BÖLÜM 1
Savaşlar kitapların eseridir . Kitaplar ise insanların eseri, şiir aşıkların , nasihat bilginler , yönetmek alimlerin işidir. Son cümlesi olmuştu kitabının , kalemini hafifçe yasladı masasına. Sandalye'den kalkarken yorgun ve uykusuz olduğunu fark etti, uyumanın kolay iş olduğunu fark edince daha sonraya bıraktı, güneşin doğuşunu bekledi . Nazlı bir çocuk gibi tüm görkemiyle ağır ağır doğarken , yorgun gözler güneşin ihtişamına bir anlam vermeye çalışan bilim insanı gibi izliyordu. İçindeki yataktan uyku kalkmış huzur yatmıştı. Değersiz değildi kimse onun gözünde her insanın muhakkak 'en' olduğu bir yeteneği vardı biliyordu.
Hayal kurmak onun en asli görevlerinden biriydi ve zor şartlar altında onu ayakta tutan en önemli güçtü. Görsel zekası yüksek,düşüncelerinde absürt ilişki kurmaya bayılıyordu. Beynini öylesine zorlamıştı ki istem dışı daldığı uykuda ' atmosferde düz koşu yaptığını hatırlıyordu'. Rüyasında kendisiyle konuşup 'dünyadaki tüm canlıları olmadığını varsaysak dünyanın kütlesi ne kadar azalır acaba , ne gibi değişimler olur' şeklinde sorular soruyordu. O bu şekilde dinleniyordu. Güneş görkemini yansıtırken , okuduğu kitaplardan bildiği 'UV ışınlarının gözlerinde merceği rahatsız ettiğinde düşünceleri dağıldı . Etraf savaştan kalan enkazlar ile doluydu . tanrıya teşekkür etmek istedi havanın soğuk olmadığı için fakat dinini bilmiyordu. hangisinin doğru olduğuna emin değildi aslında ama bildiği bir şey vardı bu tanrının kesin olarak var olduğuna inanması idi. İnsandı.. Evinde ki enkazın içinde ne kadar zamandır kaldığını bilmiyordu. zaman kavramını sadece güneş belirliyordu. tarih yoktu. saat yoktu.. Böylesi belkide daha güzel olacaktı fakat yolunda gitmeyen bir dünya'da yaşıyordu. bazı şeyleri yoluna koymak için ilk adımı nasıl atacağını düşündü . en önemli nokta burasıydı çünkü atacağı ilk adım 'Kelebek etkisi ' oluşturacaktı. etraftaki enkaza , boş kovanlara gözü takıldı . en düşünceli haliyle masasına geri döndü. yazdıklarını ve kalemini yanına alıp kızgın adımlarla yola koyuldu.
(eş zamanlı )
BÖLÜM 2
Sabırsızlık,Dünyada pardon evrende birbirinden bağımsız birden fazla işi yapma kapasitesine sahip yapar sizi, sabırsız insan o aradaki mesafeleri düşünmez, arada ki yaşanmışlıklar tecrübeler umurunda bile değildir. Sabırsız insan saftır.. Doğrudan başarırsa bir diğerine geçer, saf yürekler ise faydalıdır. Bağlantılıdır fayda ile saflık kendi arasında bunlar sadece kim olduğunu bilmediğimiz kötülerin elinde en para, kullanma, üzerinden iş yürütmeye dönüşür. Zaman kaybetmeden tüm saflığıyla sonuca ulaşıp fayda sağlayacak başka bir işe yönelir. Bakış açımızı değiştirdiğimizde sabırsızlığın ne kadar faydalı bir iş olduğunu anlamanızı temenni ediyorum. Tüm evrene SEVGİLERİMLE... diye bitirdi konuşmasını kendisi aynanın karşısındaydı ama düşüncesinde konferans salonundaydı ,sonuçtaydı her şey .. irkildi birden birisi gerçekten alkışlıyordu onu annesi en heyecanlı tavrıyla alkışlıyor.Babası ise koltuk da gözleri kapalı bir şekilde bıyık altından gülümsüyordu.Zaten Gülümseme eksik olmamalıydı yüzünden okula gitmeyi sevmez çenesi de pek düşmezdi küçük kızımızın, müzik , beden eğitimi 5; matematik, fen bilgisi, 1 idi. Getirdiği karnede öyleydi. Okuldan da kaçmış, kanun bu küçük kızımıza . Utanmadan sıkılmadan hemde.. 70 gün yazmıştı . Devamsızlık raporun da ise fen bilimleri diye adlandırılan ve küçük çocuklara dayatılan bu derslere girmemişti sadece 'en ilginç' tarafından hemde. Babası da gururla karneyi kaldırmış sınıfta kalmış sabırsız saf kızına beden eğitimi ve müzik dersleri 5 geldiği için kızını tebrik etmişti. Böylesi''en baba' idi . aslında bir üst sınıfa geçebilse yabancı dili de 5 gelirdi .babası biliyordu çünkü sabırsız saf kız yabancı müzik dinlemeyi seviyordu . ödevlerine annesi yardım ettiği için fark etmişti müthiş kalem tutuşu ve yazdığı 'en yazıyı' el yazısı yazıyordu.
' En ' insanlar böyle yok ediyorlar ' ben bunu kızıma asla yapmayacağım. Hayır yok etmeyeceğim onu . Her şey güzel olmalı onun için ' diye serzenişte bulundu kendine.
BÖLÜM 3
enkazların arasında ilerlerken dikkatini çeken bir şey veya durum olmamıştı. Harabeler ve sessizlik vardı. boş mermi kovanlarını gördükçe düşüncesi dağılıyordu. 'bu mermiler acaba kimlerin evini dağıtmıştı, hangi ailenin huzurunu kaçırmış ,kaç çocuğun hayallerini yıkmıştı? sahi bu mermileri kim üretmişti ? kullanılmasına kim izin vermişti? hangi komutan emretmişti? sahi neden komutanın vur emrine karşı gelmediler?
Miky sakin olmaya çalışıyordu. o kadar uzun zamandır yalnız kalmıştı ki artık şizofreni olacağını düşünüyordu. İnsanların arasına karışmalıydı. yürümeye devam ederken sessizlik bozuldu. karşıdaki duvarları yıkılmış evin arasında bir ses duydu. kıpırmadan bekledi ve ses yok. -Kim var orada? SESSİZLİK.. kendini korumak için fırlatabileceği büyüklükte bir taş aldı. başka bir şey olsa onu kullanacaktı. ve aynı yerden bir ses daha.. tüm cesaretini toplayıp koşar adımlar ile sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladı. -durun lütfen.. lütfen!! bana zarar vermeyin? koluyla gözlerini kapatmıştı korkudan titriyordu. gözyaşlarını dökerken öleceğini düşünüyordu ..çünkü herkes ölmüştü. Miky -sende kimsin?
-Lütfen benim öldürmeyin. ölmek istemiyorum!
korkulacak bir şey yok. seni öldürmeyeceğim. Miky merhametinin çoğunu kullanmıştı orada . taşı yavaşça yere bıraktı. birazcık su bulabilse idi .hepsini ona verecekti.
yardım et? dedi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bu Sensin
Teen Fictionaçıklama bölümleri önsöz gibidir okunmayı pek sevmez aslında. biz en iyisi kitabın ortasından başlayalım.. Kaybetmek Diye Birşey Yoktur, Az Kazanmak Diye Birşey Vardır. Savaşlara Kitapların Karar Verdiği Bu Dünyada ,Barışı ancak Kalemi Elinize Ala...