Devrim ve Yüce İhanet

89 7 0
                                    

(fotoğraftaki Tarffois de Valois)

***"Umarım beğenirsiniz, okuduğunuz için teşekkürler :)***

Aniden Şanzelize Caddesi'ne iki adam bir yokuştan çıktı. Bu iki adamdan biri daha güçlü görünüyordu, daha uzun boyluydu ve belinde bir piç kılıç taşıyordu. İki adamdan uzun boylu olanda, Danimarka yapımı olduğu belli olan gümüş bir gözlük ve yüzünde de orantısız bir Fransız bıyığı vardı. Kısa adam ise gözlüksüz ama sadece sarı renkli bir sakalı olan, yamuk burunlu birisiydi.

Büyük bir kalabalık, Place de la Revolutiòn'ya(Devrim Meydanı'na) doğru yürüyordu ve bu iki adam da kalabalığın içinde kayboldular. Bu kalabalık ki bağıran, çağıran, sınıflarını değiştiren, hatta daha kötü hale sokan ama kaldırmayan bir avam kitlesiydi. Şanzelize Caddesi boyunca yürüdükleri sırada, sağ tarafta ve Seiné Nehri'nin kıyısında bir konağın camına taş atan bir grup hırpani kılıklı adama rastladılar. Bunun üzerine bu iki adam kalabalıktan hızlıca uzaklaştı. Kısa boylu adam nehir tarafından duvara tırmanıp bıçaklarını hazırlarken, uzun boylu adam kapıdan içeri girdi ve;
"Bir sorun mu var beyler?" diye alaycı bir gülümseme ile sordu.
Hırpani kılıklı olanlardan az daha akıllı ve yaşlı olanı:
"Seni ilgilendirmez. Burada azılı bir kralcının var olduğunu öğrendik. Ve biz kralcıları sevmeyiz." diye homurdandı.

"Dostum, evimi yıkmanıza gerek yok. Ben buradayım." diye kahkaha attı.

Tabii ki aptal adamlar ilk başta bu cümleyi anlamadılar ve bu, uzun boylu adama zaman avantajı sağladı. Kılıcını çekti ve çatıda bekleyen diğer adama bağırdı:
"JEAN! ŞİMDİ!"

Bunun üzerine Jean, bıçakları fırlattı, ve iki adamın köprücük kemiği hizasından bıçaklar girdi.

Adamlar yere düşerken, arkadaşları olan üçüncü bir adam kılıcını çekti ve koşarak uzun boylu adama atıldı.

Bunun üzerine uzun boylu adam piç kılıcını tek eliyle kaldırdı  ve savurarak bu adamı savuşturdu.

Adam yere sırtüstü kapaklandı. Uzun boylu adam kılıcını hırpanî adamın karnına dayadı ve:
"Size evime saldırmanızı kim söyledi? Konuş aptal!" dedi ve kılıcının sivri ucuyla dürterek adamda bir delik açtı. Adam kanayan yerini eliyle tutarken inleyerek: "Vivian diye bir adam. Ne olur canımı yakmayın. Ailem var. 3 yaşında bir kızım var. Kralcıları avlayanlara para verilecek dendi. O yüzden yaptık. Affedin." dedi.

Uzun boylu adam biraz yumuşadı. Onun da annesiyle babası ölmüştü. Öksüzlüğü iyi bilirdi. Tam eski günler aklına geldiği sırada, adam kemerinden gizli bir hançer çıkardı ve uzun boylu adama sapladı...

Ama hançer basit bir mutfak bıçağından farksızdı ve ne kesmek, ne de saplamak için güçlüydü. Bu yüzden bıçağın ucu sert bir cisime çarptı ve durdu.

Bunun üzerine Tarffois güldü. Adama adeta alay eden bakışlar atarak:
"Çağımızın en büyük sorunu nedir biliyor musun aptalcığım? Senin gibi aptalların bir halt olabileceklerini düşünmeleri. Halbuki, o çok sevdiğiniz Napolyon tahta geçince, hepinize kök söktürecek ve Kral 16. Louis'yi mumla arar olacaksınız." dedi ve kılıcını tamamen ittirdi. Saplandığı yerden kan, fışkırarak çıktı. Bu eski kılıç, yine kan içmişti.

