0.1

104 12 7
                                    

Hasta yatağında doğrulmaya çalışarak kollarımı zorladım. Bu kollar benim değildi. Soluma dönüp ayaklarımı yataktan aşşağıya salladım. İnce fakat cılız olmayan beyaz pürüzsüz bacaklarıma baktım. Ya da bacaklara?

Serumu kolumdan çıkarmaya çalışırken kısa boylu kumral bir hemşire içeriye girip yardımcı oldu. Kapalı perdenin arkasındaki sülietlerde hareketlenme olurken kapım zorlanarak açıldı.

İçeriye bir holding sahibi gibi duran fakat gözle görülür bir şekilde yıpranmış bir kadın girdi. Sıkıca toplanmış, aralardan perçemler fışkıran doğal sarı saçları vardı. Uzun boylu, zayıf bir kadındı. Ardından yirmili yaşlarında bir çocuk girdi içeriye. Altın sarısı dağınık saçları ve altlarında çukurlar oluşmuş koyu yeşil gözleri vardı.

Ah Tanrım, eğer ben cezalandırıldıysam teşekkür ederim.

Hemşirenin dediklerini umursamayıp ayağa kalktım ve ters bir yerde durduğu için kendimi göremediğim aynaya doğru yürüdüm. Yaklaştığında içimde bir kıpırdanma oldu. Nefes alıp aynanın karşısına geçtim.

Doğal gibi gözüken açık kahverengi saçlarım vardı. Bir an kendimi sorguladım gerçek renkleri mi diye. Farklı bir bedende uyanmak her gün yaptığım işti zaten. Onu garipsemiyordum.

Aynada solmuş kahverengi gözlere, düzgün burna ve pembe dudaklara baktım. Kabul etmeliyim önceki benden daha kilolu bir yapıya sahipti. Önceki ben yalnızca kemikten oluşuyordum çünkü tek amacım öyle gözükmekti.

Gözlerimi ovuşturup arkamda duran kadına baktım. "Biliyordum. Bunun üstesinden geleceğini biliyordum."

Ne replik ama. Kadının ve çocuğun gözleri parlarken gülümsedim. Kadının gözleri dolmuştu fakat ağlamıyordu.

Kadın belimden tutup beni yatağa çevirdi biraz daha burada kalacağımı anlayıp yatağa oturdum. Kadın odadan çıktı fakat çocuk yatağa kadar takip edip ayakucuma oturdu. Gözlerimin içine bakıp tek kalime etmiyordu. Hafızamı kaybetmiş numarası yapacaktım, güzel yöntem gibi duruyordu.

Ensemi kaşıdım "Josh? Abim Josh?"

Gülümsedi "Rick. Hatırlamaman oldukça normal. Doktor bundan bahsetmişti." Saçımı okşadı. Elleri fazlasıyla yumuşaktı.

İçeriye kadın girdi ve Rick parmağıyla onu işaret etti. "Melanie. Annemiz Melanie." Annesi Rick'in yanına oturdu. 'Annem' Rick'in yanına oturdu.

Tek kelime etmediler fakat hemşire sessizliği bozdu "Sizi anlıyorum fakat hastanın biraz dinlenmesi gerekiyor."

Dinlenmem gerekiyordu, bu doğruydu. İkisi birlikte ayağa kalkıp kapıya yöneldiler. Rick arkasına dönüp el salladı. Tatlı çocuktu. Fakat hadi ama sevgilim falandır sanıyordum. Gülümseyip kapıyı kapatışını izledim.

Hemşire yüzüne içten bir gülümseme yerleştirip "Şimdi dinlenme zamanı şampiyon çünkü sen gördüğüm en iyi savaşçılardan birisin." Kadına ifadesizce baktım çünkü anlamamıştım. Ayrıca cümlesinin saçma olduğunu düşünüyordum.

Camın önündeki perdeyi kapatıp çıktı. Kaşlarımı kaldırıp derin bir nefes aldım. İlk önce kendimi bir sorguladım. Ben ikinci bir hayata inanmazdım. Cennet-cehennem, pek sanmıyorum. Gidiyorduk işte bir yere.

Fakat bu bir ceza, bir ders falan olmalıydı. Çünkü ben ölüm saatime kadar biliyordum.

Last memory // sangsterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin