Gözlerinin dolduğunu görünce istemsizce benimde gözlerim doldu. Ama bir dakika o Amber'la öpüşüyordu, ben eski sevgilimin elini tutunca gözleri doluyordu. Haksızlık değil mi bu? " Ha-hayır yani şey, bu o. Sadece hafızasını kaybetmiş o kadar. Öldüğünü falan sandığımızı bilmiyor. İsmini bile Isabel sanıyor. Lütfen ona göre davran olur mu? " diye kulağına fısıldadım, kulağına yaklaşmam Bella'yı daha da sinir etti eminim ki. " Peki, ona göre davranırım " pek bir şey anlamadığı suratından belli oluyordu ama şimdi ona bir şeyler açıklamakla uğraşamazdım. Bella hâlâ orada dikilip duruyordu. Gitmeye niyeti yok muydu derken David " Merhaba " deyiverdi. Bella'nın kaşlarının şaşırmış bir hâl aldığını görebiliyordum. Oda merhaba deyince bu sefer şaşıran taraf ben oldum. Bella bize doğru yaklaşırken David'de nezaket gereği ayağa kalktı. Tabiki elimi elinin üzerinden çoktan çekmiştim. David ayaklanınca bende kalktım. David tıpkı bana olduğu gibi Bella'ya da nazikçe elini uzattı. Bu adama noldu böyle ? El sıkışmalarından sonra Bella'yla göz göze geldik. Bizimde nezaketen el sıkısmamız gerekiyordu ki hiç beklemediğim bir anda Bella bana sarıldı! Evet bana sarıldı! Neden yapmıştı ki bunu ? Yani evet arkadaşlar sarılabilirlerdi ama biz arkadaş değildik ki. Düşüncelerimi Bella'nın ciğerlerimi dolduran kokusu bastırdı. O kadar özlemişim ki, gözlerimi kapatıp onun yaptığı gibi kollarımı ona doladım. Toplasan en fazla otuz saniye sarılmışızdır ama o otuz saniyeye canımı bile verebilirdim. Sarılmamız sona erdiğinde Bella'nın yüzünde sahte bir gülümseme gördüm. Hadi ama öyleyse neden sarıldın ki? Eski sevgililerimin yanyana olması da ayrı bir konu tabiki. Üçümüz de ayakta dikilip hiç konuşmuyorken David'in telefonu çalmaya başladı. Özür dileyerek yanımızdan biraz ilerleyerek telefonu açtı. " Demek eski sevgiline geri döndün ha? " sessiz bir biçimde söylemişti. " Saçmalamakta son noktasın biliyosun dimi Isabel'cim? " bel kısmını uzatmıştım. " Barışmadınız yani ? " sorarken mutlu olmuştu. " Barışmadık. Yıllardır ilk kez görüyorum onu zaten, düğün için gelmiş. " dediklerimi duyunca büyük bir keyif ifadesi aldı suratını. Ellerim üşüdüğü için montumun cebindeydi. Söylediğimden sonra " Peki " deyip elini kolumun arasından geçirip kol kola girmemizi sağladı. İlerden bakanlar bizi çok yakın arkadaş sanırdı. Önce girdiği koluma baktım sonra da yüzüne. Omuz silkip hiç bir hareketlilikte bulunmadım ama hoşuma gitmişti, beni David'den kıskandığını hissettim bir an. Tam o anda David telefon konuşmasını bitirip yanımıza doğru geliyordu. David ve Bella yan yana olduğu için istemsiz olarak geriliyordum, eski günler geliyordu aklıma. David önümüzde durup bana bakarak konuştu " Bakıcı aradı Bruno huysuzlanıyormuş. Onu buraya getirmemem gerektiğini biliyordum ama ayrı kalamadım. " yüzü cidden endişeliydi. Bella'nın bir şey anlamadığı da barizdi. Tam bir şey diyecekken David devam etti " Elisa biliyorum yani benim bebeğim seni ilgilendirmez sonuçta ama yardımına ihtiyacım var. Bruno birinin sıcaklığını istiyor ama babamın bulduğu bakıcı değil mürebbiye resmen. " , " Tam olarak ne yapmam gerekiyor? " , " Benimle gelir misin ? Biliyorum biliyorum çok erken bu adam ne diyo diyebilirsin ama gerçekten ihtiyacım var. " cidden dediği tuhaftı. Bella'da sinir olmuş bir şekilde bakıyordu. İnsan eski