O arabadan inerken boğazımın kuruduğunu nefes alamadığımı hissettim. Nedendi bu heyecan? Yıllarca öldü denildiği için mi yoksa ona aşık olduğum ve kavuşma hayalleri kurduğum için mi? Sanırım her ikiside. Üzerinde işten çıktığını belli eden şık ve resmi kıyafetleriyle biraz ötemde durdu. Derin bir nefes alıp duymamasını umut ederek yutgundum, gözlerine zorlukla da olsa bakarak fısıldadım " Bella " yadırgamadı, adını Isabel olarak bilmiyor muydu? Gözleri soğuk bakıyordu, insan hatırlamadığı birine neden böyle davransın ki... Kin dolu bakışları içinde doyamadığım dudaklarını araladı " Seni dinliyorum Elisa " , " Beni hatırlıyor musun Bella ? " sahte bir kahkaha attı " Seni nasıl unutabilirim ki ? Ya da senin yaptıklarını nasıl unutabilirim? " , " Ne ? Ne yapmışım ben ?" , " Hadi ama safmışsın gibi yapınca seni öylece affedeceğimi falan mı zannediyorsun " , " Dur biraz, sen kimsin ve Bella'ya ne yaptın? " , " Ben bir şey yapmadım Elisa bunu bize sen yaptın! " dedikleri beynime işlenirken bir yandanda hiç bir anlam veremiyordum " Ne diyosun sen ne yapmışım ben bize açık konuş Bella " , " Çok bekledim bugünü biliyor musun Elisa; gözlerinin içine baka baka neden diye sormak istedim. Neden bırakıp gittin beni? Bu kadar zor muydu bana katlanmak, bak ayaktayım işte yürüyorum sen beni bunun için terk ettin ama hayat işte. Beni kaybetmene değdi mi? " bu kızın sözlüğü falan yok mu? Dediği hiç bir şeyi anlamamakla kalmayıp ne diycem onuda bilmiyorum. " Ben mi seni terk etmişim Bella ? " , " Elisa beni çıldırtmaya mı çalışıyorsun sen? Anlamamazlıktan gelmen gerçeği değiştirir mi sence, en azından yaptığın şeyin arkasında dur ! " dediklerinin parçaları tek tek yerine oturmaya başlıyordu. Hafızasını kaybetmemişti sadece annesi bana öldüğünü söylerken onada benim onu bacaklarını kaybettiği için terk ettiğim söylenmişti belli ki. Ailesinin niyeti zaten bizi ayırmaktı kazada buna davetiye çıkarmıştı tamam ama Bella nasıl inanmıştı böyle bir şeye. Hiç mi sevgime inanmadı? Tamam belki bende de hata vardı öldüğünü duyduğumda inanmasamda yinede mezarını araştırmıştım ama hiç hastaneler aklıma gelmemişti, annesinin dedikleri o kadar çok beynime kazınmıştı ki, acısı o kadar gerçekçiydi ki başka bir araştırma yapmamıştım. Belki de geçen gün Casper'a dediğimi yıllar öncesinden araştırtmam gerekiyordu ama aklıma gelmemişti. Gerçi ne değişecekti ki? Ben Bella'yı bulsaydım yine aynı şekilde düşünüyor olacaktı, benim kalbim yine bu kadar kırılacaktı... Ben düşüncelerle boğuşurken cevap vermeyi unutmuştum " Cevabın yok dimi, bende öyle tahmin etmiştim bayan Walker. " , " Ne desem, ne açıklasam inanmayacaksın ki. Böyle bir şeyi yapacağıma inanmışsın sen. Benim sana olan aşkımı hiçe saymışsın, bunca yıl ayrı kalabilmişsin. Sana tek söyleyebileceğim şu ki; bize bunu yapan ben değilim. " kin ve nefret dolu gözleri yerini meraka bırakmıştı, bu sefer benim aksime o benim dediklerimden bir şey anlamıyordu kısa bir süreli düşündükten sonra tekrar kendini toparladı " Ne yani her şeyin suçlusu ben miyim ? Aslında evet benim. Her şeye rağmen o gece ben seni seçtim, senin elini tuttum ve sen beni terk ettin. Sana güvendiğim için suçlu benim. " yüzümde büyük bir hayal kırıklığı olduğuna emindim. " Pişman olacaksın Bella. Gerçekler elbette ki ortaya çıkacak ve sen pişman olacaksın. " , " Pişman olması gereken tek kişi sensin ve ceza olarakta Amber'la benim mutluluğumu uzaktan izleyeceksin" Amber'ın adını duyduğumda ne zaman dolduğunu anlamadığım gözlerimden birer damla yaş süzüldü " Amber'ı kullanıyor musun ? " , " Bunu sana neden söyleyeyim? " bu kadın kesinlikle benim Bellam olamazdı, beni gözünden sakınan Bella olamazdı. " Bella Amber seni seviyor " diyebildim kısık bir sesle. " Bende seni seviyordum Elisa " gözlerimden akan yaşlara artık engel olamıyordum, onunda gözleri dolsa da sert duruşunu bozmuyordu. " Bende bugünü çok beklemiştim. Sana tekrar kavuşacağım günü, söyleyecek anlatacak o kadar çok şeyim vardı ki. Her şey yerle bir oldu bir an. Bu konuşmaya kadar hâlâ bize dair bir umudum vardı ama bu dediklerinden sonra artık. . " boğazımın düğümlenmesiyle susmak zorunda kaldım. Sertçe yutgunup onun bana baktığı soğuklukla gözlerine bakıp devam ettim konuşmama " Amber'ı üzme en azından. Tamam