Burak her zaman yaptığı gibi arkasına bakmadan çekip gitmişti, Enes ise onun arkasından öfkeyle bakıyordu. Benim etrafa boş boş baktığımı fark edince önüme oturdu ve yüzümü ellerinin arasına aldı, o kadar uzun inceledi ki yüzümü bir an yüzümde bir şey mi var diye düşünmedim değil. Sonra yumuşacık ve endişeli ses tonuyla "iyi misin " diye sordu. Bu ses tonundan çok endişelendiğini anlamamak imkansızdı. Ona "iyiyim" diyerek hızla ayağa kalktım. Bir anda ayağa kalktığım için başım dönmeye başlamıştı bu yüzden kafamı tutmaya başladım, Enes de sonunda ayağa kalkarak beni tutmayı akıl etmişti. Ona ne kadar "ben iyiyim, yürüyebilirim" dediysem de dinlemedi ve beni kucağına alarak arabaya getirdi. Arabaya bindiğimizde ikimizde ıslaktık ve ben beyaz tişört giyiniyordum!! Farkına varır varmaz kollarımla bedenimi sardım. Enes bana dönerek "üşüdün di mi, ya benim öküzlüğüm, gerçekten çok özür dilerim" dedi üzgün bir ifadeyle ve giyinmem için arabadaki polarını uzattı.( O an Enes'in sapık ve çapkın biri olmadığına karar verdim, sadece üşüdüğümü düşünmüştü.) Uzattığı poları alarak üzerime giyindim, bu sırada bana ters ters bakmaya başladı. "Ne oldu Enes" diye sordum. "Kızım ya bir işi de düzgün yap, ıslak tişörtün üzerine giyersen ne faydası olacak poların, ısınamazsın öyle" dedi çok bilmiş edayla. İşte bu anda da tekrar, acaba sapık olabilir mi diye düşünmeye başladım:) ) "Ben böyle iyiyim" diyerek konuyu kapattım çünkü hiçbir zaman hiçbir şekilde bir erkeğe güvenemezsiniz, bu kanıtlanmış bir gerçek. Yolculuk boyunca daha hiç konuşmadık. Zaten eve gelene kadar Burak'ı düşündüm. Bugün onun çalışması gerekiyordu ama o bizim gittiğimiz yere gelmişti ve en önemlisi beni kurtarmıştı. Her ne kadar suni teneffüs için de olsa dudakları dudaklarıma değmişti ve bunu düşünmek bile beni heyanlandırıyordu. Bunu düşünmekten onun neden orda olduğunu düşünmeye pek vaktim kalmamıştı. Eve geldiğimizi fark etmemiştim bile. Sonra Enes'in "Derin iyi misin?" diye seslenmesiyle kendime geldim. "İyiyim" diyerek arabadan indim. O da inerek peşimden geldi ve yine(!) bana sımsıkı sarıldı. "Ne yapıyorsun ya, bırak beni" diyerek kollarının arasından ayrıldım. Çok üzülmüştü, her halinden belli oluyordu. "Bugün için çok üzgünüm, böyle olsun istememiştim" dedi ve tekrar bana yaklaştı. "Tamam Enes önemli değil" dedim, tabi dibime kadar gelmişken başka ne diyebilirdim?. Aramızda mesafe yoktu resmen, kalp atışlarını hissedebiliyordum. Aramızdaki boy farkını kapatmak için biraz eğildi ve yüzünü iyice yüzüme yaklaştırdı. İçimden ne oluyor, yoksa beni öpmeyi mi planlıyor. Karşılık versem mi vermesem mi diye düşünürken, geri çekildi ve sadece "beni sakın bırakma" dedi sonra da yanağıma yumuşacık bir öpücük kondurdu ve arabaya binerek uzaklaştı.
Bugün tam olarak ne olduğu konusunda pek fikrim yoktu açıkçası, bazı şeyleri anlamakta zorlanıyorum mesala Enes benden hoşlanıyor mu, Burak'ın orda ne işi vardı, neden herkese Derin olduğumu söylemek zorundayım, annemler Amerika'ya gerçekten tatil için mi gitti vs. Kendimi çok akıllı sanırdım ama şu an tam bir akılsız gibi hissediyorum, neden hiçbir şeyi anlayamıyorum bilmiyorum. Belki de hayatıma biraz daha dikkat etmem gerekiyor, belki de hiç düşünmediğim gerçek ailemin kim olduğunu araştırmalıyım. Çok rahat bir insanım biliyorum, nasıl olur da bir insan 23 yaşına kadar gerçek ailesini aramaz diye düşünebilirsiniz. Ama onlar da beni aramamış arasalardı bulurlardı, hem ayrıca bu zamana kadar birçok kez bu konu hakkında düşünmüştüm, deniz kenarına gidip hiç ağlamadığım kadar ağlamıştım ve sonrasında da yüzümde gülücükler açarak eve dönmüştüm , bunu yapmak benim için gerçekten çok zor olmuştu. Beni doğuran bi annem ve bana bisiklet sürmeyi öğreten gerçek babam hayatımda olmayabilirdi ama ben ailem dediğim ve bugüne kadar yaşadığım insanlarla çok mutluydum. Bu yüzden onlar benim ailem, onlar benim her şeyim...
Enes'ten bugün:Bu sabaha mutlulukla uyanmıştım. Çünkü şirkete gitmemek için abimden izin koparmıştım ve bu sayede tüm gün boyunca Derinle harika vakit geçirebilecektim. Onun evine girdiğimde bana sorduğu ilk şey " bu nedir" olmuştu elindeki belgeyi göstererek. Ben ilk önce eve nasıl girdin diye sorar diye bekliyordum açıkçası. Ona "benimsin" dediğimde, yüzünde oluşan şaşkınlık görülmeye değerdi. Cidden tatlı bu kız ya. Aslında benimsin derken aklımda sapıkça düşünceler yoktu tabiki, sadece ilerde Burakla olabilecek bi rekabet beni korkutuyordu ve bu yüzden sürekli ona benim olduğunu kanıtlayacak şeyler yapıyordum. Kahvaltıya gittiğimiz restorantı görünce çok beğendiğini anlamıştım. Demek ki doğru seçim yapmıştım. Normalde böyle yerlere gitmem ama Derin'in burdan hoşlanacağını tahmin etmiştim. Çünkü o benim aksime kalabalık yerlerden pek hoşlanmıyor gibi duruyordu. Bunu şirkette birçok kez fark etmiştim. Yine de tuhaf bir kızdı, kalabalığı da yalnızlığı da sevmiyordu.
Başlangıçta her şey mükemmel giderken sandala bindiğimizde Burak'ı gördüğümü düşündüm ve daha net görmek için ayağa kalktım. İşte o an olan oldu, sandal devrildi ve ikimizde göle düştük. En önemlisi Derin yüzme bilmiyordu, ona doğru yüzmeye başlamıştım ki, Burak onu belinden tutarak yüzmeye başladı. Çok sinirlenmiştim ama yapabileceğim bir şey de yoktu çünkü böyle bir durumda Derin'in sağlığı her şeyden önemliydi. Sonra Burak'ın Derin'e doğru eğildiğini gördüm ve koşarak yanlarına gittim. Derin'in yanına gelince yanında yere oturdum. Burak onun nefes almadığını söylerek suni teneffüs yapmaya başladı. İşte o an bende şarteller attı ve öylece dondum kaldım. Ne demek Derin'i öpmek??? Hem de benim yanımda!!!! Derin'in ayağa kalktığını görünce kucağıma aldım onu, o kadar zayıf görünmüyordu normalde ama bana çok hafif gelmişti. Arabada bir anda elleriyle üstünü kapatınca tabiki içini gösterdiği için bunu yaptığını anladım ama hiç çaktırmadan üşüdüğünü düşünmemi anlamasını sağladım. Eve vardığımızda fark etmemişti bile, adım kadar eminim Burak'ın öpücüğünü düşünüyordu. Ve evet Burak onu öptü dudağından, onun yaptığı kesinlikle suni teneffüs değildi!!! Arabadan inince ona sımsıkı sarıldım, beni ittirir diye düşünmemiştim. O an kalbimin paramparça olduğunu hissettim ilk defa birine karşı bu kadar özel hissler besliyordum ama o ise sanırım abimden hoşlanıyordu. O an bunlarla boğuşurken aklım, kalbim ona yaklaşmamı emretti. Bir anda kendimi onunla dip dibe buldum ve o an öpmek istedim onu, boyu benden kısa olduğu için hafifçe eğildim, kalbim küt küt atmaya başlamıştı. Sonra onun afallmış halini görünce yanağına ufacık bir öpücük kondurdum ve arabama bindim. Bu bile beni çok heyecanlandırdı. İlk defa bu kadar yoğun duygular besliyordum birine. Daha önce birçok kızla çıkmıştım ama hiçbirinde böyle olmamıştı. Karşımdaki normalde başkası olsa öperdim ama ona kıyamadım. Onu istiyorum hem de çok ama ona istemediği bir şeyi de yaptırmak istemiyorum ve o isteyene kadar hiçbir şey yapmayacağım. Çünkü eminim bir gün beni sevecek...