sevgilisinden böyle bir şey ister miydi? David aklına bir şey gelmiş gibi Bella'ya döndü " Tabi istersen sende gelebilirsin, sadece beni pek sevmezsin diye teklif etmeyi unutmuşum " söylediğinde samimiydi. Bella'nın kabul etmeyeceğini biliyordum. Aslında bende kabul etmemeliydim ama ortada bir çocuk söz konusuydu. Kabaran annelik duygularımda cabası. Tam o an aklıma bir fikir geldi. " Yoo tamam ben gelirim tabiki senin ufaklıkla tanışmaya. Isabel'in belki işleri vardır onu meşgul etmeyelim biz birlikte gideriz. " tabiki David'le gitmeye can atmıyordum ama Bella bizimle gelmezse Amber'in yanına gidebilirdi ve Amber'in yanında bizimkiler vardı. Emily Bella'yı görürse her şey ortaya çıkardı. Evet her şey ortaya çıkarsa Bella yaptığı yanlışın farkına varır bana dönerdi belki de ama ben bunu istemiyordum ki. Bella kendi inanmalıydı bana ve bunu yapmamıştı. Hem bu saatten sonra Amber'da üzülürdü. Bella bana dönüp parçalarım seni bakışları atarken konuştu " Aslında benimde işim yok. Bahsettiğiniz ufaklıkla tanışmayı çok isterim " işte bu Bella oltaya gelmişti. David şaşırsa da memnun bir ifadeyle " Tamam ben şoförü arayayım arabayı getirsin o zaman " deyince Bella atıldı " Aslında benim arabam burda, evin her neydeyse birlikte gidebiliriz. Şöföründe arabayı evine getirir?" , " Peki oda olur gidelim o zaman. " kimse benim fikrimi sormamıştı tabiki ve biz hâlâ kol kolaydık. Bırakmaya da niyeti yokmuş gibi kolumdayken beni arabasına doğru sürüklüyordu. David öne oturamayacağı için ben geçtim. Şu anda yaptığımız şeyi altı yıl önce biri bana anlatsaydı kesinlikle inanmazdım hatta kahkahalara bile boğulurdum. Ama şu an Bella'yla birlikte David'in oğlunu görmeye gidiyoruz. Arabada hiçbirimiz konuşmuyorduk sadece arada David Bella'ya nereye dönmesi gerektiğini söylüyordu o kadar. Hatta bu sessizlikten David sıkılmış olacakki "Radyoyu mu açsak?" Diye sorunca ikimizinde eli düğmeye gitti. Ellerimiz çarpıştığında yüzümde anlık bir gülümseme oluştu. Bella elini çekince radyoyu ben açtım... Sonunda David'in burada kaldığı eve gelmiştik. Arabayı park edince inip eve girdik. Çalışanlar bizi hoşgeldiniz diye karşılarken gözüm Hanna'ya takıldı. Hanna David ve ailesinin emektar çalışanıydı, biz birlikteyken tanışmıştık onunla ve görür görmez beni tanımıştı. Hatta beni görmek hoşuna bile gitmişti. Montlarımızı verdikten sonra David önde biz arkada ufaklığın odasına çıktık. Odaya girdiğimiz de yaklaşık kırk beş yaşlarında oldukça soğuk bir kadının kucağında tahminimce dokuz aylık bir bebek vardı ve fazlasıyla da ağlıyordu. David bebeği alıp kadına çıkabileceğini söyledi. Bella kaşlarını çatıp " Ne kadar soğuk bir kadın bu böyle. Bebeği nasıl tutabileceğini bile bilmiyor " deyince kadının sadece benim dikkatimi cekmediğini anladım. " Ah babamın işleri. Oğlum daha dokuz buçuk aylık. Yaşına bile girmeden iyi bir eğitim alması için bu kadını tuttu. Onun sevgiye ihtiyacı var oysa ki. " , " Annesi nerde peki? " , " Şey onu doğumda kaybettik malesef ki. Elisa'yı da o yüzden davet ettim yani ne yapacağımı bilmediğim için. " Bella mimikleriyle anladığını ifade ederken Bruno hâlâ ağlıyordu. Dayanamayıp David'in kucağından aldım. Bebek ne olduğunu anlamaya çalışırken David'in telefonu yine çalıyordu ve odadan çıktı. Bruno kafasını boynuma koyunca sakinleşmeye başlamıştı, bende sırtını yavaşça okşuyordum. Bella'da arkama geçip bebeğin suratına bakıyordu, arada da kafasını okşuyordu. " Bu çocuk aynı babasına benziyor. " deyince kıkırdadım. " Yakışıklı yani ? " , " David'i yakışıklı mı buluyorsun? " sinir olduğu barizdi. " Evet yakışıklı. Sence değil mi? " , " Bilmem ben lezbiyenim erkeklerden anlamam" deyip beşiğin karşısındaki tekli koltuğa oturdu. Bu sırada da David içeri girdi. " Bayanlar biliyorum sizi buraya davet ettim şimdi de ayıp edicem ama acil gitmem gerekiyor Bruno'nun velayetiyle ilgili sorun yaşıyorum da, avukatla buluşmalıyım. " ben fikrimi söyleyecekken Bella konuştu " Sorun değil biz bebekle ilgileniriz. Gitmemiz gerektiğinde gelmemiş olursan da şimdiden görüşürüz " David kafa sallayıp gülümsedi ve gitti. Bu ikisi konuşurken hey bende burdayim diye bağırasım geliyor. " Fikrimi sorsaydın keşke " deyince şaşırdı. " Minik ve annesiz bir bebeği bırakmak istemezsin sandım. Sana da alışmış görünüyordu. Afedersin " içinde eski Bella kırıntıları olduğunu biliyordum işte! " Onu kucağına almak ister misin? " dediğimde konudan konuya atlamam onu şaşırtsa da kafa sallayıp ayağa kalktı. " Nasıl tutcam ben bunu? " , " Kafasını tutabiliyo. Bak bana doğru çevir hah tamam oldu. " bebeği hem sevip hemde koklayınca konuştu " Parfümünü değiştirmemişsin. Yani şey çocuğa sinmişte " bende kokladım bebeği. " Ha evet değiştirmedim. Unutmamışsın " Unutmamış işte. Hayır Elisa hayır kendine gel. Sen Bella'dan vazgeçtin, Amber var kaptırma kendini engel ol kendine. " Unutmadım " deyip duraksadı. Sonra yüzünü ekşitti " E-Elisa bundan iğrenç kokular geliyor. " bebeği bana uzatırken yüzü o kadar komikti ki. " Altına yapmıştır, sen onu biraz tut bende bezins bakayım. Sanırım şu dolapta." , " Çabuk olur musun lütfen bu iğrenç kokuya daha fazla dayanamiycam" , " Tamam mız mızlanma arıyorum hah tamam buldum. " bebeği alıp yatırdım. Altını açtığımdaki manzara benimde yüzümü ekşitmeme sebep olsada bezini değiştirdim. Bella her hareketimi dikkatle izliyordu. " Nereden geliyor bu yetenek? " , " Yeğenimden tabiki. Bella'nın küçükken çok değiştirdim altını. " afalladı, fazlasıyla şaşırdı hatta " Yeğeninin adı Bella mı? " , " Evet, Amber söylemedi mi ? " , " Hayır, yani yeğeniniz hakkında konuşmadık hiç. Peki neden Bella adı? " , " Ben öyle istediğim için " seni öldü sandıkları için benimde halimin berbat olduğunu görüp biraz olsun mutlu etmek için ismini Bella koydular diyemezdim ya. " Neden öyle istedin peki ? " , " Neden isteklerimle bu kadar ilgileniyorsun? " ağzını cevap vermek için açtı ama sonra durdu. " Haklısın " deyip geçiştirdi... Uzun uğraşlar sonucu Bruno'yu uyutmuştuk. Bir anlıkta olsa onun annesi gibi hissetmiştim kendimi. Ama Bella neden bu kadar ilgileniyordu bu bebekle? Sonuçta hiç bir şeyi değildi üstelik David'i de sevmezdi, buraya gelmesi bile mucizeydi ama en az benim kadar ilgilenmişti onunla. Beşiğin başında ikimizde yan yana durup onu izlerken Bella bana döndü. Kulağıma fısıldamaya başladı " Biliyor musun? Eğer beni terk etmeseydin belki de bizimde bir bebeğimiz olurdu..."
Beğendiyseniz o küçük yıldıza basmaya lütfen üşenmeyin :) Olumlu veya olumsuz tüm yorumlar benim için çok değerli :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Onunla aşk başka ( girlxgirl )
Teen FictionBen - Elisa Walker - ve siz benim Dünyama hoşgeldiniz