Bi süre bekledikten sonra ikimiz de yemeği bitirip sahile doğru yürümeye başladık. Esasında yapacağım şeyi nasıl yapacağım bilmiyorum. Şu an saçmalıyorum fakat elim ayağım birbirine girmiş durumda. Neyse ki sahile gelmiştik ve ayaklarımıza denizin dalgası vuruyordu. Heyecanla konuşmaya başladım.
"Lütfen sözümü kesmeden dinlemeni istiyorum. Sen beni bir şarkıda baştan sona her kelimesinde ağlatan adamsın. Ben ne zaman şarkı dinlesem senin bensiz benimde sensiz olma durumumu düşünerek şarkıya yenik düşünüyorum. Abimin ve babamın konuşmaları gerçekten de ileride neler olacak bilmiyorum fakat sanki bizi ayıracak gibiydi. Ben senden uzaklaşsam bile hep ilkim olmanı istiyorum. İlk öpücüğümün sahibi olur musun?"
--(bu sahneyi yazmak istemiyorum. Kendi hayal gücünüzle hayal edin artık. Ama söylemek gerekirse bu sahne yanlış anlaşılmasın. Çünkü ilerisi için bir olaydı. )
Elimdeki kağıt kaleme telefonumdan bakarak saati yazarak ilklerime bir madde daha eklemiş olmuştum. Hayatımda gördüğüm en iyi insandı. Sevgilim, abim, annem, kankam... Her şeyim olmuştu.
"Civcivim. Ben seni bırakmayacağım."
"Sıradaki dalga sesi ikimiz için gelsin."
"Sıradaki ayrılık sizin için gelsin."
Arkamdan yankılanan sesle irkildim. Bu kim diye düşünmek yerine arkamı dönmeye karar kılmıştım. Evet. Bu kim diye sormam hataydı. Tabiki de.....
Abimde başka kim olabilirdi ki? Sinirle abime bağırmaya başladım.
"Biliyorsun değil mi? Bir kez daha terk edilip ortada bırakılırsam ben ortadan kaybolup kimsenin olmadığı bir yere gideceğim."
"Fazla büyük konuşma."
"Büyük konuşuyorum. Var mı diyeceğin?"
"Hala hayatteyken sarılmayı dene. Yoksa canın daha çok yanacak."
Sinirle kulağına fısıldayarak "Yasmin senin için çok önemli değil mi? Ayy canım senin hakkında hiçbir şey bilmiyor. Mesela Yasmin'in eski sevgilisine ne oldu? Sence ne oldu abi?" diyerek piç smile yaparak cevabını bekliyordum. Abimden gelen tek cevap "Sus!" diyerek yankılanan ses olmuştu. Sinirli odaya doğru gitmeyr başladım. Uyuyana kadar kimseyle konuşmayacaktım. Sinirle odanın kapısını açmaya çalışırken arkamda bir karartı ve omzumda ağırlık hissederek arkamı dönmeden kapıyı açarak içeri girmeye çalıştım fakat arkamdaki kişi babamdı ve kuvvetim kapıyı kapatmaya yetmiyordu. Bir yandan ben kapıyı kapatmaya çalışırken bir yandan da babam kapıyı açmaya çalışıyordu. Gücüne yenik düşmüştüm. İçeri girerek kapıyı kapatıp sinirle konuşmaya başladı.
"Hadi şimdi hazırlan kızım. Kimseye haber vermeden gidelim. Elimden gelen her şeyi yapacağım. Yeter ki yine hep birlikte olalım."
Çok kolaymış gibi konuşuyordu. Çok mu kolay herkesi bırakıp gitmek. Sinirle konuşmaya başladım.
" Ben kararımı verdim. Ben İstanbul'da yaşayacağım."
" Bir erkek için hayatını mafedeceksin."
"Beni tek ortada bırakmayan kişi için hayatımı mafetmeyeceğim."
"O kadar da güvenme kızım."
Sinirle çığlık atarak balkona çıkıp ağlamaya başladım. Kolay değildi her şeyi bırakmak. Hem bir tarafta babam hem de diğer tarafta sevdiğim kişi vardı. Bana sorarsanız her zaman babamı savunurken bir anda bırakıp gittikten sonra hiçbir zaman babamın tarafında olmayacağıma emindim. Ama babamın ve abimin kendinden emin tavırları beni şüphe içinde bırakmıştı. Sinirle kızlar whatsapp grubuna girerek "Kızlar biriniz annemlerin evine giderek odamda benim köpek desenli masamın üzerinde duran bir kutum var. Onun içinde araba anahtarı var. Arabayla birlikte Ağva Club Grand Becassier oteline gelebilir mi?" diyerek mesaj attım. İnci mesajıma anında dönmüştü. Şimdi eve gidip almaya geleceğini söylediği an hemen odadan çıkarak Baran'ın kapısını çalarak Baran'a hazırlanması gerektiğini söyleyerek odaya giderek bavulumu toparlamaya başladım. Pembe şortumun üzerine şortuma göre fazlasıyla daha açık pembe olan tişörtümü giyerek bavulumu yerleştirip Baran ile buluşarak çıkış işlemleri için lobiye giderek çıkışımızı gerçekleştirdik ve otelin dışına çıkarak arabayı beklemeye başladık. Bir süre bekledikten sonra İnci gelmişti ve arabaya eşyaları yerleştirip arabaya binip gitmeye başladık. İnci haklı olarak şaşırmıştı ve konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRRIMA AŞIK OLUR MUSUN? #Wattys2016
Ficção AdolescenteGünden güne kayboluyordu kız. Kendi acısında yanıp kavruluyordu. Kim isterdi ki böyle yaşamayı? Babasız, annesiz... Yoktu onun hayatında kimsesi. Eğer nefes almak yaşamaksa, evet yaşıyordu o da. Eğer bu yaşamak sayılıyorsa. Bu kadar mutlu gezenlere...