benden intikamını al, tamam ben mutluluğunuzu izleyeyim ama onu üzme " dediklerime kendim bile inanamaz haldeydim ama bizden az önce vazgeçmiştim. En azından sevdiğim kadın ve en yakın arkadaşım mutlu olsun istedim bi an. Oda göz yaşlarını bıraktığında kısık sesle konuştu " Üzmem " başını öne doğru eğdiğinde konuşacak bir şeyimiz kalmadığını düşünüp arabama doğru ilerlerken tam yanında durup boğuk bir sesle " Hoşçakal " dedim. Arabama binip hızla ilerlerken aynadan ona baktığımda arabasının tekerleğini tekmeliyordu. Kafasının karıştığına emindim ama artık umrumda olmamalıydı. İçimde bir şeylerin koptuğunu hissedebiliyordum ama adını koyamiyordum. Arabayı bi yerde sağa çekip doyasıya ağladıktan sonra makyajımı tazeleyip yola devam ettim. Evdekiler, özellikle Amber bu halimi görmemeliydi geçerli bir açıklamam yoktu çünkü. Eve girdiğimde saat sekize geliyordu, akşam yemeği çoktan yenmişti zaten benimde yemek yemek canım istemiyordu. Salona geçtiğimde herkes oradaydı ve hep birlikte şirinler 2'yi izliyorlardı. Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirdim ve yanlarına geçtim. Abim içki almak için kalktığında bizede isteyip istemediğimizi sordu bir viskinin uyumama yardımcı olacağını düşünüp abimden rica ettim... Film bittiğinde Bella'nın uyku vakti de gelmişti o dadısıyla birlikte yatağına geçerken Avery'de yetişkin filmi seçiyordu. Ben ikinci viskimin yarısına doğru gelirken herkese iyi geceler dileyip odama geçtim. Evde ruh gibi gezdiğime ve abimin bunu fark ettiğine emindim ama sormazdı, benim ona anlatmamı beklerdi zamanı geldiğinde de anlatacaktım zaten. Ikinci bardağı da bitirince baş ucuma koyup yatağıma geçtim. Bedenimden çok ruhum yorgundu, ne ben ne de biz bunları hak etmemiştik. Ama kalbimi en çok kıran Bella'nın benimle hiç konuşmamış olmasıydı. Ağlayarak ve içkininde verdiği etkiyle uykuma yenik düştüm. Telefonumun sesiyle uyandım. Gözlerimi ilk araladığımda bulanık gördüğümden ekrandaki ismi okuyamadım gözlerimi hafifçe ovuşturduktan sonra tekrar okumayı denedim. Yüzümdeki kocaman gülümsemeye engel olamayıp telefonu açtım " Emily " deyiverdim özlem dolu sesimle " Sesinden uyku seziyorum bu saate kadar uyunur mu uykucu hadi kalk " saat öğlene geliyordu. İçki içip uyumamayı aklıma not ettim. " Ah tamam uyandım. " , " Tamam günaydın o zaman. Şimdi hemen kalkıyorsun ve Amber seni nereye götürürse oraya gidiyorsun. " , " Tamam kalkıyorum, bi dakika nereye gidicez? " , " Söylemem süpriz hadi bak hâlâ konuşuyor çabuk hazırlan. " Deyip suratıma kapattı. Ne dediğine anlam verememiş olsamda itaat ederek kalkıp hazırlandım, dişlerimi de fırçalayıp odadan çıktım. Amber'i yine eli tam kapıyı çalmak için havadayken bulunca hafif gülümsedim. Arabada sohbet ederek gidiyorduk. Israrlarima rağmen nereye gittiğimizi söylemedi tabiki. Bir kafenin önüne park ettiğinde indik, " Elisa seni baştan uyarıyorum onları gördüğünde beni unutmak yok " dediğinde içeri giriyorduk ne dediğini anlamasamda tam cevap verecekken ağzımdaki cümleler sevinç çığlığına dönüştü. Kafede Emily Sophia Leo ve George oturuyorlardı. Sophia'yı iki yıldır görmüyordum, Emily'ide yaklaşık altı aydır. Onları o kadar çok özlemiştim ki. Hemen koşup onlara sarıldım... Muhabbet koyulaştıkca bizimkiler Amber'a da alıştılar. George'un babası da iş adamıydı ve iş camiasında tanıdıklarının çoğu buradaydı. Amcamın da durumu neredeyse aynı olduğu için düğünü burada yapacaklardı. Emily şahidinin kim olacağı konusunda Sophia ve benim aramda gidip gelirken Amber kendini nedime olmaya çoktan alıştırmıştı bile. Leo hâlâ eski cool Leo'ydu tek farkı biraz saçlarının dökülüyor olmasıydı. George'la zaten Emily buraya geldikçe görüşüyorduk, esprili komik ve Emily'i çok seven George'ydi işte. Biz yine George'nin yaptığı bir espriye kahkahalar atarken kafenin kapısında birini gördüm. Yüzüm önce tanımaya çalışan bir ifade aldı. - Göz doktoruna gitsem iyi olacak- kapıda ki adam bize doğru yaklaşırken tanıdık gözleri gözlerimle buluştu. Yüzümü hafif bir gülümseme aldığında David'de bana gülümsüyordu...
Beğendiyseniz o küçük yıldıza basmaya lütfen üşenmeyin :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onunla aşk başka ( girlxgirl )
Подростковая литератураBen - Elisa Walker - ve siz benim Dünyama hoşgeldiniz