HKB_13

1.2K 52 8
                                    

Merhaba sevgili okurlarım. Denizi anlamayabilirsiniz ama o da zamanla olacak çünkü aslında onu en iyi tanıyan Ela hikayeyi anlatıyor ama onu anlatmıyor. Herneyse bol bol yorum ve vote istiyorum. Tam sınav haftam, uykusuzluk başa vurdu ve artık sizlere daha çok zaman ayırmam gerektiğini farkettim. Lütfen yorumlarınızı votelarınızı eksik etmeyin. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar :)

Sabah gözlerimi açtığımda saat 7 buçuktu. 8 buçukta gelecek olan Deniz'i bekletebileceğim için yatakta oyalanmaya karar verdim. Düş kuruyordum, Hayaller hayaller... Elanın hayal dünyasına merhaba diyelim. Artık 5 yıl öncesini hatırlamak canımı yakmaz herhalde. O yaz kiralanmış olan yan yana yazlıklarda 3 ayım onunla geçmişti.

Öncelerinde normal bir okul ve oyun arkadaşım olan Deniz büyümekle beraber bu durumu tamamıyla kaybetmişti. En yakınım olmuştu, onu sevdiğim halde ona sevdiğimi hiç söylememiştim ve beni başkasına âşık bir küçük kız olarak görüyordu. Yani ben öyle düşünüyordum. Farklı şeyler düşünen bendim ve tahminimce bunu fark edince gitmişti. Fark ettiğinden emin değildim ama 5 yıl önce öyle bir gitmişti ki ailesi bile hiçbir şekilde bir şey sormamıştı. Herkes ne kadar eğlendiğimizi bilse de bir daha görüşmeyince çıtını bile çıkarmamıştı ve ben büyük bir boşluğa düşmüştüm.

Rüyalarımda hep onu görürdüm ve duygularımı hiç açmadığım için pişmanlık duyar sonra da zaten fark etti aptal o yüzden gitti der ikilemde kalırdım. Bunu sadece bir yıl düşündüm. 1 yılın sonunda geçmişle ilgili bir kere bile konuşmadım ve düşünmedim. Onu hala deli gibi sevdiğimi inkâr etmiyordum. Onu düşünüyordum ama asla o üç ayı ya da onunla olan anılarımı düşünmüyordum. Onu düşünmek beni gülümsetiyordu çünkü gülüşü geliyordu aklıma ve mutlu diyordum, benden uzakta mutlu. Ama yazı düşünmek sadece acı veriyordu.

Yataktan hızla kalkıp giyinmeye başladım. Bugün için babamdan dün izin almıştım. Babamın neden Deniz'i sorguladığını yeni fark etmiştim. O gittikten sonra ne kadar asosyal olduğumu gören babam onun geri gelip ben daha kötü yapacağını düşündüğünden bu durumdan hiç hoşnut değildi. Zorlasam yüzüme de söylerdi ama şuan anlamamı istiyordu. Biliyorum haklıydı. Ama artık her şeyin cevabını vermeden asla gidemezdi. O evlerini başlarına yıkardım. Ah tabi bir de benim aldığım defterde yazanlar vardı, Meleğim vardı mesela. Onları daha tam düşünememiştim. Eğer onlar doğruysa gitmesinde çok büyük bir faktör vardı ama böyleyse dönme sebebini anlayamıyordum. Kafam o kadar karışmıştı ki. Buna resmen sen ile ben demişti ama öyle bir cahiliyetteydim ki bu durumdan kurtulup her şeyi öğrenene kadar asla ona evet diyemezdim. Bir tarafım Azra gibi düşünürken diğer tarafım çok yorulmuştu çünkü o taraf mantığımdı ve bu ona hiç mantıklı gelmiyordu.

Kapıdan çıktığımda arabaya yaslanmış bıkkınca bekleyen Deniz'i gördüm. Gülümseyerek "Günaydın" dediğimde gözlerime bakıp gülümsemişti. İçimi ısıtan bu gülümseyiş "Günaydın" dediğini duymamı engellemişti. Ama dudaklarının hareketinden fark etmiştim.

"Nereye gidiyoruz?" dedim neşeyle.

"Bir zamanlar her zaman gittiğimiz yere" dediğinde şaşırmıştım. O gittikten sonra oraya adımımı atmamıştım.

"Oraya bir daha hiç gitmedim" dediğimde gülümseyerek "Bende onu söyleyecektim. Gitmedin diye. Çünkü ben oradaydım hep." dedi.

"Bir keresinde kapısına kadar geldim ama giremedim işte, sen neden oradaydın?"

"Orası, hm nasıl desem, özeldi" dedi hafif tebessümle. Oraya sadece ikimiz giderdik. Yanımızda kimseyi götürmemiştik ve eğer canımız sıkkınsa tek başımıza gidip oturma sözü vermiştik. Asla bizden başkası olmayacak. O gittikten sonra da bir daha gitmemiştim. Orası benim için sadece Deniz demekti.

