İçimi huzursuz eden bir sebep yüzünden,yataktan fırlarcasına kalktım.Yanımda yatan eşim James e baktım aklıma takılan birkaç şey vardı.James i uyandırmak istemedim ve çalışma odama doğru yürüdüm.Kendimden biraz da olsa bahsedeyim.Ben işine bağlı başarılı sayılı dedektiflerdenim kimseye karşı böyle övünmem ama gerçekleri de göz ardı etmem.Bir önceki işimde,bugüne kadar karşılaşmadığım kadar gizemli bir olayla karşılaşmıştım.Kafası kesilmiş bir avukat,her gün tehdit içeren;altında gizli mesajlar bulunduran postalar...
Sabaha kadar bütün bunları düşündüm bu iş hala bitmemişti.Bense bu olaydan elimi eteğimi çekmeyi düşünmüştüm.Ama aklımı kurcalayan ve önceden de sanki beynimin en kuytu köşesinde bulunan bilgilerle kesişiyordu.Sabahın ışığıyla beraber çocuklarımı ve James'i uyandırmaya gittim.
"Çocuuklar,kalkın bakalım."
"Anne bir dakikacık daha,lütfen"
"Rose ve Elise yataklarınızdan kalkıp hemen buraya geliyorsunuz"
Çok gergindim,ama kızlarıma yansıtmamalıydım.
Gelip masaya oturduklarında tabaklarına birkaç pancake alıp yemeğe başladılar.Rose kafasını kaldırıp benim yüzümü süzdü.
"Annecim senin birşeyin mi var ?"dedi
Sabaha kadar oturduğumdan konuşmaya bile halim kalmamıştı.Başım onaylamazcasına sağa sola salladım.O da gözlerini benden çekip tabağına götürdü.
Kızlarım henüz çok ta büyük değiller Rose 5 e gidiyor,Elise se 8'e.
Elise yaşından olsa gerek çok hırçın davranıyor.Rose sa bitmek bilmeyen sorularıyla oldukça sıkabiliyor.
Kızlar kahvaltılarını bitirdikten sonra servisin sesini duydukları gibi çantalarını asıp kapıdan çıktılar.Onlad gittikten sonra kendimi çalışma odama kapadım.Büyük koltuğa yayıldım ve düşünmeye başladım.Ev çok sessizdi ve bu sessizlik benim dikkatimi dağıtıyor derken,telefonun çalmasıyla irkildim.
Arayan Christina idi.Onunla beraber aynı dedektiflik bürosunda çalışıyoruz.
"Merhaba,Christina"
"Merhaba,Jessie"
"İşler nasıl gidiyor"
"Bıraktığın işi tamamlaman gerekiyor,en azından beraber tamamlamamız.Bu konuda sana çok ihtiyacımız var"İçimden bir ses bu iş olmaz diyordu,ama kendimle çatıştım ve;
"Saat 12:30 da orada olacağım"
"Bu çok iyiydi Jessie seni özledik" dedi ve kapattım.
Sonra telefonuma gizli numaradan bir mesaj geldi
"Saat 12:30 da oraya gitmen,olayları çözmen senin yararına olmaz küçük sevimli dedektif."
Bu mesajı ne kadar önemsemesemde içim az da olsa ürkmüştü.
Telefonu bırakıp,kıyafetlerimi giyinmek için odamın yolunu tuttum.
Vardığımda saat 12:30 u gösteriyordu.Her zaman dakik olmuşumdur.
Beni kapıda karşıladılar.
"Gelmene çok sevindim" dedi Christina belli belirsiz bir gülümsemeyle.Sade bir gülümsemeyle karşılık verdim odaya geçtik ve hemen çalışmaya başladık.Araştırmalarımıza göre gelinin başı kesildikten sonra araba koltuğuna konulmuş.Arabaysa o çevreden birinin değil.Arabanın kime ait olduğunu araştırmaya başladık.Arabaya ait bir adres bulduğumuzda,hemen yola koyulduk.Sorduk soruşturduk fakat o evde kimse yaşamıyormuş ve yıllar önce kapısı zincirlenmiş.Apartmanda diğer oturan kişilere sorduk ve karşıdan gelen cevap beni bir hayli korkuttu.
"Kapıya zincir vurmuşlar fakat bu zincir hiç açılmıyor.Ama eve her gün birileri giriyor ve çıkmıyor.Geceleri uğultuya benzer sesler geliyor evden."
Adamın söyledikleri içinde benim bir tek dikkatimi çeken kelime çıkmıyor olmuştu.O kadar kişi girip birdaha o evden çıkmıyorsa bu neyin göstergesi olabilirdi ki?