Adam "Hıı..." diyerek öldü.

Çatıya doğru baktı ve bağırdı: "Jean! Bitmemiş bir işimiz var dostum! Çabuk aşağı gel!" dedi uzun boylu adam.

Bahçenin kapısına doğru yürüyordu adam, arkasından Jean da geliyordu ve kapının önünde yine kayboldular, bu sefer Place de la Revolutiòn'un içerisinden çıktılar ve kalabalığın içerisinde meydanın köşesindeydiler. Jean bıçaklarını, Uzun boylu adam ise piştovunu ortaya çıkardı ve kurşunları içine doldurmaya başladı. Ancak bir dakika sonra karşılarındaki tahtaya Kral Louis ve karısı Marie Antoinette ortaya çıktı ve kalabalıktan bir sürü insan onların kanını kendisi dökmek için kılıcını çekti ve "Liberte, Egalité, Fraternite!" diye daha güçlü bir biçimde bağırmaya başladı.

Meydanın kenarındaki bu iki adam bu sefer silahlarını tam olarak nişan aldı ve hedefi vurdular. Bundan sonra hemen kalabalıkta kaybolup, dikkat çekmemeye çalıştılar ve bu iki tutsak da kaçmaya çalıştı, lakin başarısız oldular ve bu sefer giyotinle birlikte idam edildiler.

Jean Uzun boylu adama baktı ve;
"Soyluların devri bitti dostum. Eski krallar soyundan olan sen de fazla yaşamazsın Tarffois de Valois." dedi.

Tarfo Jean'a baktı ve kötü bir yüz ifadesiyle: "Sessiz olsana Jean, öldürteceksin bizi."

"Tarfo, artık buralarda fazla kalamayız, mahzeni unut. Banker Chariot'da 20 milyon Frankının olduğunun farkındayım. Ancak Chariot bu devirde bizi ele verip bu 20 milyona konmak isteyebilir. Ondan bu parayı gizli bir şekilde almalıyız, dostum."

"Nasıl istersen dostum. Ama en azından mahzendeki sandıkta bulunan 100 bin frankı da orada bırakmayalım. Çünkü atalarımdan kalan altının her birinde Fransa için ölen insanların kanı var."

Bunun üzerine aceleyle meydandan ayrıldılar ve hızlıca evin kapısını açıp içeri girdiler. Tuhaftır ki bahçedeki cesetler yoktu ve bahçenin arka tarafından yanık et kokuları geliyordu. Koşarak arka tarafa doğru gittiler ve orada bir adamın bir şeyler yaktığını gördüler:
"WAVIEAN! SEN ARTIK ÖLÜ BİR ADAMSIN! TIPKI YAKTIĞIN CESETLER GİBİ! SON SÖZÜNÜ SÖYLE APTAL!" diye bağırdı ve kılıcını çekip koşarak adamın üstüne gitti.

Kılıcını kaldırıp vuracakken zırhına bir kılıç darbesi aldığını hissetti ve karşısındaki kılıç tutan kolu olduğu gibi keserek aldı.

Waviean denen adam, kolundan kanlar fışkırarak acı içinde bağırdı ve:
"20 yıldır babana ve sana uşaklık ediyorum! Sizler kral olduğunuzu söyleyen zavallılarsınız!"

Tarfo daha da kızdı ve kılıcını yanan ateşe tutarak ucunu kızıl bir hale getirdi. Ardından kaldırıp adamın karnına sapladı, öylece bıraktı:
"YA ÖYLE Mİ?! AMA BİZ KRAL OLMASAK BİLE SEN HAİNSİN! ÖLMEYİ HAK EDİYORSUN!"

Bu sırada Waviean ölmüştü bile...

***"Beğendiyseniz lütfen oylayın, teşekkürler :)***

Luminens ve TarfoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin