toplanmaya başladık. Sıranın altından aldığım polarımı üstüme geçirdim. Zil çaldıktan sonra bahçe kapısının önünde topladık. Egemen, bade, yağmur, furkan, oğuz. Hep beraber hastaneye gitmeye başladık. Bade ile egemen en önde bir şemsiyenin altına girmişlerdi. Yağmurla ben ise el ele , ıslana ıslana gidiyorduk. Furkanla oğuz da arkamızdan bize laf atarak yürüyorlardı.
"Siz öndekiler kıvırtmadan yürüyün" diye bağırmıştı furkan.
Barış çıktığı için herkesin keyfi yerindeydi. Hastaneye vardığımızda barışın taburcu olmasını bekledik. Barış hazır olunca bir koluna ben girdim. Diğer kolunada oğuz girmişti.
"Hadi geçmiş olsun kardeşim" dedi oğuz
"Geçti gitti" dedim bende
"Sağolun kardeşlerim" dedi barış tebessümle
"Neyse bende gidip taksi çağırayım" dedi furkan ve hızlı adımlarla önümüze geçti.
Barışların evine vardığımızda annesi hepimizi içeri davet etmişti. Kızlar çay için mutfağa gitmiş bizde odada barışın yanında muhabbet ediyorduk. Bade ile yağmur bugün iyi anlaşıyordu. Birlikte güle güle çayı getirdiklerinde herkes şaşırmıştı. Buna bende dahildim. Aradan bir süre geçmişti. Odadaki uğultuyu zilin sesi kesmişti.
"Hayırdır inşallah kim ki bu saate" dedi barışın annesi " Birini mi bekliyordunuz ?"
Kimseden ses çıkmayınca bade kapıya doğru yöneldi. Kapıyı açtıktan bir süre sonra içeri geldi. Arkasında ki ise sümeyye ve babasıydı.
"Bu adamın ne işi var burada ?" Diye kalktım yerimden
"Bak genç adam ben birşey yapmadığımı söylemiştim sana" dedi sümeyyenin babası
"Ulan sen utanmadan nasıl konuşabiliyorsun ama sen merak etme senin yaptığını kanıtladığım da böyle konuşabilecek misin bakalım" dedim.
"Ya yeter demir" dedi bade öfkeli şekilde
"Ne neyi yeter bade , ölüyordun öldürüyordu bu adam seni" bir anda o adamın onu öldürmek istediğini ağzımdan kaçırmıştım.
"Hayır demir öyle birşey yok biz konuştuk ahmet amcayla herşeyi anlattı bana lütfen sende tekrar o anları bana hatırlatma " dedi bade
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VEFA
Teen Fiction''Küçükken etrafında ki herşey büyük olduğu için söylediğin o cümlelerde kocamandır. ''Senin için dünyayı yakarım'' der, aslında kibrit bile çakamaz. ''Senin için canımı veririm'' der , çünkü o zamanlar ölüm bile oyundur. Eğer hala küçüksen hala büy...