Burak'tan
Asel'i çok uzun zamandır tanıyorum. İlk kez 16 yaşımdayken görmüştüm onu deniz kenarında, kasvetli bir gündü. O gün aşırı yağmur yağıyordu ve her yer kararmıştı. O ise havanın durumuna aldırmadan deniz kenarındaki bankta oturuyordu. Denizden gelen dalgalar kıyıdaki setleri aşarak onu ıslatıyordu ve Asel'in umrunda değildi bu durum. Derse geç kalacağımı bildiğim halde o gün onu izlemiştim. İlk başta uzaktan baktığım için fark etmemiştim ama yaklaştığımda ağlıyordu hem de çok içten bir şekilde, üzgün olduğu her halinden belli oluyordu. Ben orda dikilmiş öylece onu izlerken yanına bir erkek gelmişti. O gün o çocuğun kim olduğunu bilmiyordum tabi. Sonradan sevgilisi olduğunu öğrenmiştim. Evet,sonradan öğrendim çünkü o gün onu izledikten sonra da izlemeye daha doğrusu gözetlemeye başladım. Tam anlamıyla değişik kızdı. Bana o günlerde çok iyi gelmişti. Kimseyle konuşmuyordum o zamanlar, okuldaki kızların hepsi peşimdeydi, nerdeyse her gün teklif alıyordum ama hiçbiri umrumda değildi. Bu kadar yakışıklı ve zengin olmasaydım hiçbiri peşimde koşmazdı. Asel onlar gibi değildi, sevgilisi yakışıklı değildi, sonradan öğrendiğim kadarıyla zengin de değildi ama Asel onun bu halini seviyordu. Onu izlerken aşık olabileceğimi düşünmemiştim. Çünkü ben çok soğuk biriydim, duygularım yoktu. Ama olan oldu işte, ondan hoşlamaya başladım. Bugüne kadar izledim onu, tıpkı bugün yaptığım gibi onun hayatını birçok kez kurtardım ama o hiç benim farkıma varmadı. Bu beni ondan uzaklaştırmadı aksine ona yakınlaşmamı sağladı. Beni fark etmesi için sürekli yeni şeyler yaptım ama o hiçbirinde beni bulamadı. Hep başkalarının yaptığını düşünmüştü, öyle olunca da sevgilisi beni dövmek yerine hep suçsuz kişileri dövmüştü.
Bugüne kadar Asel'i hiçbir şekilde bırakmamışken şimdi Enes yüzünden ondan uzak durmam gerekebilir ama kendime engel olamıyorum. Ondan uzak duramam çünkü ben Asel'e aşığım. Ve bugün onu öpmüşken, ilk adımımı atmışken geri çekilemem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAHVE KOKUSU
RandomEn sevdiğim 3 şey: 1) Yalnız kaldığım bu kocaman evim 2) Her sabah uyandığımda içecek olduğum sütlü kahvem 3) Kahvemin yanında bana eşlik edecek olan sütlü, bitterli ve fındıklı top çikolatalarım Tabiki ailem, işim ve müziklerim de var. Bunları sevd...