"Ben" dedim ve duraksadım. Ama devam ettirdi. "Evet, sen, sözünü tutmadın. Canımız sıkkınken oraya gideceğiz demiştik ama sen bir kere bile gelmedin. Evet, belki gelseydin daha farklı olurdu her şey." dediğinde son demek istediğini anlayamamıştım. "Ne demek istiyorsun?" dediğimde "Boş ver" diye kestirip attı ve arabaya binmeye yöneldi. Ama öğreneceğim artık, yeter.

Kapıdan içeri girdiğimizde gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Buraya gelmeye hazır değildim. Bu kadar anının yüzüme vurmasına hazır değilmişim. Gersin geri dönerek kapıya yürürken biri kolumdan tutup durdurdu.

"Nereye?" dediğinde kafam yere eğikti. Tekrardan "Ela bir sorun mu var?" dediğini duyduğumda onun sesiyle bu ortamın bana ağır geldiğini fark ettim. Gözlerimden yaşlar daha da hızlı akarken Deniz bunu çenemden damlayan yaşlarla fark etmişti.

Elimden tutup kalbimin daha da hızlı atmasına vesile olurken her zaman oturduğumuz yere ilerledi. Burası hiç değişmemişti ve hala gözlerimden hızlıca yaşlar akmasına sebep oluyordu.

Hıçkırıklarımın başladığı sırada her zaman oturduğumuz yerdeydik. Benim oturmamı bekliyordu ve ben hareket edemiyordum. Yüzüne de bakamadığım için bana yaklaşıp kafamı kaldırdı. Bunu yapmasıyla beraber onun gözleri, burası, sesi, fon müzik -ki bu bile aynıydı- gözlerimdeki yaşları daha da arttırdı ve hıçkırıklarımla beraber yere çöktüm.

"Hazır değilim işte. Neden zorluyorsun ki? Ben seni anlatacaksın diye zorluyor muyum?" diye bağırmak içimden gelirken yapamadım ve sadece "Dayanamıyorum lütfen çıkalım buradan" diye fısıldadım.

Bir güç beni kaldırıp ayaklarımı yerden keserken itiraz etmedim. Kollarımı boynuna sarıp başımı göğsüne rastladım. Hıçkırıklarım azalırken gözlerimi daha da sıktım ve onun büyüleyici kokusuyla uykuya daldım.

Gözlerimi açtığımda gene aynı odadaydım. İster istemez gülümsedim. Ama bu sefer Deniz uyumuyor beni izliyordu ve odayı görüp gülümsediğimi görünce o da gülümsedi.

"Şimdi nasılsın?" dedi ve daha derin bakmaya başladı.

"Burası neresi Deniz? O günde direk bu apartman dairesinden çıkıp gitmiştik ama hiçbir şey söylememiştin" dediğimde gülümseyerek " Benim evim ve seni her zaman bekleriz" dedi.

"Sen annenlerle yaşamıyor musun?" diye şaşırdığımda dudağını ısırıp "Şuan acayip tatlısın seni öpmek istiyorum" dedi. Ben utanıp gözlerimi kaçırırken ne desem diye düşünüyordum.

"Ne zamandır buradasın?" dedim. Çenemden tutup kaldırdığında "O 3 aydan beri" demesiyle utancım gitti ve şaşkınlık tekrar bedenimi ele geçirdi.

"Ah hadi ama biraz açıklayıcı olmak seni öldürmez" dediğimde güldü ve düşünmeye başlar gibi yaptı. Düşünmesini yine ben böldüm ve "O kadar mı zor?" dedim.

"Şöyle ki o yaz tatilinden buraya döndükten sonra ayrı eve çıkma kararı evde kabul edildi ve hiçbir şeyime karışmıyorlardı. Eve haftada iki gün akşam yemeklerine gidiyordum ve o kadar. Diğer türlü onlarla işim olmuyordu. Hadi babam tamam da annemden uzak olmak mükemmeldi. Dertsiz..." dediğinde kötü bakışlar atarak " Annen hakkında öyle deme" dedim.

Bunu duyunca yüzünde acı bir gülümseme oldu. Annesiyle arasında öyle bir sorun vardı ki o üç aydan sonra başlıyordu ve benim hayatlarından çıkarılmamla oluyordu. Bu çok karmaşıktı ama olacaktı, inanıyordum.

"Ben acayip açım" diye ayaklanmasıyla bende hemen kalkmaya başladım. Evde onu takip ederken mutfağa gelmemizle son durağımızın burası olduğunu anladım.

Mutfakta bir sandalyeye oturup "Ne yapıyorsun bakalım, acayip açım, seni yiyebilirim" demesiyle eskiden de böyle yaptığını hatırladım. Hiç değişmemişti hala aynıydı ve onu deli gibi seviyordum.

Eskiden kullandığım kalıplardan birini seçerek "Ama yaptığımı beğenmezsen bütün o saçların o harika şeyin tadına bakmış olma fırsatı yakalamış olurlar" dedim.

Kahkahalarla gülmeye başladığımızda onun en sevdiği şeyi yapmak için dolaba yöneldim. O benim her yaptığımı beğenirdi ama bir de en sevdiği vardı, işte o başkaydı. O yokken sadece onu hatırlatıyor diye ne yapmıştım ne de yemiştim. Sanırım ben de özlemiştim.

Onu özlediğim kadar olmasa da öyle işte.

Hayallerim Kadar BüyükHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin