Günlerden pazartesi bugün. Saat sabahın yedisi.
Nasıl bir ruh halinde olduğumu siz düşünün.
Yataktan hala çıkmadım, çıkmak istemiyorum. Sıcacık yorganımı bırakıp üstümü mü giyeceğim ben şimdi?
Yapabilirim ya, o kadarda zor değil. Sadece.. yorganı üzerimden çekmeliyim. Hayır, yapamayacağım galiba. Seni bırakamam yorganım. Daha yanında olalı üç saat oldu. Seni hemen bırakamam. Sadece.. bir beş dakika daha.
**
Şurda bir beş dakika uyumaya çalışıyoruz değil mi? Sabah sabah ne mesajı bu şimdi? Yatakta doğrulup elime telefonumu almamla şoka uğramam bir oldu. Saat... sekiz olmuştu. Bir saattir uyuyor muydum ben?!
Telefonumu yatağa fırlatıp gelen mesaja bakmama fırsat vermeden hemen dolabımdan kıyafetlerimi çıkarıp ışık hızıyla giydim. Okula yürüyerek gidiyordum ama yirmi dakikamı alıyordu. Dersin başlamasına yarım saat vardı. Daha doğru düzgün hazırlanamamıştım bile.
Saçlarımı tarayıp, çantamı düzenledikten sonra, evden koşarak çıktım. On dakikam vardı, biraz hızlı koşarsam yetişebilirdim sanırım.
**
Okula vardığımda, saate bile bakmadan direk sınıfıma doğru koştum. Etrafta hiçkimse yoktu, ders başlamış olmalıydı. Umarım hoca yoklamayı almamıştır diyerekten sınıfın kapısını çalıp içeri girdim.
Herkes kafasını çevirmiş bana bakıyordu. İşte bu durumdan nefret ediyorum.
'' Derse on dakika geciktiğinin farkında mısın Bade? ''
Bu hocayı tanımıyordum, sanırım yeni gelmiş olmalıydı. Sarı saçlı hoş bir bayandı. Pek Fizik hocası görünümünde değildi. Adımı nereden bildiği de merak konusuydu.
Kafamı eğerek cevap verdim.
'' Özür dilerim. Biraz geç uyand..''
'' Biraz geç uyanmasaydın o zaman. Çık dışarıda bekle. İkinci derse gelirsin. '' diyerek sözümü kesti.
'' Ama..''
'' Aması felan yok. Çık dışarı. ''
Buna inanamıyorum. Sadece on dakika geciktim diye yarım gün yok yazılacağım. Özellikle devamsızlığın otuz güne indiği bu günlerde yapılır mı bu hocam ?
Derin bir iç çekerek ' en azından ders kaynamış oldu ' düşüncesiyle elimi cebime götürdüm. Telefonum... Olamaz.. Telefonumu yatağın üzerinde unuttum.
Aslında... dersin bitmesine yarım saat var. Sonra on dakika tenefüste var. Etti kırk dakika. Eve gidip telefonumu alabilirim değil mi?
Koşarak okulun kapısından dışarı çıktım. Eve doğru son gücümle koşuyordum. Kısa bir süre sonra eve ulaştım ve hemen çantamdan anahtarlarımı çıkarıp kapıyı açtım. Koşarak odama girdim ve yatağın üzerinde duran telefonumu aldım.
Sadece on beş dakika olmuştu. Derin bir iç çektim ve evden çıkıp bu sefer okula doğru koşmaya başladım.
Ben okula vardığımda teneffüs zili çalmıştı. Nefes nefese sınıfıma girdim ve herzamanki yerime – en arka sıra- Defne'nin yanına oturdum.
Çantamdan suyumu çıkarıp içmeye başladım, o sırada da Defne konuştu.
'' Aslında hocanın seni derse almaması çok iyi oldu. Zar zor katlandık bu kadına. Dersin nasıl geçtiğini tahmin bile edemezsin. ''
Defne'den sonra hemen önümde oturan Arzu konuştu.
'' Şu hocaların parmak kaldırmayan öğrencilerle zoru ne? ''
Daha sonra da Arzu'nun yanında oturan Aslı konuştu.
'' Hoca Arzu'yu kaldırdı da. ''
Suyumu içip çantama koydum ve kızlarla konuşmaya başladım.
'' Yani bildiğiniz fizik derslerinde b*ku yedik diyorsunuz. Bu arada.. bu hoca benim adımı nereden biliyor? ''
'' Şu en önde oturan Gamze varya. O dedi. ' Hocam o hergün böyle zaten. ' '' dedi Defne.
Gamze'yi taklit ederken sesini inceltmişti. Hepimiz Defne'ye bakıp güldük.
'' Aman, boşver. O hocaya istediği yalakalığı yapsın. '' dedi Aslı.
Çantamdan kulaklığımı çıkarıp telefonuma taktım. Telefonumun kilidini açar açmaz, WhatsApp'tan bir mesaj geldiğini gördüm ve hemen açtım. Mesaj, tanımadığım bir numaradan gelmişti.
'' Selam Bade. '' yazıyordu.
Ama.. bu kimdi ki?
