"Bir şekerli bir şekersiz iki kremalı kahve lütfen."
Genç kasiyer ödemeyi alırken görevli bir kız da kahve bilgisini makineye giriyordu.
Wu sırada kayarak kahvelerinin hazırlanmasını beklerken birkaç metre ötedeki bir masada kendisini bekleyen Edison'u kontrol etti. Nefes alışverişini takip etti öncelikle. Derin ve yavaştı nefes alışı. Edison dükkandaki müşterilerin bakışlarını fark etmiş ve bakışlarını aşağı indirmişti. Ancak yüzü solgundu. Bu uzak mesafeden dahi fark edilebilirdi.
Edison Wu'nun omuzlarına bıraktığı ceketi sol eli ile sağ omzuna yakın bir noktasından tutarak düzelttikten hemen sonra yöneticiye baktı.
"Kahveleriniz."
Edison'la anlık göz bağını kopardı Yi Fan. Kahveleri alarak Edison'a yürüdü. Kahve dükkanını saran taze kavrulmuş kahve kokusuna uygun sıcak bir renk olan tarçın masaya bıraktı kahveleri. Edison'un hafif yan şekilde oturduğu sandalyenin yanındaki sandalyeye oturdu.
Edison kahveyi avuçları arasına alarak ellerini ısıtması için biraz tuttu. Gözlerini kapatıp kahveyi burnuna yaklaştırdı. Kahvenin sıcak kokusunu içine çekti. Kurumuş dudaklarını diliyle ıslattı ve tadına baktı. Kahveyi ellerinden bırakmadan masaya koydu.
Wu Edison'un hareketlerini durgunca izliyordu bu sırada.
"İçmeyecek misin?"
Edison'un gözleri gözlerini bulmadan söylediği sözü başıyla onaylayarak yanıtladı. Kahveden bir yudum içti ve tekrar Edison'a döndü.
"Burada durmak istediğine emin misin?"
"Sadece biraz kendimi toparlamam gerek Yi Fan."
"Peki."
**
Birkaç saat öncesinde Edison'u evinden aldığında ateşinin olduğunu fark etmemişti Wu. Yol boyunca sessiz kalmaları beklediği bir durumdu sonuçta! Halsizliğini ise büyükannesini kaybetmenin bedenindeki yansıması olarak yorumlamıştı.
Hafif makyajla canlandırılmış gözlerinin ardında dahi bakışlarındaki yorgunluk seziliyordu. Bunu anlayışla karşılamıştı Wu. Hasta olabileceğine vermemişti. Belki de hasta olma ihtimaline sıcak bakmamıştı içten içe.
Gecenin başlarında gergin olacağı düşünülen ortam Edison'un Bayan Wu ile kurduğu sohbetle samimi bir ortama dönüşmüştü. Bayan Wu'nun sıcak tavırları Edison'da da aynı şekilde karşılık gördü.
Bayan Wu tarafından büyük bir özenle hazırlanmış yemekte üçlüye Johann Sebastian Bach'ın keman konçertosu eşlik ediyordu.
Edison Bayan Wu'nun aydınlık aurasını hayranlıkla izlemişti yemek boyunca. Bilhassa hafif gülümsemelerinin eşlik ettiği muhabbeti Edison için güzel geçirilmiş bir yemeğe dönüştürmüştü geceyi. Bayan Wu gülümsediğinde anladı ki; Yi Fan gülümsediğinde sevimli bir şekilde kısılan gözlerini ondan almıştı.
Edison Bayan Wu ile gerçekleşecek yemeğin öncesinde ona uyum sağlamakta bir an zorlanabileceğini düşünmüştü. Gördüğünüz anda dikkatleri üzerine çeken müthiş bir asalet vardı elbette! Ancak bu asaletin derinliği ancak onunla vakit geçirildiğinde anlaşılabilecek bir boyuttaydı! O derinlik bir an Edison'u endişelendirse de Bayan Wu'nun alçak gönüllülüğü ile huzurlu bir ortama dönüşmüştü gece!
Dizlerinde biten siyah kalem eteği ve krem bluzunun üzerindeki elmas takı; yukarıdan toplanmış siyah saçlarının açtığı boynunda mükemmel bir dokunuş bırakmıştı. Bayan Wu belki de farkında değildi ancak Edison'un seçiminde etkin olduğu o kolyeye de sık sık dokunmuştu yemeğin sonuna dek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE LOST PURITY
FanfictionBir Model... Edison HUANG. Bir iş adamı... WU Yi Fan. Farklı kulvarlarda ilerleyen başarının sembolü iki adam! Hırslı, güçlü ve tutkulu... Kusur Wu için hoş görülemez bir eksiklikti... Ve Edison kusursuzdu!