satılık bekaret

3.4K 10 5
                                    

Adım Heves. 16 yaşımda, yani bundan 2 yıl önce, kendimden 35 yaş büyük bir adamla evlendirildim. Yüzünüzü buruşturduğunuzu görür gibiyim. Ama inanın bana, hikayem sandığınız gibi değil. Hem de hiç değil. Ne 16'ımda gerdeğe girdim ne dayak yedim kocamdan. Elini yanağımı ya da saçımı okşamak dışında kaldırdığı olmadı. Yanağım ya da saçım dışında bir yerime dokunmadı da. Bu adamla neden evlendirildim ya da o benimle neden evlendi ayrı bir hikayenin konusu. Belki bir gün anlatırım size.

Şimdi anlatacağım ise kocam Erdem sayesinde aşkı nasıl bulduğumun hikayesi. Daha doğrusu, kocam Erdem sayesinde aşkı başka bir erkekte bulmamın hikayesi. Her şey konağa girip çıkanın ardı arkasının kesilmemesiyle başladı. Erdem iş hayatında sevilen biri olduğu ve bir sürü davete ev sahipliği yaptığı için, konak hiçbir zaman sessiz ya da sakin olmazdı aslında, ancak bu defa farklıydı.

Büyükada sonbaharı karşılarken konağın tek başına kafa dinlemeyi en sevdiği, benimle bile paylaşmak istemediği ön bahçesinde her yaştan, her mevkiden, her zevkten erkeği ağırlıyordu. Bu erkeklerin bazılarıyla tanışmam, hatta bazılarıyla kahve içmem için ısrar ediyordu. Evlendiğimiz günden bu yana bana elini bile sürmediği için Erdem'in tercihleri konusunda şüphelerim vardı. Ancak kendisine bir sevgili arıyorsa, bunu böyle uluorta yapacak ya da beni tanıştıracak kadar da cıvık bir adam hiç değildi. O yüzden kendimi tutamayıp sonunda, "Neler oluyor?" diye sordum. "Konağa girip çıkan bu adamlar da kimi nesi?"

Her tür cevabı bekliyordum ancak yine de hiç aklıma gelmeyen bir yanıt aldım Erdem'den. Her zaman nemli nemli bakan ela gözlerini benim yeşil gözlerime dikti ve hiç durasamadan şöyle dedi: "Senin bekaretini alacak bir adam arıyorum."

Bu yanıt karşısında şok olduğumu söylememe gerek var mı! Tutulup kalmıştım. İlk anda ne kastettiğii de anlamadım zaten. "Paraya mı ihtiyacımız var?" diye sordum.

O hüzünlü gözlerinde şefkatle gülümsedi, hatta küçük bir kahkaha attı. "İlahi Heves!" dedi, "senin şu saf hallerine cidden bayılıyorum." Elinin tersiyle yanağımı sevecenlikle okşadı. "Paraya ihtiyacımız yok, hiçbir zaman da olmayacak merak etme," diye devam etti konuşmaya. "Seni kadınlığa geçirecek uygun bir erkek arıyorum. Ben sana dokunamıyorum diye, hiçbir erkek dokunmayacak mı? Bu güzelliğinin el değmeden, kıymeti bilinmeden yaşayıp gitmene razı gelebilir miyim hiç!"

Yine de anlamamıştım. "Anlayamıyorum seni, benimle..." deyip sustum. Utanmıştım. "Şey yapacak birini mi arıyorsun?"

"Evet," dedi Erdem. Birden ciddileşmişti. "Evet, seninle sevişecek bir erkek arıyorum. Ancak ilk deneyiminin güzel geçeceğinden emin olmak istiyorum. Bu yüzden adaylar arasında bir seçim yapmakta zorlanıyorum."

O şaşkınlıkla oturduğum sandalyeden ayağa fırladım. "Sen kendinde değilsin, ne dediğinin farkında mısın?" derken bahçeden konağın yan kapısına giden yolu yarılamıştım bile.

Yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle peşimden koşturup bana yetişti. Beni ahşap kapıya dayayarak bedenini yumuşakça benimkine bastırdı. Böylece bir yere kıpırdayamamamı garantilemişti. "Dinle beni kuzum," derken nane kokulu nefesi yüzümü okşadı. Nefesiyle içim bir tuhaf olunca ondan kurtulmak için hamle ettim ancak bedenini benimkine daha da bastırınca başarılı olamadım. "Ben senin iyiliğin için uğraşıyorum. Benimle evlendiğin için göz göre göre ziyan olmanı istemiyorum."

Sanki dokunsalar ağlayacakmış gibi değil de güçlü bir kadınmışım gibi bedenimi hafifçe öne doğru atarak, "Benim kocam sensin, ben seninle evlendim," dedim.

Göğüslerimin dokunuşuyla Erdem'in erkekliğinin kabardığını hissettim. Bacakaramdaki bu sertlik başka bir şey olamazdı. "Bekaretimi birine vereceksem bu sen olmalısın."

Erdem soluk soluğa geri çekilince sendeledim. "Hayır. Kızım yaşındasın. Sana elimi süremem. Tartışma bitmiştir. Kendini bu duruma bir an önce hazırlasan iyi edersin," dedi. Sesi o kadar kararlı ve buyurgan çıkmıştı ki ne diyeceğimi bilemedim. "Ya söz dinler, sevişeceğin adamı kendin seçersin. Ya da benim seçtiğim adama razı olursun. Sen bilirsin."

Ardından yüzüme bile bakmadan beni yavaşça kenara çekip kapıdan içeri girdi. Konak Erdem'in kararlı ve sert ayak sesleriyle inlerken benim de bedenim hıçkırıklarla sarsılıyordu. Bugüne kadar konakta kendimi külkedisi gibi hissederken, şimdiyse bir orospu gibi tanımadığı bir adamın altına yatacak bir talihsiz gibi hissediyordum. Kendi kendime gökyüzüne bakarak yakardım: "Allahım ne yapmalıyım! Kızlığımı vereceğim adamı seçmeli miyim yoksa Erdem'in bu sapık oyununa sonuna kadar direnmeli miyim!"







Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 17, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

zoraki sadakatsizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin